...

 İnsan tek başına doğup, tek başına ölüyorken, neden yaşamında yalnızlığa itilir ki? Eskiden kalabalıklar arasında yalnız yaşarken, şu an yaşadığım hücre içinde yalnızım. Yalnızlıktan nefret ettikçe üzerime yapışıyor, çıkarmaya çalıştıkça sakız gibi elime bulaşıyor, yıkamaya çalıştıkça daha çok zorluyor beni.. Şimdilerde her şey zorluyor beni. Herkes zorluyor..

Yemek yapmak en sevdiğim şey iken, yemek yapmak istemiyorum bu günlerde. Oturup durmak istiyorum, sadece uyumak.. Uyumaya zamanım olmadığından uyku ile uyanıklık arasında savrulup duruyorum. Bunca mutluluğun için mutsuzlukla haşrolup duruyorum. Mutsuzluğumu hiç sevmiyorum. Kendi kendimi mahkum ettiğim mutsuzluğumda, her dakika kendimden nefret ederken buluyorum kendimi. Aynaya baktığımda o kadar çirkin bir yüz karşılıyor ki beni.. Kalbimin karanlığı yüzüme vuruyor resmen. Bir yerde okumuştum "sevilen kadın binlerce kişi arasında sıyrılır, ışığıyla aydınlatır her yeri" diye. Gerçekten sevilen kadın güzelliği diye bir şey var. Sevildikçe parlıyor kadınlar. Bense sevilmediğimi hissettiğim her dakika içimin çürüdüğünün farkına varıyorum. İçim çürüyor, inciniyorum, üzülüyorum, ağlıyorum, bağırıyorum, kapanıp kalıyorum.. 

Kahvaltı yapmayı sevmiyorum son zamanlarda. Tek başıma kahvaltı yapmaktan sıkılıyorum. Arkadaşımla yaptığım kahvaltılarım aklıma geliyor birden. Çaydan nefret etmeme rağmen 25 tane çay içiyorum. Sohbet o kadar güzel ki.. En son ne zaman çay içtim hatırlamıyorum şu an. Konuşacak hiç bir şey yok. Paylaşacak hiç bir şey yok. Zaten hiç olmamıştı belki de.. Gidecek tonlarca yer varken, tonlarca yol varken, gidilmemişti hiç bir yere. İç rahatlığıyla gezilecek sokaklara çıkılmadı. Görünmedi hiç bir yer. Keyif de vermedi zaten. Ya geç kalındı, ya da gidince beğenilmedi.

Ben paramparça oldum artık. Her yerim her yerde. Her döndüğüm köşede bir parçamla karşılaşıyorum, o kadar ıssız, o kadar terkedilmiş ki, acıyorum halime. İnsanın kendisine acımasından daha beteri var mı acaba? Kendime acıyorum, üzülüyorum, dışardan bakıp yazık diyorum. Gerçekten yazık olmuş. O kadar çok yazık bir yaşam ki. Bitmesine üzülmem.



Yorumlar

  1. Ne demeli, nasıl demeli bilemedim.Yer yer o kadar aynı ve benzer ki hisler nasıl olur demeden edemedim.Sevdigim bir şiir var, La Tahzen.Bir bölümünde şöyle der;

    Sanma ki dert sadece sende var.
    Şunu bil ki;
    Sendeki derdi nimet sayanlar da var.
    Umudunu yıkma; Yusuf’u hatırla.
    Dert nerede ise deva oraya gider

    Deva ve şifa olsun inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o kadar güzel bir yorum ki, okuyunca bile içim bir ferahladı, teşekkür ederim ^^

      Sil
  2. Tercihlerimi bende çok sorgular oldum. Bir daha yapar mısın? Deseler yapmam diyeceğim binlerce şey var. Bazı insanları hayatımız da fazla anlamlandırmışız merkez noktamız yapıp kararlarımızı ona emanet etmişiz gibi kendimizi ikinci plana atmaktan yorulunca bunlar oluyor önceliği onların yaptığı gibi kendimize verirsek bu mutsuzluk biter belki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o kadar haklısınız ki, tam olarak yapıp mutsuzluğumla yoğrulduğum şey de bu. Umarım merkeze kendimizi alabiliriz.

      Sil
  3. Senin gibi birini bu halde görmek, seni sevenleri üzüyor, bil.
    Gizli gizli takip ediyorum, hala seni bir yerlerde inatla sevmeye devam eden birileri var, merak etme

    YanıtlaSil
  4. mutlaka bir gün geçecek bu günler de.

    YanıtlaSil
  5. Neden böyle oluyor... Cok aynı duygularla boğuşuyorum uzun zamandır. Icimin cürüyüşüne engel olamıyorum. Yaşamak için ittiriyorum resmen. Senin o eski hallerini hatırlıyorum. Gercekten yazık cok yazik. Bazı seyler bu kadar zor olmamalı. Zorlaştirilmamalı. Kocaman sarılmak istedim sana..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim değerli yorumunuz için. Milletçe kötü dönemlerde olduğumuz yetmiyor gibi kişisel olarak da kötüleşiyoruz maalesef :( sarılmaya hepimizin ihtiyacı var gibi..

      Sil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..