Günlük-8

Merhaba sayın okuyucu, ben geldim yine başınızı şişirmeye. Aman ne güzel dediğinizi duyar gibiyim..

Son günlerde çok büyük bir yoğunluk içindeydim. Üst üste sınavlara girmiş, pestilim çıkmış haldeyken 2 gün boyunca bir derginin tasarımını tamamladım. Sabahlama, akşamlama prosödürlerinden çıkar çıkmaz ertelediğim kahvaltı sözlerimi yerime getirdim. Üç gündür üst üste sağda solda kahvaltı yapıyor olmama bağlı olarak ayı gibi şiştiğimi hissediyorum. İşe bak ki, evdeki tartının pili de bitmiş. 

Patlamalar hepimizi derinden üzdü. Patlamanın ertesi gün Beşiktaş'a gittim. Meydandan bindiğim otobüse bir adam elinde kocaman ağır bir bavulla bindi. Bavulu o kadar zor çekiyordu ki, kesin bombadır diye düşündüm. Otobüste birden ölüm sessizliği hakim oldu, herkes birbirine bakmaya başladı. İlk durakta inesim gelmiş olsa da, otobüsteki diğer insanlara baktım. Hepsi harika gözüküyordu. Giyinmiş, süslenmiş, yetişmeleri veya gitmeleri gereken yerlere özenle hazırlanmışlardı. Onları bırakıp gitmeye gönlüm el vermedi. Öleceksek o otobüste hep birlikte ölmeliydik. Bavulun üzerine doğru yürüdüm. Eğer üzerine sarılırsam belki daha az kişi zarar görebilirdi diye düşünürken ölüm sessizliğini bir adam bozdu. "O bavulun içinde ne var?" Bavulun sahibi adam ezile büzüle açıklamasını yaptı. Köyden gelmişti ve elindeki kağıtta bir adres yazılıydı. Adam o kadar mahcup bir hal aldı ki.. Sonra en önde oturan bir adam "Bu vatan bölünmez" diye bağırdı. Milletçe kafayı yemiştik. Fakat vatanın bölünmezliği konusunda hemfikir olmuştuk. Allah yar ve yardımcımız olsun. O olayların tekrarını yaşatmasın ve eskisi gibi en büyük korkumuz çantamızdaki telefonun çalınması olsun.

Özlediğim insanlarla özlem giderdim. Sınavlarımı soracak olursanız çok kötü geçtiler. Neden böyle oluyor bilmiyorum ama beynim daha az şey üretmeye başladı. Sanırım artık daha az bölünüyo hücrelerim. Yaşlılık ha? 28 yaş ne demek ya? Bugün bir formda yaşımı sordular, 26 yazıyordum ki 2016'yı gördüm. Ufak bir keraat cetveli hesabıyla anladım ki 26 çook eskide kalmış. Eskiler güzeldi be. 

Hani böyle diyoruz ya. Memleketçe verdiğimiz sınavların ardı arkası kesilmiyor. Eskiden gün gün önemli olayların yer aldığı bir ansiklopedimiz vardı. Orayı okuyarak büyümüştüm. Aslında hep başka sebeplerle dürtüldük. Dürtülme sebebini araştırdığımda ilkokuldaydım. Hocam "jeopolitik konum dolayısıyla" demişti. Madem o kadar sinir bozucu bir şey taşınalım biz de hocam demiştim. Jeopolitik kelimesini telafuz bile edemiyorken bu cümleyi etmiştim, hocam hafif kaşlarını çatmış "burayı almak için kanının son damlasına kadar savaşan atalarımıza ayıp olur, biz de onların torunlarıyız, biz de kanımızın son damlasına kadar savaşacağız." demişti. Keşke kalleşçe oynanmasaydı arkamızdan oyunlar. Ne eskiye gitmek istiyorum, ne de geleceği merak ediyorum. Hala harika bir yerdeyiz, hala ne kadar ayrı düşüncelerde olsak da birbirimize kenetlenmeyi biliyoruz, hala hepimiz olmasa da çoğunluğumuz birbirimizi seviyoruz.

Aslında buraya gündelik sıkıntılarımdan bahsetmeye gelmiştim. Ne bileyim, şimdi canım bişe yemek istiyo ama aslında yemek istemiyo da dediğimde a kişisinin dediği gibi "Allah başka dert vermesin" demek istiyorum. Kesinlikle en büyük sıkıntınız bu olsun. Kapitalist sisteme de lanet olsun!

Yorumlar

  1. Bende hidroelektrik santrallerini severdim ilkokulda iken, birde üretimi ile kendi kendisine yetebilen ülkelerden biri olduğumuz bilgisi vardı ve Akdeniz bitki örtüsü "maki" ve plato, Frigler, Lidyalılar, Urartular, Kadeş Anlaşması,...Güzel günlerdi, Kemalettin Tuğcu ve Ömer Seyfettin'de unutulmazlarım arasında idi, ne günlerdi beee, ah ahh...(:

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah o çingene kızı romanı yok mu? bitirir bitirmez babama sarılmıştım sımsıkı. o günler gerçekten harika günlerdi. yaşlılarda kendi gençliklerinden bahsederken böyle bahsediyor. neyse ki geleceğe karşı hala ümitlerim var.

      Sil
  2. Geçen yaz havaalanından çıkıp bindiğimiz metrobüste asık suratlı, Suriyeli bir adam taşıdığı eski püskü bir valiz ile aynı şeyi yaşatmıştı hepimize. Üstelik kucağında çocuğu da varken...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. maalesef o hale geldik :( umarım geçer bunların her biri.

      Sil
  3. İnşallah mutlu Olacağız dediğim her gün yeni bir acı haber alıyoruz. Gerçekten artık çok sıkıldım elim artık gitmiyor başsağlığı yazısı yazmaya. Ne olacak ki ben bunu yazınca diyorum. Çocuklar babasını, anneler evlatlarını geri alabilecek mi? Bende bombacı görsem sarılırım. Bir ben gideyim diğerleri kalsın. Kalemine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle öyle. insan yazmayınca da kendini suçlu hissediyor, yazınca da bir yerlere dokunmaktan korkuyor. üzülüyoruz işte, insanız.

      Sil
  4. Ay Büşraaa var ya alemsin. Trajik halimize ve otobüs - bavul muhabbetine (özür diliyorum ama) çok güldüm. Sanırım sinirler baya yıprandı. Gülünmeyecek şeylere bile deli gibi güler olduk.

    YanıtlaSil
  5. 28 yaş çok yaşlı tabiii üzülmelisin:)))) Taşınalım o zaman sözüne de çok güldüm ama çok hoş. Ve yorumumu bu vatan bölünmez diye bağırarak bitiriyorum:))) İnşallah, dua ediyorum ayrıca.

    YanıtlaSil
  6. Havaalanında Metos'u beklerken bir kenarda başıboş çanta gördüğümde ben de korkmuştum. Kolay kolay endişelenen bir tip de değilimdir. Kendi kendime aman Handan o kadar güvenlikten geçtik falan desem de bir taraftan da neyse annem burada olduğumuzu biliyordu, Bilgiç'i çantadan uzağa mı yollasam modundayken çantanın sahibi geldi. Ama benim korkum hemen yatışamadı. Bundan iki gün sonra havaalanındaki olay gerçekleşti, Can kılpayı, yarım saat önce uçuştan çıkarak kurtuldu, ben de güvenlik önlemlerinin bizim cılkımızı çıkartmak dışında bir işe yaramadığını anladım. Korkmakta sonuna kadar haklıymışım :(

    Ay ben de yirmisekiz yaşımda olaydım yaaaa :) Hehehe kırka kadar yirmidokuz dediydim de artık hiç yemiyor tabe ay napalım son altı senedir otuz oldum ben de :D

    Yalnız, şu yorumun başıyla sonu arasındaki bağlantı benim aklımı kaybetmemek için nasıl çift kişiliğe büründüğümün açık ifade olup ders konusu olarak işlenebilir :l

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ayyyy hangimiz dengesizleşmedik ki? umarım düzelir her biri :) geleceğe umutla bakmaktan başka çaremiz yok sanki :)

      Sil
  7. Kaleminize sağlık. Nerelerden nerelere gelmişiz değil mi? Telefon çaldırma endişesinden canımızı koruma içgüdüsüne dikey olarak yükselmişiz(ya da alçalmışız mı demeli).

    YanıtlaSil
  8. Hepimiz maalesef yaşadığımız üzücü olaylardan ötürü, çoğu şeyden tedirgin oluyoruz artık. Otobüste yaşanılan bunun en sade ve güzel örneğiydi gerçekten. Bu üzücü olayların bir daha yaşanmaması dileğiyle...
    Kaleminize sağlık, efendim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. amiin inşallah, değerli yorumunuz için ben teşekkür ederim efendim :)

      Sil
  9. Merhabalar.
    Bu alemde yaşamayı zorlaştıran kim? İnsan!.. Yaşamaya çalışan kim? İnsan!.. O halde bu insan, insandan ne istiyor? "Hepsini bana ver" diyor. Ve kavga başlıyor... Cenab-ı Hakk, cümlemizi Paylaşmayı bilenlerden eylesin.
    Selam ve dualarımla.
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
  10. Merhaba,

    blogda yazdım ama görmediniz sanırım. :) Eşiniz Finlandiya'ya mı gitmişti? İsveç'ten pahalı olan Finlandiya'ya? ;) ;)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..