Yalan Söylemek


Yalan söylemek: aldatmak, gerçeğe aykırı olan söz söylemek..

"Ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum. Yalana  her şey isyan etmelidir. Eşya bile. Damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır, hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır."

demişti Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nda Peyami Safa.. Hatta eklemek isterim. Yalana şahit olan yer ve gök dile gelmelidir. "Aldatıyor seni, aslında bu böyle" demelidir. Fırtına çıkmalıdır, gök kararmalıdır, şimşekler çakmalıdır etrafta. Allah bir işaret göndermelidir "bak bu işin aslı böyle" diye.. İç sızıntısının haricinde bir işaret..

Arkadaşımın başına geldi, aldatıldı. Aldatılmanın nasıl bir duygu olduğunu hep birlikte o an tattık. Ne yapacağımızı bilemedik, nasıl akıl vermeliydik? Karşı taraf inatla yalanlıyor, öyle bir şeyin olmadığını söylüyordu. Bir masaya oturdular. Diz dizeydiler. Gözlerinin içine bakarak "ben öyle bir şey yapmadım" dedi. Arkadaşım elindeki telefonu uzattı ve mesajları gösterdi. Mesajları gördükten sonra tekrar göz göze geldiler ve kız ona yan masadan bizim bile duyabileceğimiz şiddette bir tokat attı. O tokat kalbimize vurulan bir kamçı gibiydi. O kadar hiddetlendirmişti ki bizi, kalkıp hırpalamak istedik. Ben arkadaşımı kolundan tuttum, O beni bileğimden. Kalkmadık.. Arkadaşım çılgınca ve sinir harbine karışmış bir halde ağlarken çekip gitti sevdiği adam.. Aslında artık sevdiğine de pek emin değildik.. Eğer bir yalan varsa işin içinde, eriyip gidiyordu yaz sıcağına atılmış buz gibi.. 

Arkadaşı teselli etme sırası gelmiş olsa da, çocuğun peşinden koşup "neden?" diye sormak istedim. Hiç bir mantıklı açıklaması yoktu aldatmanın.. Bir insan bir insanı sevmekten vazgeçebilirdi, başka birini sevmeye başlayabilir ve artık onunla olmak isteyebilirdi. Bunları gelip söylerdi açıkça, herkes yoluna giderdi. Neden yalanlarla örülü, ikili ilişkiler kurmak isterlerdi ki? Akademik makale yazıyormuş gibi konuşmak istedim. Ya da bir polismişim de, sorguya çekiyormuşum gibi. Neden? Neden söylememişti artık O'nu sevmediğini. Çünkü seven insan aldatmazdı, yalan söylemezdi. En azından bize böyle öğretilmişti. Bizde bağlılık yemini vardı asla dille söylenmeyen fakat kalben inandığımız.. Sizde neden böyle değildi? Biz kadınlara mı özeldi tüm bunlar?

Erkeklere tonlarca laf söylediğim bir vakitten sonra başka bir kız arkadaşımın da aldattığını öğrendim. Hemen tüm düşüncelerimden feragat ettim. Oturdum, genelledim.. İnsanoğlu olarak çok bozulmuştuk. Kadın veya erkek olarak değil, hepimiz olarak birbirimizi kandırmaya koşullanmıştık. Bir evi kiralarken, bir araba alırken, bir pantolonu beğenirken, bir meyve seçerken hep yalanı tercih ettik. "Tatlım çok yakışmış." "Ooo güle güle kullan harika!" "Bir tane bile çürük meyve bulamazsın" lar ile yaşadık. Biz en başta kaybettik.. Şimdi kime, neyi, neden soruyorum diye düşünüyorum..

Yalan söylemek, güvenmemek en büyük sorunumuz bu günlerde.. Güvenmiyoruz kapıdaki komşumuza, yanımızdaki adam/kadına, anamıza-babamıza. Bu devirde baban olsa güvenmeyeceksin cümleleriyle büyüdük çünkü. Ben güvenmiyorum bunca yalanı gördükten sonra kimseye. 

Yorumlar

  1. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.Allah kalplere vicdan ve hidayet versin.Her şeyden önce kimse Allah'ın adını anarak,Allah yolunda yaptığını iddia ederek yalan söylemesin...

    YanıtlaSil
  2. "itimad"; kıyamete yakın ilk kaldırılacak olanlardan.. insanın, kardeşine dahî itimad edemediği zamanlar.. okumuştum; Efendim Aleyhisselâm'ın, "bi beldede güvenilir biri var denecek, insanlar hayret içinde, çok uzaklardan onu görmeye gidecekler" buyurduğunu.. hatırladığım böyleydi.. yanlışsam düzeltin!.

    YanıtlaSil
  3. Hakikâten doğru, bu okuduklarım "yalan" değil, yaşadığımız hayatın gerçekleri, doğruları...:(

    Emrolunduğumuz gibi dosdoğru olamıyoruz, Allah hidayet nasip etsin hepimize...

    YanıtlaSil
  4. Bu yazının üzerine ilave cümle kurulur mu?
    Kalmadı ki güzel, anlamlı, yalan söylemeyi gerekli kılan bir şey.
    Belli başlı şeylerde yalan söylenirmiş. Hastalık halinde pozitif olmak için misal. Eş ilişkilerin söylenir deniyor ama hangi durumlar için ?
    Bu hikayedeki kahraman ( kahraman mı dedim, sefil varlık olacaktı ) eş ilişkilerinde söylenir cümlesini kendince yorumlamış galiba.

    İnsanlık genel olarak bozulmuş fikrinize katılıyorum. Üniversitede yurt arkadaşım vardı iki kişiyi birlikte idare ediyordu. ''Neden ? '' diye sordum. ''O da bana aynısını yapmıştı, o yüzden'' dedi. Ee ikinci şahsa ne oldu. Yazık değil mi? Bilmediği sürece sorun yok desem, insanın kendine karşı duyguları, vazifeleri ne olacak. Yok ben insanları anlamıyorum, anlamayı da istemiyorum. Zamana uymadan babannemlerin bize örnek olduğu dönemdeki gibi kalmak istiyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..