Gurursuz Kadınları Sevmiyorum!


"Tiranlık bedeni özgür bırakır ve saldırısını dosdoğru ruha yöneltir. Hükümdar artık şöyle demez: Ya benim gibi düşün ya da öl! Şöyle der: Özgürsün; yaşamın, malın, mülkün, her şeyin senin olarak kalacak ama bugünden itibaren aramızda bir yabancısın!" *Tüketim toplumu/Dövüş Kulübü

Okuduğum kitaptan bir kaç satır okudunuz siz de istemeden. Sizi zorla bu cümlelere maruz bıraktığım için kusuruma bakmayın fakat karşınızdakine bi'şey yaptırmak istiyorsanız eğer işte tam da o cümlelerin bahsettiği olayı uygulayın. Zira işe yarıyor!

Bugün iki filmi peş peşe izlediğimden olacak ki inanılmaz bir baş ağrısına sahibim. 

Bugün yılların metrobüs yolcusu olan ben deniz, uzun zamandır binmediğim otobüse bindim. Nedense trafik falan yordu beni. Yok canım. Trafiği iyi bilirim. Debriyajla haşır neşir olma sebebidir. Fakat otobüste olaylar çok başka. Benim gibi can sıkıntısından insanlar hakkında düşünen bir insansanız özellikle, muhteşem bir yer bu otobüsler. 

Yanıma oturan teyze muhtemelen torunuyla konuştu. Ardından elindeki kağıtlara baktı. Hastane kağıtlarıydı ve anladığım kadarıyla kadın kanserdi. Değilse bile artık öyle. Zira benim kafamda bir yerlerde öyle bir yer edindi o beyaz suratıyla. Umarım hiç bir zaman o kadar yaşlanmam. Yaşlanmadan ölürüm.

Karşı tarafta oturan bir çift takıldı sonra gözüme. Oğlan kıza sarılıyordu. Aniden ayrıldı. Kız süt dökmüş kedi moduna girerek "Ne yapayım ama ben?" diye sordu tüm içtenliğiyle. Oğlan öyle bir hal tavır aldı ki, sanki o kız az önce sırnaştığı sevgilisi değil de kırk yıldır aradığı kanlısıydı. "Aman Allah'ım umarım asla böyle bir nefretle karşılaşmam" diye iç geçirip dua ettim o an. Zira ben sevdiği insanla tartışmaya bile giremeyen bir insanım. Fakat bu oğlanın yaptığı tartışmaktan da beterdi. Yumruğunu sıktı sinirden. Kalkmak istedi de otobüste kalkacak da ne olacak yani?

Sonra kız camdan dışarı baktı. Oğlan hala elini kolunu bir yerlere sığdıramıyordu. O kadar çok çekip gidesi vardı ki, sağa sola attığı kesik kesik ve sinir bozucu bakışları bunu inanılmaz belli ediyordu. Aralarında ne geçmiştir diye düşünmeme fırsat bile vermedi agresif halleri. Kız bu kez sırnaşmaya , kedi gibi sokulmaya başladı. Ben hala izliyorum yalnız. 

Kızın sırnaşması yaklaşık 10 dakika kadar sürdü. Kızın hareketleri hiç de ilgi çekici değildi. Arada sokağa baktım, diğer insanlar hakkında düşüncelere daldım, döndüm yine kıza. Hala oğlanın omzuna başını yaslamış, ilgi bekliyordu. Az önceki kedi figürü bende köpek figürüne dönüştü. Ama insanları hayvanlara benzetmeyi sevmediğimden benzetmedim. Sadece figürlerin kafamda dans etmesini izledim öylesine.

Kızın dağılan gururu da rahatsız etti hani beni. O hareketi yanlızca 3 dakika yapabilecek bir bünyeye sahiptim ne de olsa. Ben olsam yerinde kalkar giderdim. Ama kız kalkıp gitmedi. Aksine eline daha sıkı sarıldı oğlanın. Sonra benim durak geldi. İndim. O an düşündüm ki, ani kestirip atmaklar aslında o kadar da iyi bi'şeyler değil. Kızın gördüğü muameleye bak, hareketlerine bak bir de. Ben ve ben gibiler çok mu gururlular, burunlarından kıl aldırmıyorlar ne? 

Hey yavrum hey! Biz aranmadıkça aramayan, biraz geç aranınca açmayan, ilgisizliği sezdiği an arkasını dönüp giden nesillerin çocuğuyuz! Hadi silkelenin şimdi bakayım!

Yorumlar