Ivır Zıvır Part 11

Bu ıvır zıvır kaçıncı oldu bilmiyorum. Ara bir rakam olsun istedim. İsteyince olsundu madem.

Uzun zamandır görüşemediğim arkadaşlarımla görüştüm. Uzun zamandır paylaşım yapmayı özlediğim insanlarmış, onu anladım. Kafam bir milyonken sadece bir tane kaldı. Anlayacağın, iyi geldi be dostum. İyi ki varlarmış, onu anladım.

Benden duymuş olmayın ama artık metrobüsler gece 12-6 arası çalışmayacakmış. Artık derken neyi mi kast ediyorum, yıl başıdan sonrasını. Ayaklanalım dedim arkadaşlara. Ne demek kaldırılacakmış. Zarar yapıyormuş metrobüsler. "Eee sen kullanıyor musun ki o saatlerde?" dediler. Kullanmıyorum ama kullanmayacağım anlamına gelmiyor. Sonra kendimi tokatladığım oturduğum yerde. Demek ki insanlar böyle zıvanadan çıkıyor dedim. Kullanmayacağım, kullanmadığım bir şey olmasına rağmen rahatsız oldum. Manyak mıyım ben?

Bilgisayar başında çokça zaman geçirmeye başladım işlerim dolayısıyla. Gece 2 sularında hala çalışıyorken,ekranda duran mouse'yi toz sanıp silmeye başladım. Kafa gidiyo tabi belli bir noktadan sonra.

Dizi izlemedikçe kendimi çok cahil hissediyorum. Dizi izleyenler kendilerine bir son verebilir mi artık? Ya da ben kendime son vereceğim!

Az önce telefonum çaldı. Bir numaraydı arayan. Yani kim olduğunu bilmediğim bir insancık. Açtım, Alo? dedim, yanındakine dönerek "Merve yanlış aramışsın kızım" gibi laf edip yüzüme kapadı telefonu. Alo'm adımı, soyadımı ve benimle alakalı her şeyi anlatacak nitelikteydi demek. 

İnsan çok sevmekten yorulur mu diye düşünürken, kendini yorgunluğun dibinde buluyor. Kesinlikle yorulur. Oturup dinlensin o vakit.

Ölü gelin filmini her izlediğimde içim acıyor. İnsanın sevdiği filmin, başrolün mutsuzluğuna eş değer olması ne kadar acıdır bilemezsiniz. Gelin ölür, ölü haliyle aşık olur, sonra bir kez daha ölür. Aman ne acı. Zaten mutlu sonların mutlu bitmesine de gerek yoktur. Kesinlikle her işte bir hayır vardır. 

Dün akşam ise Şeytanın Avukatı'nı izledim. Muhteşem bir filmmiş. İzlemeye izlemeye unutmuşum kendisini. Kibir konulu bu filmde, kendimi gördüm sanki. Sonra hemen unuttum kendimi. Çünkü son zamanlarda ciddi manada unuttum kendimi. Oturuyum anlatayım, bu ben ben değilim gibi. Çağla "Ben de diyorum neden dolu yağıyor, meğer dünyanın sonu gelmiş" dedi beni dinleyince. Neydi o şarkı: "O eski halimden eser yok şimdi".

Her şey Cumartesi başladı deyip lafa girişmek isterdim fakat,susayım ben en iyisi. Zira kafam güzelmiş, güle güle kullanırım şimdi.

Yorumlar

  1. insan çok sevmekten de bir çok şeyden yoruluyor o zaman dinlenelim :)

    YanıtlaSil
  2. Sen dizi izlemediğin için cahil hissediyorsun ben ise askere gittiğimden beri, neredeyse 3 yıldır hiiiiiçbir diziyi izlemiyorum. Film manyağıyım o ayrı :)

    Hatta işi daha da abartıp, yerli dizileri bitirip, yabancı dizilerden bile sıkılanlar var ben onu anlamıyorum. Arkadaş Singapur'da bile doğru dürüst izleyeni yok dizinin, millet hastası, oyuncuların filmografisini falan ezbere biliyorlar. Zirilyon tane Nguyen içinden hangisinin kim olduğunu bulana kadar millet yeni dizi açıyor.

    Amerikan ve Kore dizilerini geçtim zaten... Lost'muş, Prison Break'mış, Muhteşem Yüzyıl'mış, İşler Güçler'miş, Leyla ile Mecnun'muş, Kurtlar Vadisi'ymiş, Behzat Ç'ymiş falan, yıllardır gösterilip durur, yayına girer, final yapar eder daha tek bir bölümünü bile izlemiş değilim hiç birinin!

    Anime hastalığı zaten bammmbaşka bir mecra :)

    Yabancı dizilerden bir Roots'u bilirim, bir de Band of Brothers'ı... Keşke bulsam da Bonanza, Aşk Gemisi falan izlesem, ne varsa eskilerde var arkadaş :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Annrmle yasit falansin heralde syrano.bonanza yi annem bile hayal meyal hatirliyomus. Dizilerin hepsini silip atsak,sabah aksam film izlesek modundayim ama cevrem kotu iste naparsin.

      Sil
  3. Sin City'de dedikleri gibi: "Berbat bir şans eseri yanlış yüzyılda doğmuşum" :)))

    YanıtlaSil
  4. çok belli. Ben de aynı yüzyılda doğdum sanırım. keşke hiç doğmasaymışım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..