Dengesizlik kişinin kendini bilmemesidir. Ya da neyi seçeceğini. Ya da başka bir şey de olabilir. Bilmiyorum. İşte bu kararsızlık ve kesin çizgilerin olmaması, sizi "dengesiz" yapabilir. Çoğu arkadaşım Onedio sitesinde "Hangi meşhur beyinle benzer özelliklere sahipsin?" testini çözdü. Ben de merak edip çözeyim dedim. Herkes birilerine benzerken, ben iki kişiye benzer çıktım. Olabildiğince saçma değil mi?
Sistem hatası mıdır diye düşünsem de açıklamayı okuyunca "Tıpkı ben yaw" dedim. İnsan dengesiz ve kararsız olmayagörsün. Bugün ak dediğine, yarın kara diyebiliyorsa insan; aynı nehirde iki kez yıkanmaz tezine sonuna kadar bağlanmalıdır. Çünkü asla ve kat'a her şey aynı kalmıyor ve her şey değişebiliyor. Ya da değişmeyedebiliyor. İşte benim hayatım hep böyle.
Değiştiremeyeceğim düşüncem yalnızca din. Bunun haricinde sevdiğim renkler değişiyor, sevdiğim yemekler değişiyor, sevdiğim şarkılar da öyle. Fakat tabi ki kendime ait kült sevdiklerim de var. Misal bordo,künefe ve post blue şarkısı. Bir de oldum olası a kişisine olan saygı ve sevgi. Bir de ekler var ki, akıllara zarar. Aslına bakarsan,pizza da öyle. Bunların yeri ayrı bende.
Her bir şeyi bir kenara bırakalım; şöyle ayakları yere dimdik basan insanoğulları gerçekten kendilerine çok güveniyor olmalılar. Ben de buna yaklaşabilmek adına her dakikamı planlar üzerine kurguladım. Ders çalışacağım zamanlar belli, uyuyacağım zamanlar belli, oyun zamanlarım belli, mutfak zamanlarım da öyle. Hayatım okumak, uyumak, oyun oynamak ve yemek yapmak dörtgeninin içindeyken bir de araya gezmeyi katarak koca bir beşgenin içinde debelenip duruyor. Mutluluğu da merkeze aldım. Onun ne olduğunu anladınız siz zaten. Hadi bakalım.
Dengesizliğimi dengede tutmak bu benim için. Maddi değil, manevi bir nevi. İnsanlara zarar vermemeye çalışarak, ince bir ipin üzerinde cambaz misali yürüyorum. Sanki düştüğümde hem kendime hem de birinin kafasına düşeceğimden aşağıdaki insanlara zarar vereceğim gibi. O halde, dengesizliğinizi keşfetmeye ve bir şekilde çözümlemeye çalışın. Çünkü ciddi manada başa bela. "Ama sen şöyle söylüyordun dün" diye söylediklerinizi hafızasına kazıyan ileri sürüm beynine sahip arkadaşlarınız varsa etrafınızda, daha da fena. Fakat güzel olan yanı, o bahsettiğim beşgen ve tam ortasındaki "benim mutluluğum" hariç; hiç bir şeyi umursamıyor olmanız. Umursamadığınız sürece mutlu da olursunuz hani. Benden söylemesi.
Sistem hatası mıdır diye düşünsem de açıklamayı okuyunca "Tıpkı ben yaw" dedim. İnsan dengesiz ve kararsız olmayagörsün. Bugün ak dediğine, yarın kara diyebiliyorsa insan; aynı nehirde iki kez yıkanmaz tezine sonuna kadar bağlanmalıdır. Çünkü asla ve kat'a her şey aynı kalmıyor ve her şey değişebiliyor. Ya da değişmeyedebiliyor. İşte benim hayatım hep böyle.
Değiştiremeyeceğim düşüncem yalnızca din. Bunun haricinde sevdiğim renkler değişiyor, sevdiğim yemekler değişiyor, sevdiğim şarkılar da öyle. Fakat tabi ki kendime ait kült sevdiklerim de var. Misal bordo,künefe ve post blue şarkısı. Bir de oldum olası a kişisine olan saygı ve sevgi. Bir de ekler var ki, akıllara zarar. Aslına bakarsan,pizza da öyle. Bunların yeri ayrı bende.
Her bir şeyi bir kenara bırakalım; şöyle ayakları yere dimdik basan insanoğulları gerçekten kendilerine çok güveniyor olmalılar. Ben de buna yaklaşabilmek adına her dakikamı planlar üzerine kurguladım. Ders çalışacağım zamanlar belli, uyuyacağım zamanlar belli, oyun zamanlarım belli, mutfak zamanlarım da öyle. Hayatım okumak, uyumak, oyun oynamak ve yemek yapmak dörtgeninin içindeyken bir de araya gezmeyi katarak koca bir beşgenin içinde debelenip duruyor. Mutluluğu da merkeze aldım. Onun ne olduğunu anladınız siz zaten. Hadi bakalım.
Dengesizliğimi dengede tutmak bu benim için. Maddi değil, manevi bir nevi. İnsanlara zarar vermemeye çalışarak, ince bir ipin üzerinde cambaz misali yürüyorum. Sanki düştüğümde hem kendime hem de birinin kafasına düşeceğimden aşağıdaki insanlara zarar vereceğim gibi. O halde, dengesizliğinizi keşfetmeye ve bir şekilde çözümlemeye çalışın. Çünkü ciddi manada başa bela. "Ama sen şöyle söylüyordun dün" diye söylediklerinizi hafızasına kazıyan ileri sürüm beynine sahip arkadaşlarınız varsa etrafınızda, daha da fena. Fakat güzel olan yanı, o bahsettiğim beşgen ve tam ortasındaki "benim mutluluğum" hariç; hiç bir şeyi umursamıyor olmanız. Umursamadığınız sürece mutlu da olursunuz hani. Benden söylemesi.
Aynı şey benim de başıma geldi:Ludwig van Lincoln.
YanıtlaSil"Senin paylaşımcı bir kimliğin var; yardımseversin ve başkaları için kendini feda etmekten asla kaçınmazsın, bu senin dünya tarihine damga vuran liderlerinden olan Abraham Lincoln tarafın. Diğer tarafın tam bir mükemmeliyetçi, hesaplı kitaplı, ayrıntıcı ve başarıya odaklanmış. Bu da senin Beethoven tarafın. Lincoln tarafın ne kadar dışa dönük ve girişkense, Beethoven tarafın da bir o kadar içe kapanık ve yaratıcı. Bunlar birbirinin açıklarını kapatıyor ve ortaya senin beyninin haritası çıkıyor!"
Yazılanlar gerçekten de beni tanımlıyor ama acaba herkese mi iki kişi çıkıyor? Yoksa bizde mi bir sorun var?
ARkadaşlarım hep tek kişi oldular. Bence bizde sorun var :))
YanıtlaSilYazınızı görünce bende yapmak istedim sizinkiyle aynı çıktı. Genel olarak doğru diyebilirim.
YanıtlaSil