Bu Yazı Olumsuz İçeriklidir

Merhaba sayın okuyucular.


Bugün sizlere arkadaşlarımla yemek yerken hatırladığım ve yaşamıma yön veren ilginç şeylerden bir tanesini anlatacağım. Yemek anında konuşulacak şey değildi bu belki fakat laf lafı açar ya hani. Heh işte, bizde de durum böyleydi.

Dördüncü veya beşinci sınıflardan bir tanesindeydim. Yaz tatili için memleketimiz olan Trabzon'a doğru yola çıktık. Abimle ben arkada oturuyorduk, Birbirimizle durmadan dalaşırdık o zamanlar. Yolculuğumuz 22 saat falan sürerdi. Tırlar bile sollardı bizi. Olabildiğince yavaş ve her su başında duran bir aileydik. Bir de ben nedense her benzin istasyonunun tuvaletini merak ederdim. Ya da arabada sıkılıp tuvaletim geldi diye kandırırdım aile eşrafını.

Yolumuzda seyir halindeyken bir araba tarafından sollandık. Olası bir şeydi. Fakat babam "Bu üçüncü kez solluyor bizi ve gerçekten deli gidiyor. Allah korusun" dedi. Lafını bitirir bitirmez arabaya baktım arkadan. Bmw, akıyordu resmen yolda.  Sonra zaten hemen gözden kayboldular. Biz yine bir yerde durduk. Yemeğimizi yedik. Pikniğimizi yaptık. Sonra toplandık.

Yola çıktık tekrar. Az ilerde arabaların yavaşlamış olduğunu fark ettik. "Noldu" falan derken babam iyice yavaşladı. Kazanın üzerine giden 3. arabaydık. Durmak boynumuzun borcu gibiydi. Babam hemen güvenli bir yere park etti arabayı. Çünkü kaza yerlerinde genelde duran arabalara da çarparlardı. Anneme arabadan inmemesini söyledi. Ben hemen ırım kırım edip inmek istedim. Elimden tuttu, beraber ilerledik. Açıkçası büyük bir kaza olduğunu sanmıyordum,

1 saat kadar önce bizi sollayan bmw karşımda duruyordu. Bir kamyonun kasasına entegre olmuştu resmen. Bmw kamyonu benzin istasyonuna dönerken kasasından yakalamıştı. Adamın teki arabanın üst camından elini çıkartıyordu. Sadece elini görebiliyordum. Bembeyaza gömleği kıvrılmış ve bütünüyle kandı. Elleri de kandı. Yardım edin diye bağırıyordu. Herkes koşturdu. Babamla iyice yaklaştık araca doğru. Babam donakaldı.

Arka tarafta muhtemelen uyuyan adamın kafası kopmuştu. Boynundan kesilen kafa aşağı doğru sarkıyordu fakat tamamen kurtulmamıştı vucuttan. Aynen ineğin kesilmesinde duyulan hırlamalardan vardı. İnanılmaz kan akıyordu. Her yer kandı. Pıhtılaşmış bir şeyler de vardı. Arkadaşı olduğunu düşündüğümüz adam inatla tutmaya çalışıyordu akan kanı. İnatla yaşatmaya çalışıyordu arkadaşını. Sanırım onu airbag kurtarmıştı fakat onunda bir sürü yerinden kan akıyordu. Yada arkadaşının kanıydı, bilmiyorum.

Sonra babam ağladı, ben kustum. Sanırım o günlerden kalma korkularım oluştu bu günlere. Sizin "iyi" diye bahsettiğiniz arabalar benim için "cellat" sıfatını aldı. Hız yapan ve bindiğinde kendini yolların hakimi sanan o araçlara binmek benim için kabustu. Spor arabalar tek korkum, pahalı arabalar ise tek kaçmak istediğim nokta oldu. Çünkü hız o kadar iğrenç bir şeydi ki, yapabileceğinin en iyisi varsa elinde, işte onu yapardın.

İşte bu yüzden olsa gerek ben lisedeyken, herkes birilerine aşık olurdu. Ben neden yaşadığımı sorgulardım. Ölüm denen şey o kadar anlık ve beklenmediğin anda gelirdi ki, peki ben ne yapacaktım? İşte o noktada din yardımıma yetişti. İyi ki de yetişti. "Bugün Allah için ne yaptın" dan çok "Allah olmasaydı ne yapacaktım" ı sorgular oldum. Çünkü iyi ki de vardı. Çünkü bir gün bir yolda giderken aniden canımı alabilirdi ve ben O canımı almadan O'nun istediği gibi olmalıydım.

İşte Allah'ın istediği hıdayetli kullardan olmamız dileğiyle. Allah affetsin abartmaları.

Yorumlar

  1. Bilirim o uzuuun yolculuklari. Ben her zaman "gidecegim yere hic varamamaktansa, gec gitmeyi tercih ederim" diyerek kendimi avutuyorum. Umarim bu yaziniz hiz yapanlara ders olur!

    YanıtlaSil
  2. Yazının sonunu öyle bir bağladın ki; ömrüne bereket...

    YanıtlaSil
  3. küçücük yaşta ölümle böylesi korkunç bir şekilde yüz yüze gelmen tam bir travma olmuş senin için.keşke o anıyı silebilsen hafızandan.

    YanıtlaSil
  4. @yeşeren yaprak, umarım öyle olur. biraz da öyle olması için yazdım bunu :)

    @profösör, çok teşekkür ederim

    @sitare, hemde ne ttravma. Ama iyi şeylere yol açtı sanırım :)

    YanıtlaSil
  5. Yazıyı okurken bu kadar da şok edici sonlanacağını düşünmemiştim.

    İnsanın hayatı, bakışı nasıl da değişiveriyor...

    YanıtlaSil
  6. Seninle farklı sebepten de olsa ben de hep sorguladım bir şeyleri.Çaresiz kaldığın bir anda sana anlamlı gelen tek şey din oluyor.Hayatin asıl amacini sorgulamaya başlıyorsun ve butun yollar oraya cikiyor.Benim bloguma da beklerim :)

    YanıtlaSil
  7. @keyaki, ben de bazen yazıyı nereye götürdüğümü fark etmiyorum. :)

    @deren, bir gün anlatsana sen de hikayeni :)

    YanıtlaSil
  8. Aklıma Jim Morrison'ın çocukluğu geldi :)

    O da çok küçükken, bir yolculuklarında trafik kazası geçirmiş bir grup kızılderili görüyor. Aralarından birinin ruhunun kendi içine girdiğine inanıyor ve ileride müzik tarzını bunun belirlediğini söylüyor falan...

    Ben gideni değil de daha çok kalanı düşünürüm.

    Mesela o başı kopan kişinin ailesi, arkadaşları, yaşasaydı bugün kaç yaşında olacağı, kendisi, dolayısıyla da çevresi için ne gibi farklılıklar yapabileceği ancak bugün o olmadığı için bu sefer de yokluğuyla neleri değiştirmiş olabileceği...

    Bir diyorum "dikkatli olsaydı böyle olmayacaktı", bir de diyorum "demekki onun vadesi de böyle dolacakmış"...

    Bazen Allah'ın işine fazla karışıyor, onun işlerine karşı çok peşin hükümlü oluyoruz. Dikkatsizliği kader, hastalıktan kurtulmayı "azraili yenmek" olarak değerlendiriyoruz. Bir garibiz biz de :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..