Araştırma Görevlisi Sorunsalı


Her üniversite gencinin en az bir kez "şurada akademisyen olsam" diye aklından geçiyordur mutlaka. Dışarıdan bakıldığında etliye sütlüye karışılmayan, sabah 9 akşam 5 memur hayatı gibi olan, fakat okulun sosyal olanaklarına erişim sağlanan ve en önemlisi "hocam hocam" diye ardından gezilen kişilerdir akademisyenler. Fakat işin iç yüzü öyle midir? Bir eli yağda diğer eli balda mıdır bu akademisyenlerin gelin bir bakalım.

Özel üniversitelerde her işe koşturulan araştırma görevlilerinin, devlet üniversitelerinde daha az işe koştururlar. Ama bu demek değildir ki özel de 5 işe bakıyorlar devlette 1. 5 e 4'tür bu oran. Bu yüzden devlet veya özel üniversite diye ayırmayacağım. İkisine bir konuşacağım.

Eğitim sistemimizin en kötü özelliği olan "değişim" akademisyenlikte de başa beladır. Her an ne olacağı hiç belli olmaz. Özellikle de araştırma görevlisi iseniz, öyp ile atanmışsanız veya sözleşmeli personelseniz, her an bir kanun çıkabilir ve başınıza yeni işler açılabilir. Mesela geçenlerde öyp'lilere yükseklisansı 3 yıl içinde bitirme şartı koştular. 3 yıl içinde bitirmemiş olan ve fazladan özellikle ders bırakan insanların ilişiği kesildi çat diye. Bazı kararlar geçmişe yönelikte çıkabiliyor çünkü. Bu da demek oluyor ki yüksek lisansınızı 2 yılda, doktoranızı 4 yılda bitirmek zorundasınız. Yoksa her an bir şey çıkıp, sizi mesleğinizden alabilir. Ha, diyeceksiniz ki adamın işi bu, okusun. Fakat okuyabiliyor mu? Hayır!

Araştırma görevlilerine en angarya işler yüklenir. Öğrenci işlerini bile araştırma görevliler yapar. Örnek veriyorum: dgs ile gelen öğrencinin ders sayma işlemi, yatay geçişler , staj dosyaları vs.. Prof unvanına sahip hocalar derse girmez, yerine araştırma görevlisini gönderir ya da girdiği dersin sınavını yapmanızı isteyebilir. Siz derste ne anlattığını bilmek için, tüm derslere girmek durumunda kalabilirsiniz. Kendinize ait bir dersiniz olmaz fakat hocalarınızın derslerine katılırsınız. Dersin hocasına gitmeden önce, sizin yanınıza gelir öğrenci sorunu varsa. Çünkü bir profesörün kapısı çalınmaz öyle çat diye.

Ha bir de yüksek lisans veya doktora yapıyorsanız 8 veya 9 dersten de sorumlusunuzdur. Bu derslere de üniversitedeki gibi gireyim, çalışıp geçeyim diyemezsiniz. Çünkü doktoradır bu, daha çok çalışmanız, ortaya yeni şeyler koymanız gerekir. Bir de kendi çalışmanız vardır ki ona zaman kalmaz gün içinde. Çünkü okulda olmanız zorunludur, bazı üniversiteler girişlerde ve çıkışlarda kart basmanızı ve okulda kalmanızı ister. Kütüphaneye ulaşmanız veya bir araştırma için başka üniversiteden başka bir hocayla görüşmeniz kaçak göçek olmak zorundadır veya hafta sonlarını buna ayırmalısınızdır.

Araştırma ve geliştirmenin olmamasının en büyük sebebi, eğitim sistemindeki boşluklardır. Yani görev dağılımın tam yerine oturmamış olmasıdır. Aldığınız para ise, kendi mesleğinizi (atıyorum grafikerlik veya bilgisayar mühendisliği) yaptığınızda alacağınız paranın yarısı kadardır. Böyle bir cümle etmek istediğinizde "üniversite de kalmasaydın, piyasaya çıksaydın" tarzında cümleler duyarsınız. Akadamisyenlik her an atılacağım, sözleşmem yenilenecek mi acaba korkuları içinde geçen, size ait olmayan bir sürü işi yaptığınız, kendi çalışmanıza zaman ayıramadığınız, hiç bir şey yapmıyormuş hissine çoğunlukla kapıldığınız bir meslek halini almıştır maalesef. Fakat gelin görün ki benim ideal mesleğimdir aynı zamanda. Okul sıralarını, kitap kokularını, çocukların parlayan gözlerine bir şeyler anlatmayı, öğretmeyi ve aynı zamanda öğrenmeyi, karmaşayı, yarın ne olacağımız korkusunu çok seviyorum. Bu yüzden akademisyenlik biraz da kalpten gelen bir meslek. Yapmak isteyenler şu yukarıdakileri okuyup, ona göre karar versinler :)

Yorumlar

  1. Akademisyenliğin nasıl fedakârlıklar gerektirdiğini sayende öğrenmek mutlu etti. Aslında kulağa yansıması da, manası da çok saygın bir mevki olduğunu düşündürüyor. Azimli insanlar için sanırım beis olmaz. Ama düşünüp taşınmalı, altından kalkabilir miyim diye sormalı insan kendisine. Bu bilgilendirme için çok teşekkürler Büşra kızım. Seninle irtibat sevindiriyor beni. Sevgilerimle kızım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. değerli yorumunuz için ben teşekkür ederim :) çok memnun oldum, ben de sizi ve yazılarınızı çok seviyorum. Saygı ve sevgilerimle :)

      Sil
  2. Bazı şeyler sevmeden yapılmıyor.Akademisyen olunca araştırma yapmaya,kendini yenilemeye ve daha çok öğrenmeye ve öğretmeye zaman bulacağını zanneder insan.Demekki öyle olmuyormuş.Akademik dünyanın bir de bu yüzünü gördük sayenizde.:) Keşke bazı şeyler daha farklı işlese.Bir çok şeyde olduğu gibi bu grubun içinde yer almak isteyenlerin herşeyi göze alıp severek üzerine düşeni yapması gerekir.:)Keşke her zaman prosedürlere takılmadan yol alabilsek.

    YanıtlaSil
  3. Benimde hayırlısıyla bu ay 3. sınıf bitiyor, seneye son senem. Ales ve Yds'ye hazırlanacam Yüksek Lisans için. Akademisyenlik beni korkutuyor yapanların çektiği zorlukları görünce. Projeli bir hoca bulursam Bilgisayar mühendisliğinde bir yüksek lisans yapıp eğitim hayatımı sonlandırmayı düşünüyorum :)

    YanıtlaSil
  4. Temmuzda tezim bitecek inşallah, ne kadar istemesem de meslek yüksek okulunda kadro açılırsa girecem dili halledeydik iyiydi. :D Her sistemi yetimi vardır bu sisteminde araştırma görevlileri.

    YanıtlaSil
  5. Birde akademisyen olabilme sorunsalı var malesef ki.. Ah beni alsalar diye kapılarında ağlayacak durumdayım neredeyse. yds geçtikten sonra yds şartı getiren canım hocalarımı milimum duygularla bolca anıyorum..

    YanıtlaSil
  6. Harika bir yazı. Beni çok eskiye götürdü.

    YanıtlaSil
  7. Benim oğluşum da akademisyen olmak istiyor, umarım tüm bu zorluklara rağmen başarır :)

    YanıtlaSil
  8. Yakın bir arkadaşım akademisyen olmak istiyor. Ona atayım bu yazıyı:))

    YanıtlaSil
  9. akademisyenlerin işi zor ama bazıları var ki affedersiniz gözü doymuyor. Yani o kadar başında iş varken gidip daha iki üç dersanede çalışıyorlar. Gerçek işlerine göstermedikleri özveriyi dersanelerde gösteriyorlar. Bence bu çok yanlış..Tabii para kazansın kazansın da açgözlülük yapmasalar bazıları daha iyi. (Hepsini katmıyorum 50 akademisyenden 2 veya 3'ü böyledir zaten diğerlerine lafım yok)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..