Cemaatçilik

 “Dinlerini bölük bölük edip her biri bir kişinin taraftarı olmuş olanlar var ya, sen hiçbir konuda onlardan olamazsın. Onların işi Allah’a kalmıştır. Daha sonra Allah, onların yaptıklarını kendilerine bildirecektir.” (En’âm, 6/159)

Ayet paylaştım ama tüm mezhepler, cemaatler dinimizi bölük bölük etmiyor mu? Birinin farz dediğine diğeri sünnet derken, aynı dinden bahsedilmesi mantık hatasına düşürmüyor mu bir nevi.

Dindeki çözülmelerin sebeplerinin en başında Kur'an okuyup anlamak yerine "hoca" denilen insanların söylediklerinin ışığında ilerlemek değil mi zaten? Halbuki Allah yine kitabında ;
"Biz bu kitabı sana, her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı, bir doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik.."(16 Nahl Suresi 89) diyor.

Her şey ayrıntısıyla açıklandığını söylüyorken Allah, neden biz Kur'andan uzak duruyoruz hala?
Çünkü bize zamanında demişler ki; sen anlamazsın, o olabildiğince karmaşık bir yapıya sahip, her cümle aslında başka anlam taşıyor.. Uzaklaşmışız da uzaklaşmışız.. Önce mezhepler çıkmış ortaya.. Yetmemiş üstüne cemaatleşme çıkmış. Ayrılmamamız gereken tek konu din iken; hepimiz birbirimizden kopmuşuz.

Dini 4'e bölmüşler, üzerine cemaatlerle din kardeşlerin arasına nifaklar sokmuşlar. Hatta cemaatler de öyle ileri gitmişler ki, kendi cemaatlerinden olmayanlardan alış veriş bile yapmamışlar. Sadece kendi cemaatlerinin yaptığı yardım kermeslerine katılmışlar, sadece kendi cemaatleriyle görüşmüşler..

Hadi gel şimdi Müslüman Müslümanın kardeşidir, bütünüzdür de?! Hayır efendim, bölmüşler bizi. Hoca denen insanlar bölmüş hem de.. Bölünmelere izin vermişiz. En başından vermişiz. Hanefi demişler, şafi demişler.. Biri haram demiş, diğeri sünnet, öbürü farz. Sana hangisi kolaysa onu seçmişsin. Açıp Kur'an okumamışsın. Sonra da neden tüm zorluklar Müslümanların başında demişsin. 


Yorumlar

  1. Yazınızı okurken ben şu manayı çıkartıyorum, mezheplerin ortaya çıkması gereksiz ve ortaya çıkan mezhepler de kendi kafalarına göre hükümler ortaya atmışlardır biri farz derken diğeri sünnet demiştir doğru mudur ?

    YanıtlaSil
  2. Hani hep derler ya ilk okul sıralarında bize espri mahiyetinde ;

    Oku baban gibi eşek olma diye.. Buradaki basit bir meselede dahi birileri oku baban gibi, eşek olma şeklinde anlar. Kimi oku, baban gibi eşek olma şeklinde anlar.

    Bir de Arap dili vardır, içinde birçok yoğun mana taşıyan kelimeler vardır. Ve Türkçe'deki bir ismin Arapça 500 den fazla manası olabilir. [Yanlış hatırlamıyorsam deve kelimesi gibi]

    Siz şimdi diyorsunuz ki aman Kur'an nedir ki 6236 ayetten oluşan bir kitap. Sünnet dediğin 23 yıllık bir hayat sadece. İnsanlar bunlardan nasıl böyle farklı anlamlar çıkartabiliyor ki. Bu ayrımcılık, bu dini parçalama olur. Halbuki kendi kafalarına göre davranmasalar güllük gülistanlık olurdu. Yani söyledikleriniz aslından böyle bir temele dayanıyor yazınızı okuduğumda. Öyle düşünüyor musunuz bilmem, sadece tek bir yazıyla değerlendirmek mümkün değil elbette.

    Kusura bakmayın kendi kafalarına göre hareket ediyor dediğiniz o insanlar sizdeki ve bendeki cehaletten fersah fersah uzak insanlar. Aman ben kendi kafama göre kurallar koyayım diye çabalayan insanlar değil. Yıllarca eğitim görmüş, çok sayıda işkencelere maruz kalmış, istişare kararları sonucunda hadis ve ayetlere dayanarak hükümler vermiş ve ben bu hadise ve ayete dayanarak hükmü bu şekilde veriyorum demiş insanlar. Eğer Efendimiz'i görmüş olsalardı o ne yaptıysa O'nun yolundan gideceklerdi; ama öyle bir fırsatları olmadığı için böyle bir yolu tercih etmişlerdir ki bu da İslâm'ın tekdüze olmadığını göstermiştir. Yani şehirde yaşayan insan ile kırsalda yaşayan insanın arasındaki farklara en uygun şekilde cevap vermiştir. Söylediğinizin aksine ayrıştırıcı değil birleştirici ve kolaylaştırıcı bir faktördür mezhepler

    YanıtlaSil
  3. Bu güne kadar hep öyle söylendi bize. Neden o insanlar o derece eğitim görmüşken, bizler kendimizi o yönde eğitemiyoruz peki? Belki Allah dostu o insanlar. Peki biz neden değiliz? Allah kitabı hepimize tek bir zaman olmaksızın gönderdi madem. Neden bizlerde açıp, karıştırıp bakamıyoruz hükümlere? Zamanında birileri araştırmış, ne gerek var değil mi? Peki o insanların da insan olduğu gerçeği ne olacak? Belki bir yerlerde kocaman bir hata yaptılar ve biz yıllardır o hataların peşinden gidiyoruz. NEden? Çünkü atalarımızdan böyle görmüşüz.. Bununla ilgili bir ayette vardı. Nasıl yanlış bir düşünce olduğu ile alakalı..

    Hadislere gelince.. Hadis kitapları yıllar sonra yazılmış, sizin de söylediğiniz gibi Hz Peygamberi görmeyen, tanımayan kişiler tarafından çıkarılmış kitaplar.. Kesinlikle o kitaplarda yazan şeyler hayatlarımızı kolaylaştırıyor. Fakat bunları hayatımızda asıl yer kaplayacak olan Kur'an ın önüne getirmemek şartıyla.

    Kur'an öğrenmemek, okumamak ve zamanında açıklayan hocaların söylediklerinin üzerine yatmak bize yakışmaz. Ayrıca Arapça öğrenmeye bir kur devam ettim. Okurken, kelime kelime anlamaya başladım. Arapça'dan korkutmuşlar hep bizi. Eğer anlaşılmayacak bir şey olsaydı Allah Arapça indirmezdi Kur'an-ı.

    YanıtlaSil
  4. Merhabalar.
    İslamın ana gayesi insanın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamaktır. Ancak zamanla İslamın dünya mutluluğunu sağlama ilkesine karşı çıkılmış, İslamın sadece ahiret mutluluğu için geldiği, yalan yanlış asırlarca yazılmıştır. Bu yaklaşımı perçinlemek ve desteklemek için de kurumlar (tarikatlar ve ahiret terminalleri) ortaya çıkmıştır. (Mezheplerin de bunlardan bir farkı yoktur.) Tarikatlar İslamı ahiret dini yapmakla birlikte kendileri ise dünyanın zevkini çıkarmaktadırlar.
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
  5. Hay ağzına sağlık,İslam'da cemaatçilik yasaktır oysa ki.Peygamberimize,Allah'ın selamı üstüne olsun,efendimiz demek de haramdır mesela.Muhammet bir konuşmasında; 'kainatın efendisi birdir ve tekdir,bana efendim diyerek günaha firmeyin,fünahınıza beni de ortak etmeyi ' demiştir.El etek öpmek,yüz sürmek Allah' a şirk koşmaktır.Yüce kitapta Müslümanlar dörde ayrılır diye bir şey yazmaz.Yaradılanı severim yaradandan ötürü diyen bir peygamberi ölesiye sevdiğini iddia eden inananların insanları sınıflayarak sevmesi ya da sevmemesi ne büyük ironidir,ne acıdır.İslam'da özel günler geceler yoktur,her gün aynı derecede özeldir.Çakma günler,geceler yaratıp bazı günleri daha önemli ilan etmek şarlatanlıktır.Camiye müzik aleti girmesi kati suretle yasakken,mevlüt adı altında camide çalgı eşliğinde şarkı söylenmektedir.Adı ne olursa olsun müzik camide olamaz.Aleviler'e saz çalıp türkü söyleterek ayin yapıyorlar diyenlerin camide müzik aleti çalması da çok acıdır.İslamiyet gibi bir dinin bugünkerde düştüğü durumun sorumluları cezalandırılmalıdır ama neredeee???

    YanıtlaSil
  6. Din hiçbir şekilde kendini eğitme demiyor ki eğit hem de olabildiğince eğit diyor. Ama dini tam olarak anlayabilmek için öyle birkaç kitap yeterli ilmaz ne yazık ki ya da birkaç yıl. Arap dilini tam anlayabilmek için sadece onlarca yıl gereklidir, zira hem Efendimiz in yaşantısını anlamak, hem Kuranın mucizevi dilini anlamak oldukça zaman alır. Kuranı anlamyabilmek için belki uzunca mealler az da olsa faydalı olabilir; ama buna göre hükümler ortaya koymak ve bu hükümlerin doğru olduğunu savunabilmek için çok uzun bir eğitim gereklidir. Mesela örtünme ile alakalı bir yazınız vardı hatırlarsanız sadece ben okudum bu şekilde anladım şeklinde bir hüküm verilemezdi değil mi ? Kullanılan kelime manayı tamamen farklı bir noktaya çekiyordu. Bunun gibi hükümler verebilmek için çok ama çok araştırılması lazım ve bizim gibi insanların böyle uzunca bir araştırma yapmaya ne yazık ki sabrı olmadığı için önceden araştırmış ve alimlerce de kabul edilmiş hükümlere uyarız.

    Mesela İmam Gazali, İmam Rabbani, Bediuzzaman Said Nursi gibi insanlar, bu kadar fazlaca ilme sahip olmalarına rağmen mezhepler yanlıştır dememiş aksine bağlı oldukları mezheplerin kuralları ışığında hareket etmiştir.

    İnsan araştırdıkça gerçekten de bu insanlar haklıymış der ve diyecektir. Çünkü onlar İslam ı kendilerine göre değil ayet ve hadisler ışığında bu şekilde zenginleştirmişlerdir

    YanıtlaSil
  7. Yıllar sonra yazılmış sünnet kitaplarına göre Kur'an ayetlerini çevirmek, ne derece doğrudur peki? Biz bu dünyaya öğrenmeye gelmişken, neden bu çekincemiz? Araştıranların insan olduğu gerçeği hala değişmedi anlattıklarınızdan. Yanlış bir şeyler yapmış olabilecekleri.. Peygamber bile hata yaparken bu dünyada o insanlar neden hatalara düşmesinler? Hem de hadislerle..

    İlme gelince; Allah Kur'an ı okuma yazma bilmeyen bir kuluna indirdiğinde aslında "oku" derken, okuma yazma bilmenin bile gerekli olmadığını vurgulamış. Allah yolunda ilerlediğinde; kesinlikle sıkıntılar çıkmaz. Başörtüsü ile alakalı olan konu tammaen Arapça dil bilgisiydi. Dil bilgisi üzerine gidildi mi, anlaşılmayacak bir şey yok diğer türm diller gibi. Dediğim gibi, yalnızca korkutuluyoruz, uzaklaştırılıyoruz.

    Allah kitabında apaçık anlattım, herşey anlayabilesiniz diye açıklanmıştır diyorken, biz neden inatla aksini iddia edelim ki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okumak, anlamak farklıdır ona göre hüküm vermek farklıdır. Evet hadis kitapları sonradan ortaya çıkmıştır; ama hata payı var mıdır ? Neredeyse hiç yoktur zira bir hadis rivayet edilirken en az 4 farklı sahabiden ravileriyle (rivayet eden) beraber alınmış ve tüm bunlar eksik olacakmış hissine binaen de namaz kılınmış ve Allah tan işaret beklenmiştir. Bunca çaba ve gerçeklik varken aman ya hata varsa şüphesi yanlış olmaz mı ?

      Ben mesleğim icabı ifade edeyim. Bir hasta geldi ve elinde birkaç tahlil sonuçlarıyla doktora göründü. Profesör dr. A, bir hastalık derken Profesör dr. B, farklı bir hastalık, C farklı bit hastalık D farklı bir hastalık söyler. Stajyer öğrenci ise TUS çalışmalarına dayanarak çok farklı bir hastalık söyler.

      Çünkü eldeki veriler direkt bir hastalığı değil aynı şekilde sonuç veren hastalıklarla ilişkilidir. Şimdi deseniz ki aman onlar kendi kafalarına göre uyduruyor nasıl ortak bir şey söyleyemezler ki derseniz ve kendi araştırmalarınıza veya stajyer öğrencinin dediği ( ki bu da en az 4-5 yıllık bir eğitimdir) hastalıktan muzdaribim derseniz ne derece doğrudur ? Onlar belki yanlış biliyorlar ben kendi hastalığımı kendim okuyup kendim tedavi edeceğim diyor musunuz ? Yoksa prof.lere guvenip evet benim hastalığım bu olabilir ve buna göre tedavi alayım mı dersiniz ?

      Hüküm verebilmek farklıdır -bunun için çok uzun senelerce okuyup araştırmak lazım- okuyup anlamak farklıdır.

      Sil
  8. Bu söylediğiniz kitap yalnızca alimlere ve hocalara inmiştir e çıkar. Kitap tüm insanlığa inmiştir gerçeğini göz ardı etmiş olursunuz.

    Sizin örnekten gidecek olursak, büüyük prof ler yanlış teşhis koymış,o stajyer doktor doğru teşhis koymış olabilir. Hatta geçenlerde olmştu,çok kolay bi hastalığı prof bilememiş stajyer çat diye söylemişti. Bu dünyada kimse herşeyi çok bilemez..

    Din de de böyle. Kitap hepimize indirildi. Bir hoca ya da imam yanlış yaptıysa ve biz yıllardır o yanlışın ardından sürüklendiysek, Allah ölünce bize sorduğunda ama imam öyle diyodu yaaa mı dicez. İmam bu ,peygamber mi diye sormucqk mı?
    Madem aynı sünnetlerin ışığındayız neden biri farz diğeri sünnet diyor?

    Haa bir de dünyanın öbür ucunda eline kuran geçmiş ve bu dini tercih etmiş biri yalnızca kuranın söylediklerini yaptığında ve bir cemmate veya mezhep e girmediğinde yanlış mı yapmış olacak?

    YanıtlaSil
  9. Yahu ben size diyorum ki hüküm vermek bizim gibi insanların işi değil, okumak ve anlamak demiyorum. Evet Kur'an öyle mucizevi bir dille inmiştir ki en aliminden en cahiline kadar okuyan herkes bir şeyler anlar. Bu Kur'anın kendisinden kaynaklanır; ama hüküm çıkarmak için araştırma yapılması lazım. Hem de Kur'anı hadisi çok iyi bilip anlayıp ona göre uygun bir hüküm vermek lazım. Bu da bizim gibi cahillerin yapacağı bir şey değil diyorum. Çünkü biz ömrümüzü buna vakfetmeyen insanlarız.

    Örneğe gelince proflar belki de 10 bin tanıdan 9999 ünü bilirken stajyer öğrenci o 1 ini bildi diye ama bak stajyer biliyor demek mi lazım ? Ki bu prof ömrünü bu mesleğe adamışken ?

    Elbette öyle demiyeceğiz, bakıp araştıracağız. Evet ben kendi bilgimce araştırdım ve onca insanın (ki aralarında hüküm verebilecek binlerce insan var) da bu kişileri takip etmesi haklılığını ortaya koyar diyeceğiz.

    Bu tamamen uygulama ve yorumlamaya bağlıdır. Mesela meşhurdur Efendimiz hutbe verirken eli kanar ve Hz. Aişe validemiz de gelip elini sarar. Bunun üzerine Efendimiz de abdestini tazeler. İmam Hanefi der ki eli kanadığı içindir, İmam Şafii de der ki yok eli kadın eline değdiği içindir. Ki bu yorumları yaparken de tüccar olan İmam Hanifi kadın eli ile erkek elinin birbirine çokça temas etmesi sonucu insanların abdestlerini tazelemelerinde sorun olabilir düşüncesi yatar. İmam Şafii de kırsal bölgede yaşadığından işi gereği eli kanayan insanların abdestlerinin bozulmayacağını hükmünü verir. Çünkü din kolaylaştırınız emri ile gelmiştir.

    Bu uygulamadaki bir olay sadece, bir de ayet boyutuna bakacak olursak Arapça da mesh ayetinin önünde bir ek vardır ve bu ek kelimeyi onlarca manaya getirir. İmam Hanifi parça anlamıştır ve başın dört de biri meshedilmeli demiştir, İmam Şafii temas anlamını çıkartmıştır ve o da elin tek saç teline değmesi bile meshi yerine getirir demiştir. Şimdi bunlardan herhangi birinin yanlış olduğunu söyleyebilir misiniz ?

    Dediğiniz son şey ise sınırlardaki yaşamdır. Yani İslâmın ulaşmadığı bir yerde kişi kendi aklıyla Allah'ı bulursa dahi Allahu Alem cennete girecek denmiyor mu ? Çünkü İslam ulaşmamış.

    Bir İlerisi sadece Kur'an ulaşan kişi de Kur'an dan edindiği bilgilerle yaşam sürer. Çünkü daha ilerisine ulaşacak kaynağı yok ki.

    Ama biz onca kaynak varken sadce Kur'anı anladığımız kadarıyla hükme bağlarsak bu doğru olur mu ? Öyleyse Peygambere ne ihtiyaç var ki ?

    Peygamberden sonra da ortaya çıkan binlerce farklı durum içinde hangisi daha uygun olur anlayışı için de müçtehidler gelmemiş mi ? Böylece en uygun karar ortaya çıkmamış mı ?

    YanıtlaSil
  10. ben size kesinlikle katılıyorum.cemaate karşı biri olarak.bazılarına görüyorum.sözde islamı anlatıyorlar ama şıh denen bir insana tapar gibiler.şıh dedikleri kişide bir insan nihayetinde.cemaatı savunan kimseler KURAN ın meali okudumu hiç acaba ama hocaları okutmaz onlara.neden çünkü gerçeği görmesin diye.örnek vereyim bir tane.iki gün önce komşum hosanın yazdığı yazıyı okurken profil resmi dikkatimi çekti.kim bu dedim.şıh dedi.sen şakamısın dedim.gerçekmiş.aleni insana tapıyorlar bu cemaatler bana göre.

    YanıtlaSil
  11. Geçen gün minibüsteydim. İki genç kız bıcır bıcır yanımda konuşuyorlardı. Kına gecesi olmuş. Dedikoduları iletiyordu arkadaşına. En sonunda minibüsten inerlerken kulağıma gelen sözler şunlardı :

    -Kanka başka kızlar nasıldı?
    -En güzel bendim kanka. Zaten onlar... tarikarından ne kadar güzel olabilirler ki..

    İçim cız etti. Ne kadar parçalanmışız biz böyle diye...

    YanıtlaSil
  12. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  13. @Handan, maalesef öyle. x cemaati mi yapıyor o yardım kermesini diye sorup, değilse gelmeyenler biliyorum ben. gerçekten de can sıkıcı. keşke bölemeseymişler bizi, keşke bizlerde göz yummasaymışız. işin en kötüsü hoca denilen insanların yapıyor oluşu.

    YanıtlaSil
  14. @bay kefren, ne hükmü vermekten bahsediyorsunuz tam olarak? zaten hükümleri Allah buyurmuş, üzerine eklemek bizim ne haddimize? Kur'an açık bir dille yazıldı derken Allah sizler neyin gizliliğindesiniz ?

    YanıtlaSil
  15. @mutfağa buyrun; bazı hocaları o kadar abartıyorlar ki; ne derse o doğruymuş gibi düşünüyorlar. Haşa sanki peygamber. Allah ıslah etsin, ne diyelim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..