İnancım zorunuza mı gitti?



İzdivaç programlarına çıkan adamların 8/10'u "Zoru severim zaten" der. Sanırım ekrana çıkmadan önce öğretiliyor bu cümle onlara. Zoru sevmeleri gerekiyor. Ben zoru sevmem mesela. Zorlandığım yerde oradan hemen koşarak uzaklaşırım. Mutsuzluğu da sevmem. Beni mutsuz eden şeylerden de olabildiğince uzaklaşırım. Zorlarda beni mutsuz eder hep. Mutlu olmanın yollarını ararım.

Şimdi böyle konuşuyorum ama yarın öbür gün tersini de söyleyebilirim. Zira benim için "değişmez asla" dediğim bi'şey yok. Dogmatik olan din'dir. Din'i değiştiremem ama dine bakış açım bile değişir. Misal, ben küçükken Pınar Altuğ zihniyetinde insandım. Gençlik zamanlarım diyebileceğim toy düşüncelerimle. Akmerkez'e gittiğimde "kapalı" hanımlar bırakın beni tedirgin etmeyi, rahatsız ediyorlardı. Sonraları nasıl olduysa okudum, öğrendim, araştırdım. 

Kendi hastalıklarımı kendim tamir etmeyi öğrendim. Dinimi onun bunun yönlendirmesine göre değilde, asıl olması gerektiği gibi yaşama kararı aldım. Misal, namaz kılmıyordum. Zayıfım diye oruçta tutmuyordum. "Bugün Allah için ne yaptın?" deseler, zaten O'nun için bi'şe yapamadığım gibi kendim için de bişey yapmıyordum. O an kafama dank etti. Bi'şeyler yapan, bi'şeylerden vazgeçen, koruyan, kollayan insanlar ve de en önemlisi bir amaç uğrunda hayatına yön veren insanlar hakkında olan düşüncelerimden önce utanıp, sonra öğrenmeye başladım..

Öğrendikçe anladım. Anladıkça aşık oldum sayın seyirci. "Örtünmek" örümcek beyinlilik değildi. Güzelliklerinin saklanmasıydı. Tüm pisliklerini, eskimişlerini, geçmişlerini örten insanların bunu anlamasını elbette bekleyemem. Çünkü kötü olanın üstü örtülür onlara göre. Fakat islam o kadar güzel ki, güzel olanı sakla diyor. Güzel olanı herkes görmesin. Özel insanlar görsün, sana helal kıldığımız.

Sonra inandıkça, bağlandıkça bağlanıyorsun. Mutsuz olduğum o eski zamanlarımdan kaçıp, huzur ve mutluluğu buldum. Hep gülmeye başladım o zamandan beri. Gülmeyi sevdim. İçimdeki Allah'a olan bağımlılığım söz konusuydu. Bunu herkes biliyordu artık.

İlk kapandığımda Etiler'e dedemlere gittim.Kapıyı açtı, sonra suratıma kapıyı kapadı. Büyükanneme dönerek "Ya bu bohçacıları neden siteye alıyorlar" dedi. Kapının dışından duyunca beynimden vurulmuşa dönmem gerekirdi. Fakat hayır, sadece güldüm. Acı bi gülmeydi belki fakat kendim için değil bu kesinlikle. Tekrar vurdum kapıyı, bu kez suratıma bakan dedem beni tanıdı.

Öyle farklı zihniyetlerle birlikte oldum, öyle şeyler yaşadım ki. "Rahatsız olma" deyimini yaşamak hiç aklıma gelmedi. Yani birisi başörtümden rahatsız olursa bu kendi sorunudur. Zira ben inancımı yaşıyorum. İnancım gereğini yapıyorum. Peki sen ne yapıyorsun? Hadi, bana amacını sorgulayıp, sonra cevabımı ver. Tartışalım. Ben sana Kur'an dan ayetlerle geleyim örtünme hakkında, namahremlerim hakkında. Sen de bana kendi kitabını göster, "buna inanıyorum ve burada sen gibi insanları dışlamam gerektiği söyleniyor" de, sana saygı duyayım.

Ama şu an sana kesinlikle saygı duymuyorum. Şu düşünceni atlatabilmen için "kendi inandığım" Allah'tan hidayet diliyorum senin adına. Sen benden rahatsız oluyorsun fakat, ben bu olaydan rahatsızlık duymuyorum. Çünkü ben yanlış bi'şey yapmıyorum. 

Yorumlar

  1. Zevkle okudum çok güzel anlatmışsın tebrik ederim...

    Kocaman sevgiler..

    :)

    YanıtlaSil
  2. Kocaman teşekkürler o halde Sevgili Amak-ı Hayal. :)

    YanıtlaSil
  3. Örtüye ve örtülülere karşı ön yargılarımız var. Zannediyoruz ki örtünmek kadının sosyalleşmesine, entellektüelliğine, meslek edinmesine, başarısına engeldir. Zannediyoruz ki örtünenler hiç bir şeyden anlamaz, kafaları çalışmaz, hayattan keyif almazlar,hatta çoğu para karşılığı (!) örtünüyordur.Aslında bunları bir kenara atıp empati yapabilsek, iletişime geçip yakınlaşabilsek , ne kadar çok ortak noktamız olduğunu anlayacağız...Güzel ve içten bir yazı olmuş...

    YanıtlaSil
  4. Çok teşekkür ederim kahve telvesi. Bir de önyargılarına Atatürk'ü de katıyorlar ya; eminim kemikleri sızlıyordur. O konuya hiç girmedim, yazı uzadıkça uzayacaktı. Belki o konuyla ilgili tekrar yazarım. :)

    YanıtlaSil
  5. Başka amaçlar için örtünenler var ne yazık ki Türkiye'de. Bir de örtünmek istemeyen, zorla örtünen ya da örtünmenin ne demek olduğunu bilmeden örtünenler var... Benim gözlerimi kısıp baktığım bu kısımdır... Yoksa bu guruba girmeyen ama örtülü olan bayanlarla hiç bir alıp veremediğim yoktur. İnancı uğruna örtünen bayana asla laf etmem. Saygı duyarım...

    YanıtlaSil
  6. İşte kişinin amacını bilemediğimiz için hep bir "önyargı" söz konusu oluyor. Kimse kimsenin içini bilemez ki. :/ Önyargılardan kurtulmak ümidi ile :)

    YanıtlaSil
  7. İşte kişinin amacını bilemediğimiz için hep bir "önyargı" söz konusu oluyor. Kimse kimsenin içini bilemez ki. :/ Önyargılardan kurtulmak ümidi ile :)

    YanıtlaSil
  8. En şaşırdığım nokta ise baş örtülü insanlara "sen gericisin, tutucusun, örtülü olmayanlara önyargılısın, onları kötü belliyorsun" diye ithamda bulunup kendileri, karşılaştıkları baş örtülü insanlara (senin küçüklüğün gibi :) önyargılı, öcü gibi davranmaları, kendinden olmadığı (başı açık) için kötü bellemesi, baş örtüsüne karşı tutucu tavırlar sergilemesi ve kılık kıyafet serbestliğini kabul edip, buna tezat görüşlerde bulunmak ki savunduğunu öne sürerek asıl yaftaladıkları şeyleri kendilerinin yapması akıllara "kim daha gerici?" sorusunu getiriyor.

    Son bir şey daha, medeniyet açmaksa bedeni...

    YanıtlaSil
  9. yufkayürekligöbekli o kadar güzel özetlemişsin ki, söyleyecek kelime bulamadım üzerine :)

    YanıtlaSil
  10. Selam

    Yine king bir yazı yazmışsın, yine çok güzel özetlemişsin konuyu, Allah(cc) senden razı olsun Hoca'M (aminn), Atatürk konusundaki yazacağın yazını/yazıyı merakla bekliyorum.

    Sevgiyle...^^

    YanıtlaSil
  11. Haaa, birde yine görsele bayıldım, süperr...:D

    YanıtlaSil
  12. Doğruya doğru ! Çünkü sen yanlış bir şey yapmıyorsun !!!

    Sağlıcakla.

    YanıtlaSil
  13. İnanç noktasında zannetmiyorum ki birilerinin birilerini yargılama hakkı olsun.

    Örtünmek niyetinde değilim. Ama örtünene de karşı değilim. Tabii bahsettiğiniz gibi araştırmış, öğrenmiş, sindirmiş ve benimsemiş olması koşulu ile.

    YanıtlaSil
  14. @disturbed, teşekkür ederim :) yazacağım en kısa zamanda elbet :) beni okumaya devam et :p

    @Göktürk, sondaki !!! anlamadım :S

    @Cassie, kesinlikle yargılama hakkı olmamalı zaten. Sorsa öğrenseler keşke :)

    YanıtlaSil
  15. Size katılıyorum hiç kimse inançları ve tercihleri yüzünden bir diğerine saygısızlık edemez.Saygı duymak mecburiyetindedir.Fakat baş örtüsü konusu rahatsızlıktan çok Türkiye'de belirli kesimlerin siyasallaştırdığı bir araç haline geldi.Asıl saygısızlığı toplumu bu ayrıma sürükleyen çıkarcı siyasetçiler yaptı bence..

    YanıtlaSil
  16. Durumu güzel izah etmişsiniz. Kimse kimsenin hayatı yaşayış biçimine saygısızca yaklaşmamalı. Maalesef çok şekilci ve cahil bir toplumuz. Allah hepimizi yolunda birleştirsin inşallah.

    YanıtlaSil
  17. çok ama çok güzel yazmışsın... yüreğine sağlık ve kendim adına teşekkür ederim, bu kadar güzel ifade ettiğin için..

    YanıtlaSil
  18. @Murat, aslında siyasallaşmadı asla türban. Kendi kendilerine bir hikaye uydurup ona inandılar. Kimse bir parti için yazın 35-40 derece sıcaklığında o türbanın içine girmez. Ne için, kim için yani?

    @misal, teşekkür ederim değerli yorumunuz için. Kesinlikle bunların hepsi "cehalet" müptelası :/

    @EflHatun, çok teşekkür ediyorum :)

    YanıtlaSil
  19. Ne desem şimdi bilemedim yazına güzel olmuş aslındada senin için söylemiyorum buun kesinlikle ama bazı kapalı hanımlarda saçı açık kadınlara öyle bir davranıyorlar yada arkadalarından öyle bir konuşuyorlar ki eline bıçak versen hiç acımadan hepsini keser o derece ben kapalı olup 7/24 dedikodu yapıp en pis şeyi yapanıda gördüm açık olup çok iyi kalpli olanıda gördüm misal benim ablam kendisi açıkır hemde baya açıktır ama her gün yatarken kapıdan sesi geliyor uzun uzun dua ediyor duruyorum birde gece bazen bir şey sorucam uyansın diye dokunuyorum Bismillahirahmanir rahim,bismillah diye bir sıçrıyor daha gözlerini açmadan konuyla alakasız ama böyle insanlarda var.

    YanıtlaSil
  20. katılmadığım tek yer :

    "Ben sana Kur'an dan ayetlerle geleyim örtünme hakkında, namahremlerim hakkında. Sen de bana kendi kitabını göster, "buna inanıyorum ve burada sen gibi insanları dışlamam gerektiği söyleniyor" de, sana saygı duyayım."

    İlla kutsal kitaba inanmayabilir insanlar. Bi kaleme bile tapanlar olabilir. Kimse kimseyi kendi inandığına inandırmak zorunda değilki.

    Not: Dua et dua. Maça az kaldı :)

    YanıtlaSil
  21. @Risa: kapalılığın rahatsızlık verici olması, tam ters durumu ile açıklanamaz bence :( Zira ben tv ekranlarına çıkıp "Ben şu açık kadınlardan rahatsız oluyorum, okula gelmesinler!" demiyorum. Demem de zaten. Yaratan dünyasına karışmadıkça banane? :)

    @Aksilaz, neye inanıyorsa onunla açıklasın o halde. Kutsal bir kitaba inanmayabilir. İnandığı şey her ne ise, onunla açıklasın. Temellendirsin. He temellendirmiyorsa benden saygı beklemesin. Ben o düşünceye saygı duymuyorum. Ayrıca maç konusunda fikrimi söyledim :D

    YanıtlaSil
  22. Yazı çok güzel. Blogumda da paylaşacağım. Bilginize. iyi bloglamalar. :) - takipçinizim -

    YanıtlaSil
  23. Çok teşekkür ederim Hakan bilgilendirdiğin için :) Gelip bakıyorum hemen :)

    YanıtlaSil
  24. Kapalı insana geri kafalı bakan zihniyeti anlamıyorum kesinlikle. Her şey beyinde biterken, sosyal hayatta açık kapalı ayrımı yapmak zavallılıktan öte bir şey değil bence...

    Din boyutuna ise bir şey söyleyemiyorum, çünkü söylediklerinde sonuna kadar haklısın. Ama bana şimdilik o kadar uzak geliyor ki bu durum, inandığım, öyle olması gerektiğini bildiğim halde kaçıyorum. Nereye kadar kaçarım orası muamma tabi...





    YanıtlaSil
  25. O kadar güzel yazmışsın ki konu "trend topic" olmuş...ahahaa...^^

    YanıtlaSil
  26. tanıştığıma memnun oldum.
    hoş blok sizi takibe aldım.
    Ben o proğramı izlemez oldum hep aynı:)
    banada beklerim gel çayımı iç ikramlarından buyurmazmısın:))

    YanıtlaSil
  27. melodram, çok değerli yorumun için teşekkür ederim. İnşallah hakkında hayırlı olur :)

    @disturbed, nerde trendlemişim? :D

    @bir kase lezzet, ben de memnun oldum. Davete icabet sünnettir. Geliuyorum hemen :)

    YanıtlaSil
  28. Twitter'den hiç anlamam, Radio'da duymuştum, trend topic diye bi'şey varmış, böyle çok beğenilen şeylere karşı ilgi artıyormuşta sonra o şey trend topic oluyormuş, sanırım o şeyin etrafında toplaşıyorlarmış ilgisi olanlar...Hoca'M...:p

    YanıtlaSil
  29. Güzel bir yazı olmuş. Açık ve net. Ben küçüklüğümden beri herkesi kabul eder şekilde büyütüldüğüm için hiç kimseden ve hiç kimsenin görüntüsünden rahatsız olmadım. Bence çocuklarımızı hoşgörülü yetiştirmek bu ön yargıyı değiştirecektir.

    YanıtlaSil
  30. disturbed, ben mi TT olmuşum yani :) Ayy çok sevindim ya :p :D

    @AtolyeKedi, çok doğrusun. Hoşgörü yok insanlarımızda maalesef :/

    YanıtlaSil
  31. çok doğru yazmışsın canım. bende örtündüm ve bu konuda birşey yazmak istedim. yazamadım. senin yazında da düşündüklerimi buldum. bunu da senin isminle blogumda paylaşmak istiyorum :)

    YanıtlaSil
  32. Tabi ki :) Çok teşekkür ederim Yerli Pollyanna :)

    YanıtlaSil
  33. Eeet Hoca'M, bu yazınız çok iyi olduğundan kelli yoğun ilgi gördü...Trendi topicti falandı filandı işte, amaaan, dünya meşgaleleri işte ama başörtüsünün ağırlığı uhreviyata el sallıyor, umarım insanlık uhreviyata göçmeden Dünya'da iken bunun ehemmiyetini anlar, yani başörtüsünün güzel birşey olduğu gerçeğini...
    Misal İstiklâl Caddesi'nde ya da Bakırköy'de sahile giden cadde üzerindeki gençler arasında başörtüsünün önemini...Sonraa birde gelip bi bakıyoruz Sultanahmet Camii civarlarına, şimdi birde şallı bağlamalar çıktı, masAllah kızlarımıza çok yakışıyor...Adnan Ok...
    Yani başörtüsü hem güzeldir hem de uhreviyata göz kırpar, anlarsa eğer...:D

    YanıtlaSil
  34. muazzam bi yorum daha :) eee kimin öğrencisi ^^

    YanıtlaSil
  35. Tabii ki sizin Hoca'M...:) İyi ki varsınız, iyi ki yazıyorsunuz. Tenkyuu...^^

    YanıtlaSil
  36. İyi ki sizler de okuyorsunuz, bi de üzerine yorum atıyorsunuz :)

    YanıtlaSil
  37. Bence asıl önyargı bu yazının ta kendisinde. Bazı küçük bir azınlık hariç insanların rahatsız olduğu insanların inancı değil. İnançla bağdaştırılan ve topluma normalmiş gibi sunulan dogmatik, kafatasçı uygulamalar, şekillerdir.
    Kıyafetle derdi olan varsa her iki görüşte de benim dediğim doğru diye ısrar edenlerdir. Ancak mevcut durumda bu kişiler reddi pek mümkün olmayan Dini çevrelerde oldukça fazladır. Ki bunun etkileri ta eğitim sistemimize kadar sokulmuştur. İmam Hatipler gibi...
    İmam hatip yetiştirin. Yetiştirin ki bizim gibi düşünenleri de onlar yetiştirsin. Asıl kafatasçılık ve önyargıcılık budur.
    Kalın sağlıcakla.

    Yıldırım KARAKAŞ

    YanıtlaSil
  38. İnançla bağdaştırılan ve topluma normalmiş gibi sunulan dogmatik,kafatasçı uygulama ve şekilleri açar mısınız sn Yıldırım Karakaş :)

    Ayrıca yorumunuz için teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..