Yaşanmış Hikayeler - 6

Evet sayın okuyucu. Şimdi sizlere bir arkadaşımın kendi ağzından anlattığı hikayeyi sunuyorum. Ben okudukça sinir oldum, bu kadarı da fazla dedim. Ama naparsınız, bazı şeyler yaşanıyor işte.. Buyrun o halde:

Uzun olacak ama okunmaya değer hikayeler uzun olur.
Size bir aşık olduğum, bir de sevdiğim kızı anlatacağım. İsim vermek istemiyorum çünkü yazı yayılırsa cevap hakkı doğacak ve ben bir daha onlarla uğraşmak istemiyorum. Umarım bu yazdıklarım genç erkeklere ibret olur.

Aşık olduğum kız ile otobüste tanıştık. Yanına oturmuştum ve kitap okuyordum. Birkaç defa bana iyi akşamlar dileyip indiği olmuştu otobüsten. Bir türlü tanışma fırsatı bulamamıştım ve açıkçası pek de ilgilenmiyordum. (Korkak olduğumdan) Kitap okurken kız beni dirseğiyle dürttü ve dimi dedi. Ben de hee evet öyledir dedim. Ayakta duran bir arkadaşla konuşurlarken sohbete beni bu şekilde dahil etti. (O arkadaşla hala görüşürüz ve sıkı dostuzdur) Eski Şişli adliyesinin önünde otobüsten indik ve telefon numaraları alınmış oldu.

İlk zamanlar kız beni hep arardı. Konuşurduk. Otobüste öyle bir muhabbet ederdik ki indiğimizde bile bir süre ayakta dikilir, muhabbeti bitirmeye gayret ederdik. Hatta bazen eve kadar yürüdüğümüz de olurdu. (Kağıthane merkezden Hamidiye Mahallesine)
Bu süre zarfında kıza aşık oldum tabi. Günlerim onun hayaliyle geçerdi diyebilirim. 6. Hissim olmuştu. Bir yere gittiğimde orada olacağını adım gibi bilirdim çünkü onu hissederdim.
Zaman zaman uzaklaştığımız da olurdu. Ben onu nereye davet etsem gelmek bilmezdi. Hep bir işi çıkardı. Ben de aptal aşık olduğum için inanırdım.

Yalın’ın konserine gidecektim ve kendisini davet etme amacıyla değil, en sonunda hayalim gerçekleşiyor babında konuyu açtım. Aaa ne güzel ben de geleyim dedi. Artık huyunu bildiğim için saatime baktım (8:35) ve dedim ki saat 2 gibi vazgeçer. Hatta emin misin bile demiştim. Tabi ben havalarda uçuyorum sonunda bir yere gidebileceğiz diye. İçimde kuşku var ama bastırmaya çalışıyorum. Her şeyi ayarlamışım. Biletler, ulaşım vs. Bu sefer olacak dedim. Çalıştığım ofiste herkes biliyor, hadi yine iyisin diyorlar. Cuma günü namazdan geldim, ofiste yemeğe oturdum ve mesaj geldi.

Kız gelemeyeceğini ve benim eğlenceme bakmamı söyledi. Çevremde bir sürü kişi var, yemek masası dolu öyle bir sinirlendim ki masaya vurdum lanet olsun diye bağırdım. Yemeği bıraktım, yazdıklarım ilk günkü gibi aklımda. “Senin benimle eğlendiğin kadar eğleneceğimi sanmıyorum. Benimle sakın bir daha konuşma. Hep aynısını yapıyorsun. Yettin artık.” Mesaj attı. Cevap vermedim. Tam 1 ay küs kaldık. Karşılaşıyoruz yüzüne bile bakmıyorum. Onu sosyal medyada da silmiştim. Silince takibe aldı. Ne yazsam beğeniyor falan. Doğum günümde profilinde bir şiir paylaşmıştı ve tam da beni anlatıyordu. Mesaj attım yarın sabah otobüste görüşelim diye. Küs kaldığımız sürede facebook hesabı matem yerine dönmüştü. Ertesi sabah geldi, işaret ettim, yanıma oturdu. Özür diledi. Neden özür dilediğinin farkında mısın dedim. Evet dedi. Bir daha olursa yüzümü görmezsin dedim. Tamam dedi.

Bu olayın ertesinde bir gün Kerem müze kart al ikimize gezelim dedi. Gittim 1 saat sırada dikildim kartı aldım ikimiz için de. Tahmin edin ne oldu? E hadi gidelim dedim, sen kendin de gidebilirsin çocuk değilsin Kerem dedi. (Egona s.çayım senin) Kendim gittim gezdim müzeleri. O sözünden sonra bir süre sessiz kalmayı tercih ettim.

Hem sever hem nefret eder hale gelmiştim. Bulunduğum ilçede bir siyasi partinin gençlik grubuna katıldığını ve benim de gelmemi istediğini söyleyen bir mesaj aldım. Gittim. Ben gruba girdim, o gruptan çıktı. (Yine dalgasını geçmişti ama çok güzel insanlar tanıdım)
Bir gün evime giderken otobüste yanımda ayakta duran bir kız düşecekti ve onu kolundan tuttum. Salı günü kolundan tuttum ve Cuma günü dayağını yedim. Dişlerim kırıldı, kolunu tuttuğum elimi kestiler ve hakaretlerin ardı arkası kesilmiyordu. Tam yarım saat 3 kişiden bu yaptığım iyiliğin dayağını yedim. Hiçbirini tanımıyorum ve beni takip edip bir yerde kıstırıp dövmüşlerdi. Ayağa kalkıp polis karakoluna doğru yolumu tuttum. O sırada aşık olduğum kızın kardeşi gördü beni. Lanet ettim o güne, lanet. Dedim sakın çağırma ablanı, sen de git evine, ben kendi başımın çaresine bakarım. Geldi, beni o halde gördü. Yüzüm şişmiş, her tarafım kan içinde. Yüzüme pansuman yaptı, kendi elleriyle sildi. O akşam nefretim dindi ona karşı. Bir daha deneyeyim dedim.

Bir akşam bir program vardı kültür merkezinde. Dedim araba var bende seni eve bırakayım. Tamam dedi. Gidiyoruz, telefon açtı arkadaşlarına yoldayım geliyorum diye. Bana dedi beni şuraya bırak. Bıraktığım yerde bir minibüs, içinde 3 tane erkek ve geldiğimde öğreniyorum. Üstüme yürüdüler kim bu diye. Size anlattım ya dayak yiyen çocuk dedi. Evet o benim dedim ve arabaya hızlıca atlayıp gittim. İnanın o akşam tüm ilçe kullandığım arabanın asfalttaki lastik seslerini duymuştur. Sinirden bir hal oldum. Direksiyonu yumrukluyorum. Eve geldim annem o kız dimi dedi. Evet dedim. Olayı anlatmadan bana şunu dedi “oğlum o kızdan sana eş olmaz” . İşte o an gözlerim açıldı ve ertesi sabah son bir konuşma ve onu yere batırma için bekledim. Otobüste karşılaştık. Yanına oturdum ve hiç konuşmadım. Otobüsten indik. Konuşucam ve sen dinleyeceksin dedim.

Nereye davet etsem önce geleceğini söylüyorsun sonra dalga geçiyorsun. Seni sinema, tiyatro, sohbet, müze tarzı şeylere davet ettim her seferinde kimi zaman sen gidelim dediğin halde dalga geçer gibi kıvırıyorsun. Bak kızım ben seni seviyorum, bunu sana hep belli ettim ama sen dalganı geçtin durdun. 2.5 sene git gel git gel yetti artık. Anneni babanı öne sürdün izin vermediler diye, annen ve baban gecenin bir vaktinde Taksim’de bir erkekle barda olmana izin verdiler mi?( Senin onu görmemen lazımdı dedi, facebookta o fotoğrafları benden gizlemişti) Ya da saat 23:35 de biten maç için bir erkekle olmana da mı izin verdiler!( Evet dedi, yalan söylüyorsun dedim, sustu) Ben senin gibi bir yalancı ve ikiyüzlü ile bir daha konuşmak istemiyorum, hayatımdan çık git dedim. Kerem özür dilerim dedi, ağladı. Ben senin artık yedeğin değilim, defol git dedim. O günden sonra o kızla ilişiğimi kestim.

Şunu da belirteyim kız TERAZİ burcu idi. Uzak durun!

Evlendi, gitti.

Bundan sonra kızlara karşı inanılmaz derecede önyargılı yaklaşıyorum. Konuşmuyorum. Birine yardım ettim dayağını yedim ve mahkeme 2.5 sene sürdü. Haklı olduğum halde ceza almadan ellerini kollarını sallaya sallaya gittiler. Birini sevdim ve benimle oynadı durdu. Kimsenin yüzüne bile bakmak istemiyorum. O derece.

Sonra sevdiğim kız ile tanıştım.
Facebookta arkadaş değiliz ama o benim paylaşımlarıma ilgi gösteriyor. Kızı ekledim, konuştuk. Sohbetler güzel gidiyor, alttan alta hoşlanma belirtileri gösteriyor. İkimiz de yaralıyız. Ben hala unutamamışım aşık olduğum kızın kazıklarını ve inanılmaz derecede güvensizim. Kız beni bir mekana kahve içmeye davet etti gitmedim. Dedim istediğim yere gelirsen, istediğim zamanda o zaman buluşuruz dedim. Kız o haftasonu Düzce’ye gitti okuluna. 1 ay beklicem kızı. Aslında bu daveti çevirerek kıza ayıp ettim ama güvenemiyorum. Davam sürüyor, tehditler alıyorum, bir oyun da olabilir diye düşünmüştüm.

Tuzla’dan dönerken bir otobüs durağında ilk kez onu aradım ve konuştuk. İkimiz de birbirimizin sesini ilk kez o zaman duyduk ve bir heyecan var. Kız o konuşmadan sonra ben bu çocukla evlenirim demiş. Arkadaşları itiraf etmişti.

Kız geldi. Pazar sabahı otobüs durağında buluştuk. Eminönü’ne gittik ordan Bostancı sahil. Vapurda kız omzunu başıma yasladı. El ele gidiyoruz. Bir sohbet, bir muhabbet inanılmaz eğleniyoruz. Tüm sahili dolandık. Çiçekçi teyze beni 50 TL çarptı. Kendince fal baktı, evlilik gözüküyor dedi. Biz gülüyoruz tabi. O günden sonra aramızdaki şeye bir ad koyduk ve tam 3 sene sürdü. Ablasıyla tanıştım, Düzce’ye gittim arkadaşlarıyla tanıştım, annemle, babamla, kardeşlerimle tanıştırdım, patronumla tanıştırdım, akrabalarımdan bazıları bile biliyordu kızı. Niyetim ciddi idi.

Seviyordum. Sabah Düzce’ye gidip onu görüyordum, akşamına İstanbul’a dönüyordum. Sayısını hatırlamıyorum kaç kere gittiğimin. Ona da aşık olmuştum. Okul balosu oldu. İşten çıkmışım. Cebimde 5 kuruş param yok. Gitmem elzem. Gitmesem kız beni tavana asar. Babamdan utana sıkıla istediğim para ile kıza Cevahir’in önündeki çiçekçiden çiçek aldım, metrobüs, tramvay ile otogara geçtim, otobüse bindim ve Düzce’ye yanına gittim. Bir erkek yüzlerce kişinin gözü önünde çiçek götürüyor. Bunu ancak seven bir erkek yapar. Aptal bir aşık yapar. O derece seviyorum yani.

Bu 3 yıllık süre zarfında kız benim sözümü bir kere bile dinlemedi desem garip gelir değil mi? İşine geleni dinledi, işine gelmeyeni dinlemedi. Zamanla düzelir diye hep erteledim durdum kimi sorunları. Ailesi beni 3.senesinde öğrendi. O öğrenmeden sonra kızda bir değişimler oldu. Beni çok zorluyordu. Yeni bir yerde işe başlamışım. 100 kere aradı, mesajlar vs. Resmen bıktırmak için uğraşıyor. Rica minnet yeni bir işe başladım, lütfen bırak işimi yapayım diyorum. İnat üstüne inat, o telefon açılacak vs. Kapat lanet telefonu dedim ama akşamına oklavayı yiyicem hissediyorum.

Akşam oldu. Otobüste karşılıklı oturuyoruz. Yanımda kız var. Nasıl oturulacağını, kalkılacağını bilen birisiyim ve kendisi tarafından bir zamanlar tescil edilmiş adamlık belgem var. Sen kimseye bakmazsın Kerem belgesi. Onaylı. Noter yemin etti o derece. Yorgunum biraz gözlerimi dinlendireyim konuşuruz dedim. Gözlerimi kapattım. Her zaman kullandığım otobüs hattı. Bacağımı dürtüyor, çek o bacağını diye bağırıyor. Otobüste herkes bize baktı. Kıza bacağın değdi diyor. Öyle bir şey yok tabii ki. Beni yerin dibine batırmak için trip ve kıskançlık kasıyor. O gün bitti dedim.

Ben 3 sene boyunca aileme kızı anlattım, ailem istemedi siz onu tanımıyorsunuz dedim ve mücadele ettim. Defalarca beni ailenle tanıştır dedim, tanıştırmadı. Ailesi bizi öğrendi. Babanla konuşayım, evlenelim işte dedim. Ailesi beni öğrendikten sonra bana dünyayı dar etti. Annesi bana tipsiz demiş, kız kardeşi benim için daha iyisini bulursun demiş (kızkardeşine okulunda bir dersten 100 aldırdım, ders malzemesi götürdüm, yardımcı oldum) bunları telefonuna bakınca gördüm ve hiçbir şey demediğini de gördüm. Beni hiç dinlemiyordu artık. Ailesine karşı eziliyordu. Tanışayım dedim. Dinletemedim. Bunları düşününce ve o otobüsteki kıskançlık hareketi de gelince bitirdim.

O günden sonra (9 Şubat) birkaç ay onunla hiç konuşmadım. Ona ait ne varsa attım. Unutmaya çalıştım. Tabi bu sırada onu rüyamda görüyorum, hala seviyorum ama çok incinmişim. Gidemiyorum.

Bu noktadan sonra bir kız silah nasıl doldurulursa öyle doldurulur arkadaşlar.
Aylar sonra kıza mesaj attım. Konuşmak istediğimi söyledim. Gayet saygı ve sevgi kuralları çerçevesinde konuşmaya çalışıyorum ama karşımda başka bir insan var artık. Noter tescilli adamlığım arkadaşlarının dolduruşuyla yerini şerefsiz, adi, yüzsüz, ikiyüzlü gibi şeylere bırakmış artık. Annem haklıymış, adam değilmişsin. Ben güçlüyüm, mutluyum vs. Kız öyle bir yazıyor ki makinalı tüfek gibi. Eline silah verseler benden kurtulacak o derece nefret etmiş. Ben alttan alıyorum, konuşalım, olmuyor böyle, sen de unutamadın beni falan diyorum. Kız diyor ki ben seni unuttum, çoktan sildim, sen kimsin vs. Sen Fettah Can-Olan Bize Oldu şarkısını dinle dedi. Şarkı başka diyor, kız başka diyor.

Denedim. Seviyorum, 3 yıldan sonra neden ayrıldık hiç düşündün mü dedim. Senin yüzünden dedi. Yine ben, yine ben arkadaş. Sonra kıza gelişine yapıştırdım tabi. Seni ailem, akrabalarım biliyordu. Babamla da tanıştın. Seninle beyaz eşya bile baktık. Ben seninle evlilik planları yaptım, sen ailen öğrendikten sonra benden uzaklaştın. Elin sözüne geldin, benim sözüme değil. Beni hiç dinlemedin. Sonra kalktın benim gibi birisine otobüste sapık muamelesi yaptın. Bana sahip çıkmadın. Bundan ayrıldık kızım dedim. O da sen hiçbir şey yapmadın. Hiçsin sen. Yoksun. Daha ne konuşuyorsun yüzsüz dedi.

Bakın benim de hatalarım oldu. Olmadı değil. Özür dilemesini bildim. Kimse ile karşılaştırmadım. O her seferinde şunun erkek arkadaşı şunu yapmış sen neden yapmıyorsun demesini bildi. İstanbul’dan Düzce’ye çiçekle gidecek kadar sevdim, sen bir hiçsin dedi. Ailesiyle tanışmak için can attım, oyaladı durdu. Arkadaşları bana bir yüzükle gelirse hazır değilim, evet diyemem dediğini anlatmıştı.
İşin özü şu ki çok uzatmayın arkadaşlar. İlişki sarpa sarıyor. Birileri araya giriyor ve size karşı cephe alabiliyor en sevdiğiniz. Kızlar hep dışarı bakar. Özenir. Sizden elinizdekinden hep bir fazlasını yapmanızı bekler. Ben şartlarımı yeterince zorladığımı düşünüyorum. Sırf gönlü olsun diye haksız olsa bile benim özür dilediğim zamanlar bile oldu. Yapmayın. Burnunu sürtün. Egosunu tavan yaptırmayın. Vazgeçilmez olduğu hissini vermeyin. Sizi kaybedebileceğini düşünsün.

Bu iki ilişkiden sonra kızlar hakkında gözüm öyle bir açıldı ki kimseyle konuşamıyorum J
Halinden, hareketinden ego kastığını, oyalamak, dalga geçmek amacıyla yaklaşanı anlıyorum ve ne yazık ki geneli oyun derdinde.

Son bir uyarı ile yazımı sonlandırayım.
Ailenize söyleyin ve evlenin kardeşim. Bundan gayrısı hep kalp kırıklığıdır. Gerçi ailem bana evlen artık diyor ama kızlardan öyle bir soğumuşum ki sakın diyorum.
Saygılarımla.


Yorumlar

  1. 1. Terazi Burcu en iyi burçtur bir kere...(:
    2. Kahramanımız anne babasından hiç hayır dua almamış mı yav?
    3. Yüce Rabbim evlilik konusunda samimi kardeşlerimizi salih ve saliha kulları ile karşılaştırsın temennisi ile...
    4. Kahramanımıza üzüldüm açıkcası...:/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1.bence de terazi burçları uzak durulması gereken burçlardan bir tanesi.

      2.aslında çok da iyi bi çocuk eminim almıştır ama bazen böyle bişeyler yaşayabiliyo insan.

      3. amiin

      4. ben de çok üzüldüm okuyunca, umarım artık her şey çok daha iyi olur hakkında

      Sil
    2. Terazi Burcu'nun olumsuz tarafı nedir ki Hoca'M?...:)

      Sil
    3. marka takıntısı efenim.

      Sil
  2. Bu kadarına da pes dedirtecek türden. Çok kötü hissettim kendimi. Hemcinslerimden utandım. Arkadaşımızın hakkında en hayırlısı olsun dilerim :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de özellikle şu ikinci hemcinsimden çok utandım. rezil biri bence :(

      Sil
  3. Murphy sadece bu arkadaşa çalışmış. Tüm yaşadıklarından sonra bir daha güvenmesi kalbini açması çok zor olacaktır. Allah bundan sonra hayırlı insanlarla karşılaştırsın inşallah.

    YanıtlaSil
  4. Kahramanımız aşktan, sevmekten ne anlıyor? İşte bütün mesele bu:) Anlattığı 2 kızın da niyeti hoşça vakit geçirmek, ilişki halinde olmak ama erkeğimiz hemen olayı annesine, falcının siz evlenirsiniz demesine, söze-nişana bağlıyor. Hele ki burç üzerinden gitmek acayip kezbanca olmuş.

    Hiç üzülmedim sana genç. O annenin oğluna kız bulması kız 20 yaşından küçükse belki olabilir ama 18 ini geçmiş bir kızın, ister muhafazakar ister modern neler yaptığını, sicilinin ne kadar temiz olduğunu bir tek Allah bilir.

    Çare: Bakış açınızı gözden geçirin gençler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. haha çok realist bir bakış açısı yalnız :)

      Sil
    2. Yaş 39 Büşra . Realizm için uygun:)

      Sil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..