İett Otobüslerindeki Tipleri Tanıma Rehberi

Merhaba sayın okuyucular. Hepimizin kullandığı, kullanmak zorunda olduğu otobüsler hakkında bir yazı yazmak istedim. İstanbul'da yaşayan biri olarak, İstanbul yolcularını mercek altına aldım. Son 1 haftadır bu yazı için otobüste insanları inceliyor, geçmişimde olan olaylar karıştırıp bir sentez sunuyorum sizlere. Bir otobüse bindiğinizde karşınıza çıkan muhtemel tiplemeler aynen şu şekilde olacaktır:


Oradan kalk da ben oturayım bakışlı yaşlı teyze:

Bunlar otobüslerin olmazsa olmazlarıdır. Gençseniz ve güzel bir yerde oturuyorsanız (özellikle otobüsün gidiş yönünde iseniz) gözlerini üzerinizden alamazlar. Sanki tüm koltuklar onlara tahsis edilmiş gibi davranırlar. Tırnaklarına oje sürebilecek kadar dikkatli ve titiz olan bu teyzeler, iki durak gidecek kadar hali vakti kendilerinde bulamazlar. bakışları sizi öyle suçlayıcıdır ki, dayanamaz yer verirsiniz. Eğer dayanırsanız, söylenmeye başlarlar. Nerede kalır o eski gençlikler şeklinde başlarlar cümlelerine ve günümüzün gençlerinin saygısızlığı ile bitirirler tıklım tıklım otobüste herkesin kendilerine yer vermek zorunda olduğu düşüncesine güvenerek..

İçeri girer girmez oturacak yer arayan insan:

Bu kişiler de genelde yaşlı teyzeler olur. Fakat günün yorgunluğu üzerinde olan gençler de bu durumda olabilir. İçeri girer girmez boş yere bakarlar. O kadar hızla bakış atarlar ki etraflarına sanırsınız optik çözümleme yapıyor. Derken boş yeri çat diye görürler ve koşarak oraya otururlar. Eğer boş yer göremezlerse onların suratlarındaki o çaresizlik ve üzüntü insanı derinden etkiler. Teyze gel yer veriyim dersiniz istemsiz. Ayağa kalktığınızda da bu hareketi neden yaptığınıza inanamazken duygu sömürüsü ne demekmiş anlarsınız. 


Uyuma taklidi yapan genç:

Ya çok yorgundur ya da değildir. Önemi de yoktur zaten. Bu kişiler muhtemelen otobusle uzun yolculuk yapan insanlardır. Bu yüzden yer bulur bulmaz oturur, cam kenarı veya değil fark etmez, kafalarını yasladıkları yerde uyurlar. Hatta bazen uyuma taklidi gerçeğe dönüşüverir. İçeriye yaşlı girmiş, hamile girmiş, hasta girmiş falan hiç umurlarında değildir. Uyuyorlardır çünkü. Kimse de dürtüp uyandıramayacağından rahat rahat yollarına devam ederler.


Otobüste gerçekten uyuyan insan:

Bu insanlar geceleri uykuyu alamadıklarından mı, çok erken işe gittiklerinden mi, yoksa yorgunluktan mıdır bilinmez ağızları açık bir biçimde uyurlar. Ama öyle böyle değil. Bazıları o kadar çirkin gözükür ki, şeytan der ki dürt şunu da uyansın bitsin bu görsel çile. Bazıları horlar, bazılarının ağzından suları akar. O haldeyken bile inecekleri durakta uyanır, koşarak kapıya yönelirler. Belki de durağı geçtiklerindendir, bilmiyorum.


Nasıl olsa otururum amaan diyen kişi:

Bunlar genellikle yaşlılar olsa da, son zamanlarda çocuklu bayanlarda da görünmektedir. 1 veya 2 yaşındaki çocukları ile 10 dakika da bir gelen ve tam mesai saatlerinde olan otobüse tıklım tıklımken girer, nasıl olsa oturabilirim çocuğa acırlar en azından derler. Ay çocuğum şuraya tutun derler ya bir de, git ağzına vur bir tane. Otobüs ahalisinden bir babayiğit mecburiyetten kalkar. Çünkü çocuk o demirden tutunamayıp neredeyse düşecektir. Hayır güzel ablacım bir sonraki otobüse binsen ne olur yani? Amaa yok, nasıl olsa birisi sana yer verecek değil mi? Günden dönen yaşlı teyze, sen de yediklerini eritemedin diye iş çıkışında perişan olmuş insanın yerine göz dikiyosun ya, ne diyim sana?


Bebek arabalı kadın:

Otobüslerin çoğunda karşılaşırız. Bebek arabası birine çarpmasın diye aklı çıkar. Zar zor durdurur, frenine basmaya çalışır. Otobüsün boşluğuna bırakır. O sırada birileri yardımcı olmaya çalışır fakat eğer kadın işin ehliyse kimse oralı bile olmaz. En zor durum, otobüsten inme durumudur. Binerken mutlaka birileri yardım eder fakat inerken hele de otobüs boşsa yerim kaybolacak korkusunda olan erkekler kalkıp kadının arabasına bir el atmaya erinirler. Kadıncağız oralarda cebelleşir.


Okul çantalı çocuk:

Bunları anneleri nasıl otobüse bindiriyor bilememekle birlikte genelde kendisinden büyük çantaları olan, otobüsle 5 durak gittikten sonra inen, merdivenlere tırmanmakta bile zorluk çeken, biletle binmesine rağmen insanların oturmaya hakkı olmadığını düşündüğü ufaklıklardır. Kusura bakmayın ama çocuk o! Sizden çok onun oturmaya hakkı var! Yer verin pls.


Yan yana oturmaya çalışan kadınlar:

Bunlar ya günden geliyorlardır, ya pazardan, ya da herhangi bir gezmeden. Ya da gidiyorlardır bilinmez ama, milyon nüfusluk şehirde otobüste oturmaya yer bulduklarına şükredeceklerine bir de yan yana oturmak isterler babalarının arabalarıymış gibi. Bazıları yanlarındaki adama rica ederler. Bazıları ise rica edemez sadece üfleyip püflerler. Eğer rica edemezlerse ikisi de boşalan çiftli koltuk gördükleri an ışık hızıyla oraya koşarlar. Neredeyse birbirlerini ezeceklerdir fakat mutlu sona ulaşırlar. Yol boyu rahatlıkla dedikodu yaparlar. 


Geri giden koltukta seyahat etmek istemeyen yolcu:

Ben de dahil olmak üzere, anlamını bir türlü çözemediğim geri giden koltuklarda oturmama isteğidir. Muhtemelen mide bulantısı falan yapıyordur ya da baş döndürüyordur. Hayır zaten o koltuklar neden vardır ki? dört kişi aynı anda seyahat edip yüz yüze muhabbet edelim diye mi yoksa yer kazanmak için mi? ikisinin de cevabını söylüyorum: hayır. sebebini bulamadım ben. bulan varsa ve söylerse çok sevinirim ama bana hep saçma gelir. hiç tanımadığın insanla diz dize oturmak, yüz yüze bakmak. Yolcu girince ters koltuğu görür ve hayal kırıklığı ile otobüsteki boş alanda ayakta durur. Eğer geri giden koltukta seyahat edip o kişiye yer veriyorsanız "yok çocuğum ben ters oturamıyorum" cevabını alabilir "aman bulmuş da bunuyo manyak" da diyebilirsiniz. Anlamaya çalışmak lazım. 

Ayı gibi oturan insan:

Genelde erkekler böyle oturur. Tersli koltuklara ayaklarını uzatırlar, bir kişilik koltuğa yayılıp diğer koltuğa taşarlar, arka koltuktan dizlerini sizin koltuğa çarparlar. Bu insanlar oturmaz resmen yayılırlar. Çok rahatsız edicidirler.


Düğüne giderken otobüse binen kız:

Ya düğüne gidiyordur, ya da düğüne gider gibi makyaj yapıp giyiniyordur bilinmez fakat otobüse biner binmez tüm gözler üzerine döner. İnsanlar sanki hiç düğüne gitmiyormuş ya da öyle süslenmiyormuş gibi kıza ayı gibi bakarlar. Kız o kadar rahatsız olur ki, kafasını yere indirir, bulduğu ilk yere oturur ve eteklerini çekiştirmeye başlar. Camdan dışarı bakıp ortamdan çıkabilmek için durak sayar. 

Hamile kadın:

Bu günlerde bir çok yerde karşımıza çıkan hamileler otobüslerde de yanımızdadırlar. Oturma öncelikleri olmasına rağmen bazen otobüslerdeki insansılar yüzünden ayakta kalırlar. Bazıları da hamileliği belli olmadığından (arkaları dönükse) ayakta kalırlar ve fark edilir edilmez oturtulurlar. Genelde hamileye saygı vardır. 


Yaşlı insanlar:

Otobüs biletleri bedava olduğu için bakkala bile otobüsle giderler. 7/24 gezme potansiyelleri vardır ve tüm koltuklarda hak iddia edebilirler. 


Olaylara dahil olma durumunda bekleyen insan:

Bu kişinin çakraları açık ve tüm her şeyi inceleyen insanlardır. Otobüste taciz mi oluyor, kavga mı çıktı, bir tartışma mı var; kesin oradadırlar. Her olaya karışırlar ve haklı gördükleri kişiyi ölesiye savunurlar. Tam bir Türk sahipleniciliği vardır ve muhteşem insanlardır. Birisi otobüs giderken arkadan el mi etti, bunu görürler ve "kaaptaan gelen varrr" diye bağırırlar. Ya da arka kapı mı açılmadı düğmeye basıldığı halde "kaptaaan arka kapı" diye o kalın sesleri ile bağırır,  şoförün kapıyı açmasını sağlar ve tüm kalpleri fetheder. En azından benim bir kaç kez başıma gelmiş ve fethetmişti.


Klimayı açar mısınız diye insan:

Genelde ben olurum bu. Bazı otobüsler o kadar havasız ve sıcak olur ki, otobüse girer girmez şoföre "klimayı açar mısınız" diye sorarlar. Şoför daha cevap vermeden arkadan bir kaç ses "ya evet, açın lütfen" falan der. Şoför mecbur açar. Sanki klima parası cebinden çıkıyormuş gibi trip atar bir de.


Arkada Konya Ovası olduğunu sanan şoför

Durmadan yolcu alır ve "arkaya doğru ilerleyelim" diye bağırır. Aslında arkada artık yer kalmamış, insanlar balık istifi gibi alt alta üst üste kıvama gelmişlerdir. Şoför ise arkada yer olduğunu iddia etmekten asla vazgeçmez. Şoförün tuzu kurudur tabi :))

Neyse, yazım çok uzun oldu. Belki ikinci serisini de yazarım bu yazının. Malumunuz kalabalık bir şehrin kalabalık otobüslerinde yolculuk yapıyoruz. Allah bizi havasızlıktan , metrobüsün ilk durağında binmeye çalışan insanların şerrinden korusun. Ne demişti iett "biz insan taşıyoruz" . 

İnsan olmaları dileğiyle :)

Yorumlar

  1. Birde akbil'i dolu olmayanda doluymuş gibi yapan yolcular var, onlarda görülesi tipler, akbil'i yok, anladıkta cebinde bozukluklarıda olmuyor, uzatıyorlar bankınotları yardımcı olan yolculara, oh my Tanrım...:/

    YanıtlaSil
  2. Çok iyiydi ya, benzerini yazmıştım ama bu epey başarılı :)

    YanıtlaSil
  3. İstanbullu değilim gitme imkanım da pek sık olmasa da gezmeye gittiğim bi hafta sonu aklımda kalan tek şey otobüs maceramız.:))Tabi bünye de alışkın olmayınca alt alta üst üste gitmeye :)) neyse ki kuzenlerle beraber olunca macera gibi oldu bizim açımızdan ama yerlisine Allah kolaylık versin.^^ Çok güzel anlatmışsın bu arada klavyene sağlık ;))

    YanıtlaSil
  4. Hahaha, uyuyup durak kaçıranlardanım ben de :) Metos bebekkene, geceleri hiç uyumazkene, sabahın altısında o halde kalkıp otobüse koşarak yetiştikten sonra uyurdum, arada ağzımı açık bulduğum da oluyordu, ıyk. Bir gün botobüsten hiç ses gelmiyor, gözümü açtım son duraktayım, öförün arkasındaki köşede olduğumdan o da görmemiş, uyuya mı kaldın dedi. Hee dedim indim otobüsten, ne yapsam diye bakarken şöför beni çağırdı, gel hadi dönüyorum ben, durağında inersin diye, ne sevindiydim:)

    Hamileyken yer vermezlerdi, gıcık kapardım. Sanırım yanaklar pembe, gürbüz gürbüz görünce sağlıklıyız diye umursamıyorlardı, ah ah, son üç haftaya kadar çalışmıştım ve ayakta beş dakika duracak halim yoktu oysa. Bir keresinde motorda bir çocuk yer vermişti, yüzünü falan hatırlamıyorum ama aradan on sekizyıl geçti,hâlâ dua ederim ona.

    YanıtlaSil
  5. şehir otobüsü çilesi hakkında harika bi yazı olmuş..tam da insanların duymak istediği şeyleri tespit edip harika bir yazı kaleme almışsınız..elinize sağlıkı..

    ilk resmi görünce bayağı kortum yani :)) o ne bakış öyle yav! :) her neyse otobüslerdeki bu tür çilelerin çekilmesinde bence bunda en büyük suç belediyelerindir..belediyeler bu toplu taşıma konusunda yıllardan beri hep vurdumduymaz tavır içerisinde..otobüslerdeki şiddet olaylarının en büyük nedeni de bu..otovüslerde hep şu kelimeyi duymuşumdur ; "paramızla rezillik yaşıyoz.." gerçekten de öyle..parayla yolculuk yap ama kimi otursun kimi ayakta gitsin..işte adaletsizlik burada..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..