Ivır Zıvır Part 45

Merhaba sayın okuyucu,

bir ıvır zıvırla daha karşınızdayım.

Inside Job filmini izledim bugün. Her biriniz izleyin de feyz alın. Kesinlikle "haram" denen o faiz lobiciliğinin nasıl işleyip hayatları nasıl mahvettiğine adım adım hakim olun. Amerika'da yaşanan 2008 krizinin asıl sebeplerinin ortaya serildiği muhteşem belgesel aslında bizim şu an ülkemizin bulunduğu duruma da bir çeşit ayna tutuyor. Bizler bankalarla ilişiğimizi kesmediğimiz sürece, bankalar tüm ekonomimizin sonu olacak. Tarımı, üretimi ve diğer her türlü şeyi bitiren bankalar; en sonunda bizim sistemimizi de çökeltecek. Faizler ve krediler hayatlarımızı mahvedecek. Bir Tc nize bakan o krediler varya, heh işte o kredilerin sonunda neler olacağına varın bu filmle siz bakın. O faizlerin birilerinin fuhuş ve eroin zevkine nasıl gittiğini izleyin. İzlanda gibi satışa çıkacağız belki biz de ülkece.

Oldum olası bankacılıktan ve bankalardan nefret ettim zaten. Müslüman bir ülkede var olmaması gereken oluşum olduğuna inandığım bu bankacılık sektörünü bir şekilde hayatımızdan çıkaralım. Bunun yanı sıra yine müslümanların çoğunluğunun yaşadığı bu ülkede vergilerin de alınmaması gerekir.

İçimde kalan tüm siyasetimi yaptığımı sanıyorsunuz değil mi? Hayır efenim öyle değil. Yine siyaset konuşuyorken hazır, eklemeden edemedim. Bu devirde başınız kapalıysa eğer Akp'lisiniz. Akp'yi eleştirirsen, cemaatçi. İkisi de değilim desem inanmazsınız misal. Çünkü daha çok cemaate laf sokuyorum. Çünkü eğer bir siyaset partisi yanlış yaparsa, ondan daha iyisini bulur, ona dahil olursunuz. Daha iyisini bulana dek, onunla idare edersiniz. Fakat eğer bir cemaate gönül bağı ile bağlıysanız, onun yaptığı yanlış sizi güvensizliğe, nefrete ve hayal kırıklığına uğratır. Bunu şu sebeple sonuçlandırabiliriz; partiler her ne kadar dini baz alarak konuşsalarda dinsel kurumlar değildir fakat cemaatler oluşumları ve yaptırımları dolayısıyla olabildiğince dinsel kurumlardır. Sen eğer dinsel bir kurumsan, yanlışları görüp üzerlerini örtüp; aranda anlaşmazlık çıktığında "aslında bunlar öyleydi böyleydi" dersen işte; ne olursan ol, güvenini kaybedersin, sana olan bağlılığımın da içine edersin. Kusura bakma ama sana olan nefretim, bir zamanlar ki sevgimin çokluğundandır.

Buna ek olarak gezme yazılarıma bir yenisiyle daha devam edeceğim bilgisini ekleyeyim. Yapmak istediklerim listeme baktım da, ohhoo..

Son zamanlarda çokça fotoğraf çekiyorum Instagram hesabımda paylaşıyorum. İsteyenler takip edebilirler. https://instagram.com/busrabairam/

Bir de Yeşeren Yapraklar adlı blogger dostumuzu gördükçe "acaba ben de vlog işine girsem mi" diye de düşünmüyor değilim hani. Gittiğim yerlerde ufak tefek videolar da görebilirsiniz artık. Hem sizler için daha bilgilendirici olacağı düşüncesindeyim. İyi günler dilerim madem.

Yorumlar

  1. Ama ama ama örtmenimizin dediğine göre Medici ailesi 1300'lerde ilk bankayı kurana kadar, bankacılığın temellerinin ortadoğuda hatta Abbasi Hilafetinde atıldığı tespit edilmiş :)))

    Bir insanın başının kapalı olması, özellikle de başın kapalı tutulması gerektiği inancına yoğun şekilde sahip bir coğrafyada neden bu kadar sorun olur anlamam.

    1800'lerde açıksan İttihatçısın, kapalıysan Kızıl Sultancı; 1900'lerde açıksan Atatürkçüsün, din düşmanısın, kapalıysan hilafetçisin, vatan düşmanısın; 1950'lerde açıksan İnönücüsün, inkılapçısın, zenginsin, kapalıysan Menderesçisin, gericisin, fakirsin; 1970'lerde açıksan laik ve ihtilalcisin, hatta Ecevitçisin, kapalıysan faşist ve gericisin hatta Erbakancısın...

    Geldik 2000'lere, gittik 3000'lere...

    Zirilyon kere söyledim, yine söyleyeceğim (çünkü çok pis bozum olmuştum ilk duyduğumda:) ) sırf Kızıl Ordu Korosu dinliyorum diye Dev-Genç ile Ülkü Ocakları arasında çekişme unsuru oldum ben arkadaşım yaaaa!!!

    "Cumhuriyet gazetesi okuyor diye güvenip de yatmıştım çocukla, ne bileyim böyle şerefsiz çıkacağını" diye ağlayan sıra arkadaşım bir kızla okudum iki yıl!

    Bu ne saçma hayat, bu ne serkeş hayat, bu ne dingil hayat ya? Bu ne kopuk hayat, bu ne manyak yaşam tarzı ya, bu ne bohem ya?

    YanıtlaSil
  2. Her ne kadar blogger adimda kucuk bir yanlis olsada eger "Yeseren Yapraklar" olarak adlandirilan kisi ben isem, ne mutlu bana! :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..