Hayalindeki Meslek Meydan Okuması

Meydan okumada ikinci güne gelmişiz. Bugün de hayalimizdeki meslek hakkında bir yazı yazmamız gerekiyormuş. Daha önce benzer bir yazı yazdığımda aynen paylaşmak istiyorum sizlerle :) Buyrun efenim, okuduysanız tekrar okumayın (zaman kaybı), okumadıysanız okuyun. Yok ben de yazıcam diyorsanız; lütfen yorum bırakın, hayalinizdeki mesleği okuyum :)

"Yaşlıların şu meşhur lafı hep beni benden almayı başarmıştır. Ne oldum değil, ne olacağım diye düşün!

Çocukluğumdan beri yaşlılarla takılan bir insan olarak bunu hep amaç edinmişimdir. Yaşlılar dediysem, öyle 85 yaşlarındaki insanlar değil; benden yaşça büyük olan insanlardan bahsetmekteyim. Bu yüzden hep ne olacağımı düşündüm. Mesela ben küçükken polis olmak isterdim. Ortaokulun son sınıfına kadar bu amaçla yaşadım. Büyüyünce polis olacaktım ve süperkadın olarak tüm sokaklara korku salacaktım. Kötülerin azılı düşmanı, iyilerin kahramanı..

Sonra lise için polis okuluna başvurmak istediğimde matematik hocamın, ay pardon Türkçe hocamın etkisiyle vazgeçtim. Sen öğretmen olmalısın dedi bana. Yine bir ne olacağım korkusu aldı beni. Oturdum, öğretmen olma hayalleri kurdum. Üniversite sınavına ilk girdiğimde öğretmenliğe tutmadı puanım İstanbul içinde. Branş okumak istemediğimden yalnızca 5 tercih yaptım ve hepsi öğretmenlik.. Tabi hiç biri olmadı. Sonraki sene hala ne olacağım korkusu vardı içimde. Psikoloji okumaya karar verdim bu kez. Çünkü lisedeki mantık hocamı çok seviyor, mantıklı bir insan olmak istiyordum. Tekrar sınava girdim.

Babam beni karşısına aldı; kızım sen Kaymakam ol en iyisi dedi. Babamın kızıydım ben. Yine ne olacağım korkusuyla Kaymakam olmaya karar verdim. Sonra Kamu Yönetimini okumaya başladım. Baktım ki ben bu okulu bitiremeyeceğim, dersler çok saçma. Tekrar sınava girdim. Bu kez annem beni karşısına aldı. Kızım sen sosyal bir kızsın; Halkla ilişkiler okumalısın dedi. Ben yine ne olacağımı düşündüm. Anneme hak verdim. Benim kadar halkla ilişkili olmak isteyen başka bir insan yoktu heralde. Sonra annemin tercihi ile Halkla ilişkiler ve Reklamcılık kazandım. 2. senesinde Kamu Yönetiminden de mezun oldum. Kaymakamlık sınavına girmeye karar verdim ama ne olacağım korkusu izin vermedi. Halkla ilişkilerin staj döneminde aslında halkla ilişkiler okumak istemediğime karar verdim. 3. senesinde de Görsel iletişim tasarıma geçtim. Çünkü bir tek o bölüme geçtiğimde bir çok dersimi saydırabilecektim.

Bir çok dersi saydırıp 4 yıllık üniversiteyi 2 yılda bitirebilme azmini gösterdikten sonra kızım sen şimdi ne oldun sorusuna asla kısa bir cevap veremedim. Mesela, öğretmen oldum diyebilirdim. Ama hayır; ben kamu yönetimi mezunu, halkla ilişkiler ve tanıtım mezunu, görsel iletişim tasarımcıydım. Sanırım en sonunda ne olduğuma karar verdim. Fakat bu kez de insanlar görsel iletişim tasarımcıyı tanımadı. Grafikerim dedim. 2 yıllık mezunu heralde deyip aşağılandım.

Bu arada fotoğrafçılık kursları, bilgisayar eğitimleri de aldım. İngilizce öğretmenliği de yaptım bir ara bir dershanede. Sonra uzunca bir süre fotoğrafçılık yaptım. Fakat asla ne olduğuma karar veremedim. Aslında ne olacağıma da karar veremedim. Arada insan olmaya çalıştım; fakat gel gör ki, bazen onu da başaramadım.

Şu an sen nesin diye sorana, verebileceğim kısa bir yanıtımın olmaması sıkıntısındayım. Bazen yazar, bazen fotoğrafçı, bazen kamu çalışanı, bazen reklamcı, bazen grafiker oluyorum. Size ne lazımsa yaparım abi diyenlerdenim.

Fakat bana gelip sorarsanız; şu an yüksek lisansımı psikoloji alanında yapmak istediğimi söylerim. İçten içe; hala o mantık, psikoloji  ve felsefe üçlüsü içimi yiyip bitiriyor. Biz bu dünyaya okumaya gelmedik mi zaten? Ne demişti Allah? "Oku, seni yaradan Rabbinin adıyla Oku."

Yorumlar

  1. Kısaca donanımlıyım deyin, sorar gözlerle bakınca karşıdaki uzun uzun anlatın. Bu kadar emek, dirsek, kabiliyet sabırla dinlenmeyi hak ediyor. Ama yine de psikoloji yi de okuyun. (Ben de okumak istiyorum psikoloji, kendime faydam olsa yeter diyorum. Bir de bu kadar tecrübe başlangıç için +1) Ben çocukken alışkanlık doktor derdim, çocuk doktoru Nihal hanımı çok sevmem de etkiliydi herhalde. Ama kendimi buldum, yaz, oku, koştur. İletişim okudum ama daha bir okuma sevdası içimde var. Hayat bazen es verdiriyor insana sonra daha hızlı koşup yakalıyorsun hedeflerini. Koşmak bile güzel..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. iletişim fakültesinde okuduğum için hep şanslı hissettim ama :) hani onun yeri de ayrı güzel şimdi :)

      Sil
  2. benimde benzer durumum var... felsefe ve psikoloji ise hala içimde ukte ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. değişik olan şeyler gerçekten ilginç olabiliyor :)

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Poslislik cok guzel bir meslek keske polislik kararıyla devam etseymissin. Suan bende kamu yonetimi okuyorum fakat bolumumu sevmiyorum malesef. Yeniden sinava girecegim. Insallah istedigim yeri de bolumu alabilirim. Insanlara ne oldugumu soylemeyi dusunmekten cok neyi seviyorum ve ne icin cabaliyorum dusuncesinde oldum. Cok konustum galiba . Yazınızla icimi blogunuza dökmüssün. 👍Ellerinize Sağlık ☺☺☺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kpss ye girip önümüzdeki dönem ona da atlayabilirim. sanırım olabilir ve hatta neden olmasın :)

      Sil
    2. Kamu yönetimini tavsiye etmek mi ? Sevmedigim bir bölüm oldugu icin hic dusunmemistim. Fena degildir ama.

      Sil
  5. Ne güldüm ya. Ne olacağına karar veremeyen bir ben değilmişim demek ki. Bir düşüneyim şuan ne istiyorum. Galiba karnımın duyacağı, az yorulacağım bir iş istiyorum. Ne iş olsa yaparım abi modu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah keşke öyle bir işim olsaydı, çok mutlu olurdum belki o zaman :(

      Sil
  6. Aslında futbolcu çok olmak isterdim ama o artık yalan oldu. :) İşsizlik en büyük meslek. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..