Ivır Zıvır Part 44

Vaay 44 olmuşuz. Sanki 44 yaşındaymışım gibi hissettim şu an kendimi. Çok değil az kaldı aslına bakarsanız. Ufak bir kerat cetveli yardımıyla çarpıp toplayıp şu cümleleri kurmak için 18 yılımın kaldığını söylemek isterim. Aman Allah'm bu bir facia.

Aslında her yaş başka güzel. 26 yaşında evlenmeyi planlamıyordum fakat evlendim. Evlendikten sonra herkesin ilk sorusu "Evlilik nasıl?" oldu. Bunun ardından "Alışabildin mi?" Hemen arkasından en önemli soru olan "Yemek yapabiliyor musun" geldi. Derken "Kavga ediyonuz mu" diye soruldu.
Evlilik zor zanaat.

Fon da en sevdiğim şarkılardan bir tanesi Hayko Cepkin- Ben gideyim çalarken insanın buralarda durası gelmiyor hiç. Çünkü bu şarkıyı ne zaman dinlesem, o günün sabahı bir yere yolculuk yapardım. Bugün Şenel'le konuşurken fark ettim. En mutlu olduğum zamanlar bir yerlere giderken ki zamanlardı. Hiç tanımadığım, beni hiç tanımayan ve  muhtemelen ikinci kez görüşemeyeceğimiz insanlarla yaptığım seyahatlar muhteşemdi. Yardım amaçlı gittiğim gezilerden bahsediyorum. Yaşadığım en muhteşem günlerdi o günler. İyi ki de yaşamıştım.

Ben Suriye sınırlarında gezip, insanlarla konuşurken siz buralarda istediğiniz yerlerde istediğiniz şeyleri yiyordunuz muhtemelen. Ben orada bir çikolata için kavga eden çocuklar gördüm. Çoğunun da çikolatanın tadından haberi yoktu. Ambalaj açma sevgisiydi onlarınki. Aç insanlar gördüm. Açıkta kalan insanlar da gördüm. Mubarek bu günlerde hepinizde bir söylem var: "Aç kalanların halini anlamak için oruç tutuyoruz. " Hayır efendim! Öyle bir dünya yok. Çünkü oruç tutma sebebimiz ayetle gayet açık:Ey İman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye size de farz kılındı. /Bakara183"

Bunun üzerine laf söylenmez sanırım.

Hayırlı iftarlar efenim.

Yorumlar