tag:blogger.com,1999:blog-72978308762463234882024-03-06T08:32:21.296+03:00 !!!Ivır Zıvır Enstitüsü!!!YASAL UYARI: BAĞIMLILIK YAPAN BİR ENSTİTÜDÜR!.
Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.comBlogger699125tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-43986448225954979962023-04-22T02:20:00.005+03:002023-04-22T02:26:14.064+03:00Ben hayatta ne arıyorum?<p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"> Uzunca düşündüm, güzelce karar verdim. ben hayattan gerçekten ne arıyorum? neden daldan dala atlıyor, asla bir yerde tutunamıyorum. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-size: medium;"><span style="font-family: trebuchet;">KENDİMİ HİÇ BİR YERE AİT HİSSETMİYORUM.</span></span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">benim ayaklarım yere basmıyor asla. boşlukta süzülüyorum, süzülüyorum. Bir yere tutunmak istiyorum, tutunduğum dallar paramparça oluyor. Ben buraya ait değilim.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Ben huzur arıyorum. yanına vardığımda nefes alabildiğim, huzur dolu bir yer arıyorum. yaptığım hatalarda beni durmadan aşağılayan, kızan, sert davranan, hor gören, itip kakan, değer vermeyen veya değersiz hissettiren, her yaptığımı yargılayanı değil, içinde huzur bulduğumu istiyorum. ben nefes alamıyorum.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">burnumun nefes almaya yakın yerleri içten şişiyor. geceleri çırpınarak uyanıyorum. boğuluyorum. her gece boğuluyorum. sanki bir okyanusun en derinlerinde nefes almaya çalışarak yaşıyorum hayatı. biliyorum, oksijen yok ana uğraşıyorum. yoruluyorum.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><br /></span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">ben çok yoruldum. sahil kenarı ılık rüzgar arıyorum. sessizlik arıyorum. sakinlik arıyorum. dinginlik arıyorum. kızmayan, kızmadığım, sinirlenmediğim ve sinir etmediğimi arıyorum. sadece arıyorum. bulamacağımı biliyorum fakat denizlerin fersah fersah altlarında bir yerlerde var, biliyorum. bir gün, belki bir gün diyorum. işte o gün, o gün hepsi geçecek. suyun yüzeyine çıkacağız ve derin bir nefes alacağız. yargılamayacağız, yargılanmayacağız. mutlu olmanın bir yolunu bulacağız, mutsuzluklarda debelenmekten, karamsarlıklarda gömülmekten kurtulacağız. belki bir gün.</span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5tvbAfGBkYLgiJjarUOhEo-itV98-AN_DUIV2pEkTWl8P25KOruj7Ib0BFY6Nz7S59AItsN5fhC9IgEphBeKlzZpoFA-9LpKh9w6vVcmhpsvdMWHLr6RH1kSOZC1gZOsDpel5paUxHJJ7h75GQ71J1BWv_eaWhB6aX0dztBPNIsc-R2LNhmFKVdgmkg/s1920/sanar-gc9d56be8e_1920.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><img border="0" data-original-height="1281" data-original-width="1920" height="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5tvbAfGBkYLgiJjarUOhEo-itV98-AN_DUIV2pEkTWl8P25KOruj7Ib0BFY6Nz7S59AItsN5fhC9IgEphBeKlzZpoFA-9LpKh9w6vVcmhpsvdMWHLr6RH1kSOZC1gZOsDpel5paUxHJJ7h75GQ71J1BWv_eaWhB6aX0dztBPNIsc-R2LNhmFKVdgmkg/s320/sanar-gc9d56be8e_1920.jpg" width="320" /></span></a></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><br /></span></div><p><br /></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-3761971819812004852023-02-05T18:25:00.002+03:002023-02-05T18:25:25.693+03:00Ivır Zıvır Konuşmaları<p>Ben çok sıkıldım. Dinlenmemekten, konuşamamaktan, çok sıkıldım.</p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-5937984357353878272022-07-27T20:10:00.001+03:002022-07-27T20:10:09.340+03:00Pokut Yaylasında Nerede Kalınır?<p> Karadeniz Turuna çıkmadan önce mart ayında bir sürü araştırma yaptım. Nerelere gidilmeli, nereler görülmeli ve neler yenilmeli diye. Yaptığım araştırmalar sonucunda bir sürü plan yapıp, mekanlar ayarladım. Bunlardan en ilginci ise pokut ta kalmış olduğumuz mekan oldu.</p><p>Pokut yaylasında evler hep toplu tuvalet banyolara sahip, köy evi şeklinde dizayn edilmiş. Çocukla yola çıkacağımız için tuvaletin ortak olması bana pek hoş gelmedi. Yine de şansımı deneyip tüm otellerle iletişime geçtim. En sonunda bir otelden bir abi bana "Pokut Helun tam da istediğin gibi, odaların içinde tuvalet banyosu" dedi. Kendi otelinden çok övdüğü bu otelin numarasını verdi bana. Ben de tamamen o kişiye güvenerek iletişime geçtim, ücretin belli kısmını gönderdim ve Temmuz ayını beklemeye koyuldum. O sırada ekşi'de çeşitli başlıklar açıldı, internet üzerinden konaklama için iletişime geçilinilen yerlerin dolandırıcılığından tutun da, oraya gidince öyle bir evin olmamasına kadar. Açıkçası gelene kadar öyle korkular içindeydim ki , hiç de korktuğum gibi olmadı.</p><p>Öncelikle Pokut yaylasından bahsetmek gerekiyor sanırım. Pokut yaylası Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinden yukarı 2000 m yükseklikte bulunmaktadır. Bu yolculuğun yaklaşık 15 km si tam 1 saatte bitmektedir. Çünkü yolları gerçekten çok kötü. Eğer 4x4 aracınız yoksa asla gelmenizi tavsiye etmeyeceğim bir yer burası. Servisler çıkıyor, onları tercih edebilirsiniz rahatlıkla. Biz çıkarken inen 10 servis aracı konvoyuna rastladık. Öyle de meşhur bir yer bu pokut. Meşhur pokut fotoğraflarını da çektik tabi ki. </p><p>Pokut'un havası efsane güzel. Peki buraya gelince nerede kalınır? Ben size kaldığım yeri gönül rahatlığıyla önerebilirim: Pokut Helun</p><p>Pokut yaylasında çekilen meşhur fotoğrafların içinde bulunan helun muhteşem bir pansiyon otel. Sabah ve akşam yemekleri dahil olarak ücret talep ediyorlar, nitekim uygun diğer yerlere göre. Bu tip yerlerde kahvaltı ve konaklama olarak sunulan ucuz ücretlere kanmamanızı tavsiye ederim. Mutlaka akşam yemekleri de dahil olmalı, çünkü burada yenilecek yerler oldukça az ve çokça pahalı oluyor. Bunca yolu çıktıktan sonra da tek gün kalmak yerine mutlaka 2 gece kalmalısınız. Zaten gelince temiz hava bir çarpıyor, uyumadığınız kadar uyuyorsunuz. </p><p>Kaldığımız otel o kadar temiz ve huzurlu ki, ben böyle rahat uyuduğumu bilmiyorum. Hava sıcaklığı 9 derece olmasına rağmen yanan sobanın sıcağı ve odada bulunan elektrikli soba sayesinde terler içinde uyandık :) sıcağı severim, soba sıcağını daha da çok severim. Bu tip yerlerde ısıtma sorunu olduğunu da eklemeliyim, bu yüzden geçer not aldı benden Helun.</p><p>Temizlik dersek, otel zaten yepyeni olduğu için herşey miss gibi temiz. Yan odadan birileri çıktı, anından tüm çarşaflar çıkarılıp yıkandı, asıldı, çamaşır sularıyla tuvaletler banyolar temizlendi, her yer silindi süpürüldü. Sadece 1 akşam kaldılar diye silinmeyen 5 yıldızlı otelleri düşününce efsane güzel geldi bu olay bana. Temizlik konusunda da tam not aldı Helun.</p><p>Yemekler derseniz, bir ablamız var burada, aman ne yersiniz evlatlarım, aman ne istersiniz çocuklarım modunda. Zaten Helun'da odalarım ız ve tuvaletlerimiz ayrı fakat salonumuz ve yemek alanımız ortak olduğu için sanki büyükbaba evinde gibi hissettim. Öyle iyi davrandı bize sahipleri mekanın. Çok yakın bir akrabamın evinde kalıyor gibiyim, el üstünde tutuluyor, ne istersem yapılıyor, ne bileyim şımartılıyorum :) Bu samimi ortamı bırakıp da gidesim gelmiyor hani. Bolca muhabbet ediyoruz, film izliyoruz, kahvemizi yudumluyoruz karşılıklı. Yayla evi konsepti böyle olur dedi A kişisi ama açıkçası bana bu samimiyet insanların iyiliğinden ve sevecenliğinden geldi. Yemekler de tam not aldı, tam bir anne yemeği. Hele ki 10 gündür yolda olan bizler için efsane iyi geldi.</p><p>Eğer pokut a yolunuz düşerse mutlaka yüksek bir araç temin edin, helun'da kalın, bol yürüyün, bol nefes alın ve bolca fotoğraf çekilin. İnekleri, tavukları ve keçileri de izlemeyi unutmayın. </p><p>Meşhur pokut fotoğrafında kendimi çekmeye çalışan ben, helun oda fotoğrafları ve sunumları ile sizlere görsel bir şölen sunayım madem :)</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3gltUeGhID59GBf3suCFLXaxbSzij8-5X33MwkmvgZ3BGJIdz6bWX9--TCHhG2WBqu1GwduVykZF7XMJAg6V7DUilDAItcOmq0gee5dpomDXjPDEkaB2nzHSLfxI4wSh7GIYAMTeZhhsVpMaz7n65OH1YL_6tEconhkBM_urpMQV6CeoSu4XeMAA4PQ/s4000/20220725_164423.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4000" data-original-width="1800" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3gltUeGhID59GBf3suCFLXaxbSzij8-5X33MwkmvgZ3BGJIdz6bWX9--TCHhG2WBqu1GwduVykZF7XMJAg6V7DUilDAItcOmq0gee5dpomDXjPDEkaB2nzHSLfxI4wSh7GIYAMTeZhhsVpMaz7n65OH1YL_6tEconhkBM_urpMQV6CeoSu4XeMAA4PQ/s320/20220725_164423.jpg" width="144" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqxnWB6C8z6eJ0huebD7DQywS9t1-lFmAcOV6b0Ic9D53Iuhe6du0rAhBQAvlfZnDSfIjth7AZYR1Q_Fdj43hcSzLFKLimsY-Z-WhteqfpNHdCsRgqWrsFXhL785L6kKJ1FNg9L3psPJHvgZHzaS66YkvqrGNRbrppqzof3WvnT2GBm1DzF4NXRrmKyw/s4000/20220725_164429.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4000" data-original-width="1800" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqxnWB6C8z6eJ0huebD7DQywS9t1-lFmAcOV6b0Ic9D53Iuhe6du0rAhBQAvlfZnDSfIjth7AZYR1Q_Fdj43hcSzLFKLimsY-Z-WhteqfpNHdCsRgqWrsFXhL785L6kKJ1FNg9L3psPJHvgZHzaS66YkvqrGNRbrppqzof3WvnT2GBm1DzF4NXRrmKyw/s320/20220725_164429.jpg" width="144" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2O5B_BvVFGtZ2xBkiyW_9KuOoMW3q1Og6Yx76W0lzSyms2jChhXomtKY59DGMS5axGLOI0NHMk8u22vT_RhsT-fD_aEzDxwVYrHltCQFqAyKvY1J4woAihKHAU8rQETwZXCXupK39Xvrv3HFJ3DKEiV437uVAH8fWvP7YPYd_YrKUCWkN0CRkWLDIoA/s4000/20220725_192645.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4000" data-original-width="1800" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2O5B_BvVFGtZ2xBkiyW_9KuOoMW3q1Og6Yx76W0lzSyms2jChhXomtKY59DGMS5axGLOI0NHMk8u22vT_RhsT-fD_aEzDxwVYrHltCQFqAyKvY1J4woAihKHAU8rQETwZXCXupK39Xvrv3HFJ3DKEiV437uVAH8fWvP7YPYd_YrKUCWkN0CRkWLDIoA/s320/20220725_192645.jpg" width="144" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiI_6Q1Wg4gRNWTgRuhhz8gwGg8c5dg2E_l1R5GqBSAU2s4b4ADUl7YkXPlDQrG7R2U9oh2BoNEP8lQb8hmLIZjODvr_yZ0T3BQ4k8N-nypP34PZT4mj_pCH0rCoQTQ95V5rfrRUz1r1vRghX6BjhzYLzzJFCDMSZ-QGGzvtK4C9CUhkv4Wap2W6D4yNQ/s4000/20220725_203347.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4000" data-original-width="1800" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiI_6Q1Wg4gRNWTgRuhhz8gwGg8c5dg2E_l1R5GqBSAU2s4b4ADUl7YkXPlDQrG7R2U9oh2BoNEP8lQb8hmLIZjODvr_yZ0T3BQ4k8N-nypP34PZT4mj_pCH0rCoQTQ95V5rfrRUz1r1vRghX6BjhzYLzzJFCDMSZ-QGGzvtK4C9CUhkv4Wap2W6D4yNQ/s320/20220725_203347.jpg" width="144" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgW3eMbyJSNI05aEM_fF2iqVnD4EiNQGSN7sD5x996l0zwODy3magbdIxDjsUluZinfWVXsUckZ1bYYqv0sAxuPZODZjbnNifV5cvpQbMCcq9cNZHCTy2cyy_SWFYOVKBs-i4euVfV4e2QV1xAcMmg-2leV80-YpPfPTlt1bP6VHcQfoMZDZ2bQcTMTLA/s4000/20220725_203359.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1800" data-original-width="4000" height="144" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgW3eMbyJSNI05aEM_fF2iqVnD4EiNQGSN7sD5x996l0zwODy3magbdIxDjsUluZinfWVXsUckZ1bYYqv0sAxuPZODZjbnNifV5cvpQbMCcq9cNZHCTy2cyy_SWFYOVKBs-i4euVfV4e2QV1xAcMmg-2leV80-YpPfPTlt1bP6VHcQfoMZDZ2bQcTMTLA/s320/20220725_203359.jpg" width="320" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRBsq4yFq1PjkHClXdTB1FhNJR6UJid1DNboSMlle6bGtakXjWfuPHoGBkClNTxrOUqh0GhTIjCzpkdNhcK0aVRDbHkInxbvfc-idVrqILJyn5Js1ZQ9yDjjdS6qwyzNoM3r1f21XsvS9uwjIY5TkgnXQBWqWdsNgubfvLrTjEaHigDe2mj8MW5lwsuA/s4000/20220725_203722.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1800" data-original-width="4000" height="144" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRBsq4yFq1PjkHClXdTB1FhNJR6UJid1DNboSMlle6bGtakXjWfuPHoGBkClNTxrOUqh0GhTIjCzpkdNhcK0aVRDbHkInxbvfc-idVrqILJyn5Js1ZQ9yDjjdS6qwyzNoM3r1f21XsvS9uwjIY5TkgnXQBWqWdsNgubfvLrTjEaHigDe2mj8MW5lwsuA/s320/20220725_203722.jpg" width="320" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJ0TMFnaUlkuxdMT98MXFCaH1Tu_74yOTv7Hxu4D59N93N9ZinLeG-Mo5Y6kq14Ml8bTJePXiB4xqzqQgOJhvANAxS8YpLr9z2Hv7iZPUfWpa8WXrocvfB-WcEneNEFkezirC-NcxwJoXr7pe82z-6hcWZHguhZTrCa7hdzHSdjHrxjTc5zcGxYh91fw/s4000/20220726_114113.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4000" data-original-width="1800" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJ0TMFnaUlkuxdMT98MXFCaH1Tu_74yOTv7Hxu4D59N93N9ZinLeG-Mo5Y6kq14Ml8bTJePXiB4xqzqQgOJhvANAxS8YpLr9z2Hv7iZPUfWpa8WXrocvfB-WcEneNEFkezirC-NcxwJoXr7pe82z-6hcWZHguhZTrCa7hdzHSdjHrxjTc5zcGxYh91fw/s320/20220726_114113.jpg" width="144" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEityvU73LpTPZyhykLulgViT00XrGZeKY9JuKnyo3PTUFGXeIz3BcN4Kdoi2zWbWGIIALmRRIFCGBiXpqJ8sqpZFgbPNAbCQyJE5lUnZpNnDd8FRu4eEAn_Wy4-EGCOXny28ka-geTgJuEFL143bJT6jCfceARC-FB1EIDNy2xBRsHPkQMCGeY7f3ssgQ/s2944/20220726_114835.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1324" data-original-width="2944" height="144" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEityvU73LpTPZyhykLulgViT00XrGZeKY9JuKnyo3PTUFGXeIz3BcN4Kdoi2zWbWGIIALmRRIFCGBiXpqJ8sqpZFgbPNAbCQyJE5lUnZpNnDd8FRu4eEAn_Wy4-EGCOXny28ka-geTgJuEFL143bJT6jCfceARC-FB1EIDNy2xBRsHPkQMCGeY7f3ssgQ/s320/20220726_114835.jpg" width="320" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRCaX4hYkYufL0SyfM6mOvvAx2rx9axgsZpV7ox352IN6V6uzGWr_XpkEBXcqcKjghURnJ8eE6yI4yHyGPnDkBMe8vFPCxfj3-iSo_4upibaVJFGy-UAGk6cwGU8hQx0B58utxLFsBzq_q3emjHgUHmgu6uXd9c15jPQBak2jkj73QsGl2QK7rbaqzpg/s4000/20220726_135030.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4000" data-original-width="1800" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRCaX4hYkYufL0SyfM6mOvvAx2rx9axgsZpV7ox352IN6V6uzGWr_XpkEBXcqcKjghURnJ8eE6yI4yHyGPnDkBMe8vFPCxfj3-iSo_4upibaVJFGy-UAGk6cwGU8hQx0B58utxLFsBzq_q3emjHgUHmgu6uXd9c15jPQBak2jkj73QsGl2QK7rbaqzpg/s320/20220726_135030.jpg" width="144" /></a></div><br /><p><br /></p><p><br /></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-19866195422261886482022-07-26T14:56:00.002+03:002022-07-27T20:11:40.700+03:00Karadeniz Turu'na Çıktık!<p> Ne zamandır yoktum, çünkü yazmaya değer bir şey yaşamıyordum sanırım. Şimdi sizlere Karadeniz turumuzu özetlemek isterdim fakat hepsinde ayrı bir deneyim yaşadığımız için hepsini gün gün yazmaya karar verdim</p><p>1. İstanbul'dan Çıkış >>Osmancık'ta kalış</p><p>2. Ordu Gezisi</p><p>3. Trabzon-Of gezisi</p><p>4.Rize Gito Yaylası</p><p>5.<a href="https://hayalmeyalbuschra.blogspot.com/2022/07/pokut-yaylasnda-nerede-kalnr.html">Rize Pokut Yaylası</a></p><p>6.Artvin Borçka</p><p>7.Artvin Yaylası</p><p>8.Eve Dönüş</p><p><br /></p><p>karışık olarak yazıcam size, fikir verirler umarım :) bolca fotoğraf da paylaşıcam, hiç merak etmeyin ''<br /></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-48858515469147141952022-03-18T11:32:00.002+03:002022-03-18T11:32:22.895+03:00Şubat Ayı Denebunu Kutusu<p><span style="font-family: Delius;"> Yaklaşık bir yıldır denebunu kutusu almıyordum. Bu ay bir yolladılar, pir yolladılar. Önceden deneme boyu olan ürünleri tam boy olarak göndermişler, sevindim şahsen. Gelelim ürün yorumlarıma..</span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEixfMBgaNb8OvdrL1ROcOrQs8xFpfCqXTEPUt0yXeWg4y2DtCPRD8enilhHiUbAiK7iEfFGNQ2SSGQM37z-2LjcSsFp1gvkAOFYd89SWYCtNuOz_3Hbsl_TVK8gK5FgbFHUToZScDVfW5vCJ_jksisnFcvWSd-XwqHn3uvSGhDQJxqSeQutxAGaw3dQQA=s1379" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="891" data-original-width="1379" height="207" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEixfMBgaNb8OvdrL1ROcOrQs8xFpfCqXTEPUt0yXeWg4y2DtCPRD8enilhHiUbAiK7iEfFGNQ2SSGQM37z-2LjcSsFp1gvkAOFYd89SWYCtNuOz_3Hbsl_TVK8gK5FgbFHUToZScDVfW5vCJ_jksisnFcvWSd-XwqHn3uvSGhDQJxqSeQutxAGaw3dQQA=s320" width="320" /></a>,</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;"><br /></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;">Böyle bir şans olamaz. Öncelikle Fairy'den başlamak istiyorum. Fairy deterjanı uzun zamandır kullanmıyordum. Sebebi de Berna Laçin'in bir zamanlar yapmış olduğu açıklamalar ve reklam yüzü oluşu sebebiyle idi. Malumunuz Reklamcılık konusunda yüksek lisans yapıyorum, az çok tepki vereyim ama di mi? Tam Finish Quantum bitmişti ki, bu ilaç gibi geldi. Kalitesi ve temizliğini daha önce de bildiğimden tekrar gidip Fairy aldım, ne yalan söyleyim. Temizliği ve kokusu ile ideal bir bulaşık makinesi deterjanı. Quantum' a göre de fiyatı bir hayli uygunmuş, havada kaptım, paranın para olduğu şu dönemde. ürüne puanım 9/10</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;"><br /></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;">Gelelim Elidor'a. Uzun zamandır şampuan konusunda sıkıntılar yaşıyordum. Denemediğim şampuan kalmamışken DP ile tanıştım. Gerçekten muhteşem bir şampuan kendisi. Tam anlamıyla fiyat performans ürünü fakat bundaki sıkıntı da kokusu. Yeterince de köpürmüyor oluşu. Ha, bir de sabun gibi bir etki bırakıyor, kurutuyor saçı. Üzerine bir saç kremi dolaştırmak gerekiyormuş. Bunu da elidor 7 etkili saç kremi ile başardım. Gerçekten söylediği gibi 3 gün koku saçınızda kalıyor (test ettim, 3 gün yıkamadım böğğğk) Ve saçların taramasını kolaylaştırıyor. İpek gibi yapıyor saçı. Bir de elektriklenmeyi sıfıra indirdi. ürüne puanım 9/10</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;"><br /></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;">Elidor Sağlıklı Uzayan Saçlar serisine ilk kez bakabilme fırsatım oldu. Bakın bunu denememiştim. Fakat üzerine konuşmak için şişeyi tamamen bitirmem gerekiyor sanırım. Bendeki sıkıntı saç dökülmesi. Saç dökülmesini azaltmadı. Dp ile yakaladığım durmayı, çoğalttı maalesef. Sağlık konusunda ilk yıkanınca evet çok sağlıklı, parlak saçlara sahip oluyorum fakat ertesi gün elimden kayıp gidiyor bu görüntü. Bu yüzden ürüne puanım 5/10</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;"><br /></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;">Gelelim çamaşır makinesi deterjanı Persil'e. Benim en büyük sıkıntım koku. Çamaşır makinesinden çıkan çamaşırlar şöyle muhteşem kokmuyor. Her seferinde yumuşatıcı kullanmak zorunda kalıyorum. Deneme boyu olan bu ürünü kullandım. O gün uyuyakaldım ve makinenin içinde unuttum çamaşırları. Böyle bir durumda leş gibi kokarlardı fakat ertesi gün baktım ki, ıslak çamaşır makinede durmasına rağmen misler gibi kokuyor. Hemen kurutmaya attım, miss gibi aldım çamaşırları. Ertesi gün hemen sipariş vermek zorunda kaldım :) 10/10 puanı hak etti.</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;"><br /></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;">Synsodyn diş macunu ise daha önce kullandığım ve diş hassasiyetimi arttıran bir üründü. uzun zamandır kullanmamıştım, deneme için gönderdikleri için korka korka denedim. İnanın çok iyi geldi. Fakat kokusuz oluşu ve diş fırçaladıktan sonra ağızda ferahlık hissi bırakmayışından ötürü beğenmedim. Puanım 3/10.<br /><br /></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;">Laroche kremleri hakkında zaten çok iyi bir izlenimim olduğundan ve deneme boyu gönderdikleri ürünü zaten evimde kullandığımdan ötürü hemen çantama attım. Benim gibi cilt kuruluğu yaşayan bir bünyeniz varsa mutlaka Laroche Possay lipikar kremi öneriyorum. Çocuklarda da kullanabileceğiniz bu ürün gerçekten çok kötü kokuyor fakat bir o kadar da etkili. Bende egzema problemi olduğu için mecburen her akşam kullanıyorum ve inanılmaz rahatlatıyor. Bunun yanı sıra cicaplast serisi ile kızımın pişik problemini çözdüm. Özellikle pişik oluşmuşsa bir kullanımda düzelten mucize bir krem, zamanında öneren doktoru saygıyla anıyorum her seferinde. Ve güneş kremi de bir harika ama şu iğrenç kokusundan bir kurtulsak keşke. :) Puanım 10/10</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;"><br /></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Delius;">Fish oil yalnızca tek bir kapsül halinde gönderilmişti. 1 kapsülle nasıl yorum yapayım bilemediğimden, ne desem yalan olur. hap gibi bir şey, çocuklara verilmesi taraftarı değilim. Balık yağı diye başka şeyleri de ağızlarına atabilirler. Hoş bir yaklaşım olmamış. Yumuşak, lezzetsiz, itici bir şey. beğenmedim 1/10</span></div>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-833089456743820112022-01-01T12:40:00.005+03:002022-01-01T12:40:39.037+03:00Dyson vs Robot Süpürge, Hangisini almalıyım?<p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin;"> Son günlerde herkesin kafasında aynı soru. yaklaşık 2,5 yıldır xioami robot süpürge kullandığım için bu yazıyı yazmayı kendimi borçlu bildim. bu bir amme hizmetidir. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin;">Henüz Türkiye'ye gelmemişken bu robot süpürgeler, A kişisi "sen süpürmeyi hiç sevmiyorsun robotunu alıcam" deyip yurtdışından siparişle getirmişti. Her Jetgiller çocuğu gibi benim de hayalim kendi kendine süpüren süpürgeydi. Çünkü tek cümleyle süpürmekten nefret ediyorum. İçime fenalıklar geliyor. Yemek yapayım, mutfağı temizleyim, ütü yapayım ne bileyim ne varsa yapayım ama yeter ki süpürmeyim diyordum. Ve hayallerim gerçek oldu.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin;">Aradan 1 yıl geçince dyson ortaya çıktı. Kvalidem de ondan aldı. Bir kaç kez onu da deneyimleme fırsatım oldu. Gerçekten harika çekiyor, hafif. Bunun dışında hiç bir artısı yok. Bu iki makine arasında tercih yapacaksanız eğer ihtiyaçlarınızı belirlemelisiniz. Mesela ev süpürmeyi seven bir insansanız dyson alın, keyfinize bakın. Her gün alın elinize süpürgeyi tüm evi süpürün 2 büklüm. Tek kolla tüm cihazı çektireceğiniz için önce hafif gelse de 3.odadan sonra ağırlaşıyor. Ama benim gibi nefret ediyorsanız süpürmekten, ev süpürmeyi angarya olarak görüyorsanız, evinizde kedi çocuk gibi evi kirleten varlıklar varsa, mutlaka robot almalısınız. Robot tek başına yeterli değil. Ben bunun yanı sıra 300tl'ye bir dikey süpürge aldım. Yatak odamda yükseklik konusunda sıkıntılar olacağından içeri sokmuyorum, orayı süpürme veya aniden süpürmek gerektiği zamanlar için. Mesela bir bardak kırdınız. Robota git süpür diyene kadar siz gidiyorsunuz. Fakat günlük temizlik için robot ideal.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin;">Robotun artıları:</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin;">+ Her gün çalışıyor, bana mısın demiyor (2,5 yıl oldu)</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin;">+ Çekiş gücü çok iyi. (Alırken mutlaka model ve markaya dikkat edin. Fiyatlar oldukça yüksek. Ben roborock ve xioami tavsiye ediyorum) Halıyı kaldırarak süpürüyor ki normalde benim asla yapamadığım şeyler :)</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin;">+ Evden çıkarken evinizi derli toplu tutarsanız, çıkarken başlatırsınız o eve gelene kadar tüm evi süpürür. (Halısız eviniz varsa silme özellikli olanları da var)</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin;">+ Ev işinizi yaparken onu çalıştırırsınız, bu sırada siz başka işlerle meşgul olabilirsiniz. Ya da benim gibi kahve içerken keyifle izlersiniz. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin;">+ Her gün çalıştırdığınız için evde toz, pislik gibi şeyler olmaz. Gelen temizlikçi bile farkını fark eder, kendimden biliyorum.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin;">- Süpürme işlemi oldukça uzun sürüyor. Fakat bu aslında benim için eksi değil. Zira ben hiç bişey yapmıyorum. Kendi kendine evde geziniyor kedi gibi, ardından evine dönüyor zaten. Sesten rahatsız olabilirsiniz belki, silent seçeneği de var, oldukça sessiz temizlik yapabiliyor. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin;">Dyson ise el kol gücü kullanımı gerektirdiği için asla tercih etmeyeceğim bir süpürge. Temizlikçi miyim ben ya? robot varken ben neden süpürcem mantığında olduğum için elbette robot tavsiye ediyorum. Ama dediğim gibi robota güvenmem ben, kendim süpürcem ancak içim rahatt eder diyorsanız diğer markalar yerine dyson alın, en azından yıllarca kullanır, çekiş gücüne hayran kalırsınız. </span></p><p style="text-align: center;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiFekTtKYQ5NCXge23KC-DIWrdbVvAd-zmmz8WFnGrLjxdrdoiXDsf0Raxni2Ef5oF6uZhPkL5AcJtlTT_xruUnxdqYbsaZ8isHIn08fcAPJvvoeN4ztSJoYJikZOb-fEhkOgqD_Q8kFzE7KTa6U2oC9_IaD8Eooftnbzi_stNdOhLixdr3YUhyqOySoQ=s640" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="640" data-original-width="582" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiFekTtKYQ5NCXge23KC-DIWrdbVvAd-zmmz8WFnGrLjxdrdoiXDsf0Raxni2Ef5oF6uZhPkL5AcJtlTT_xruUnxdqYbsaZ8isHIn08fcAPJvvoeN4ztSJoYJikZOb-fEhkOgqD_Q8kFzE7KTa6U2oC9_IaD8Eooftnbzi_stNdOhLixdr3YUhyqOySoQ=s320" width="291" /></a></div><br /><span style="font-family: Pangolin;"><br /></span><p></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-18136034777145976232021-12-08T14:30:00.001+03:002021-12-08T14:30:00.201+03:00Notlar 1<p style="text-align: center;"><span style="font-family: Merienda;">hayatta bazı insanlar asla evlenmemelidir. Evlenip</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Merienda;">başka insanların hayatlarını , hayallerini , geleceklerini çalmamalıdır.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Merienda;">hayat o kadar kırılgandır ki , bazen tek bir yanlış, tek bir hata, tek bir söz paramparça eder O'nu</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Merienda;"><br /></span></p><p style="text-align: center;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgP-qskUkJ6Zd2b9fBjmlE25GjFt5NTkHxVj9WwPkfKV5ZBs18pzFtcs4PLyqySmvl5OqbmY8rAUv_Nsxz3NxgsuyAFgzD3bHUNz_eIxlwgfw_fc9iBUw9Lkwc7jUgwk8LUYTljqfNVHJsDWTi68oGc0Qew7fH3Fqk3OhNfKwox8nRvWnW9waQuQq3FKg=s1880" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1254" data-original-width="1880" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgP-qskUkJ6Zd2b9fBjmlE25GjFt5NTkHxVj9WwPkfKV5ZBs18pzFtcs4PLyqySmvl5OqbmY8rAUv_Nsxz3NxgsuyAFgzD3bHUNz_eIxlwgfw_fc9iBUw9Lkwc7jUgwk8LUYTljqfNVHJsDWTi68oGc0Qew7fH3Fqk3OhNfKwox8nRvWnW9waQuQq3FKg=s320" width="320" /></a></div><br /><span style="font-family: Merienda;"><br /></span><p></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-67371755079022770732021-11-16T19:04:00.003+03:002021-11-16T19:04:56.748+03:00Ben Yine Geldim<p style="text-align: center;"><span style="font-family: Neucha; font-size: medium;">Çoook uzun zaman oldu yazmayalı. eskiden ne yazardık be, her gün mutlaka bir şeyler karalardım, günlük gibi tutardım buraları. son zamanlarda yazamaz oldum. alışkanlığım kayboldu. okunmuyor da artık bloglar. o yüzden daha rahat yazabilirim sanırım. evet burası benim için günlük oldu artık. yazacağım..</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Neucha; font-size: medium;">Bugün annemin dizinden ameliyat olacağını öğrendim. Geçtiğimiz haftalarda bir düşük yaptım. 9 haftalıkken kaybettik. Kalp sesini duyduktan sonra düşük tehlikesi hep vardı. Fakat bir terslik vardı, kesinlikle hamile gibi hissetmiyordum. İşte hamileyken başınız döner, sabahları mideniz bulanır, canınız bir şey çeker falan ama bende hiç birisi yoktu. normal herhangi günden farkı yoktu hamileliğin. bu da bende acaba bir terslik mi var duygusu ile devam etmeme sebep oldu. Nitekim de öyle oldu. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Neucha; font-size: medium;">İnsan başına ilk gelen şeylerden inanılmaz korkuyor. Çok korktum, üzüldüm. Özellikle ağır kaldırmayayım diye çamaşırları kurutma makinesine taşırken 3 sefer yaptığımı hatırlayıp bir kerede kaldırdığımda anladım acısını. Oturup ağladım. Artık hamile değildim. İşte o an birden aklıma bir acı düştü, yakının kaybetme acısı. Allah kimseye yaşatmasın, sevdiğinin acısını. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Neucha; font-size: medium;">Sanırım söyleyeceklerim şimdilik bu kadar</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Neucha; font-size: medium;">yarın güzel haberlerle görüşmek dileğiyle. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Neucha; font-size: medium;"><br /></span></p><p style="text-align: center;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjvnTF_3ZWawFcrQYJuG0q7_NbLWUAjDYgIp5gGtiZbzK6i8evi71XP_1qsdPot8TY4d-rQklytIym9QY1La2Ob1HdTajUuxdV_RRU7T88v1Kj-CW_Grtzw1xo-q6IjanFyIMtg60St5UVXC3X7J2SSnoBEEwXOBFFDAJp_NCCwgrxODlGGNpLRBCVLgg=s1920" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1079" data-original-width="1920" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjvnTF_3ZWawFcrQYJuG0q7_NbLWUAjDYgIp5gGtiZbzK6i8evi71XP_1qsdPot8TY4d-rQklytIym9QY1La2Ob1HdTajUuxdV_RRU7T88v1Kj-CW_Grtzw1xo-q6IjanFyIMtg60St5UVXC3X7J2SSnoBEEwXOBFFDAJp_NCCwgrxODlGGNpLRBCVLgg=s320" width="320" /></a></div><br /><span style="font-family: Neucha; font-size: medium;"><br /></span><p></p><p><br /></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-84864771302898672362021-10-06T13:44:00.002+03:002021-10-06T13:52:15.875+03:00Çok Saçma<p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"> Sizce de öyle değil mi? Çok saçma. Bu dünyada kadın olmak.. Aslında kadın olmak bu kadar güzelken, nasıl bu kadar saçmalaşabiliyor ki?</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Mesela bir kadınsan, sabah kahvaltı hazırlamak zorundasın, öğle yemeğini düşünmen gerekiyor, akşam da.. Tüm çamaşırları yıkayıp, kurutup, ütülersin. Bulaşıkları yıkarsın. Yerleri süpürür silersin, her yerin tozunu alırsın. Her şeyi ama her şeyi yaparsın, karşılığında bir teşekkür veya bir iyi söz beklediğinde "yapmasaydın" derler. Ya da "sen ne yapıyorsun ki? her şeyi makine yapıyor" derler. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Sabah evde ekmek yok diye sana kızarlar. Ekmek almanı istesen ya "bugün de ekmek yeme" ya da "git kendin al" derler. Oturur kendin ekmek yaparsın, sanki çok kolay bir şeymiş gibi, aman ne var ki beş dakka da yaptın işte, ne tatava yapıyosun boş yere derler. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Gezmek istersin, araba altında git gez derler. Kahve isteseler ve sen "bak kahve makinesi orada, git bak kendin yap" desen, yemediğin laf, girilmeyen trip kalmaz. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Evde bir şey bitse, azalsa, kaybolsa, tek sorumlusu sen olursun. Sadece sen yaşıyormuşun gibi.. Evde bir yer pis kalsa, her yer pislik içinde olur, ele bir bez alınıp silinmez. Temizlikçi çağırsaydın diye yine suçlu sen olursun. yetişemiyorum senden yardım istiyorum deme gibi bir lüksünüz olamaz. Bu sabah canım hazır kahvaltı istiyor, lütfen hazırla, hiç halim yok deseniz, karşı tarafın gözü açılmaz olur. O derece hastadır birden, tüm gün yataktan çıkmaz. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Hiç bir şeye hakkınız yoktur bu hayatta. Oturup kitap okusanız 3 sayfa, çocukla neden ilgilenmiyosun, neden burada uzandın lafları beyninize çakılır çivi gibi. Film izleseniz, hep film izliyor olursunuz. Film izliyor derken, oturup bir filmi izlemek değil, ütü yaparken, yemek yaparken film izlemek. Buna bile hakkınız yoktur çünkü. tuvalette biraz uzun kalamazsınız. banyo zaten çocuklar uyuyunca yapılacak olan bir lükstür. Her şey lükstür. Karşılıklı kahve içmek mesela. Sanki büyük bir lütufmuş gibi sunulur. Zaten elden telefon düşmez, iki kelime edilmez orada da. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Geçen bi twitte bi kızcağız yazmış, elektrik faturası fazla gelince annesi kaçacak delik ararmış. başkası eklemiş, tüp bitince annesi öyle bir korkarmış ki, tüp bitti yemek yapamadım dese ayrı dertmiş, tüp alacak para istese ayrı dert. Kadın olmak öyle dertli, öyle zorlu bir yolculuk ki, ne annelik sorumluluğu biter, ne ev hanımlığı, ne de kadınlık. Yorulmak gibi bir hakkınız da yoktur üstelik. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">İlginçtir, geçen birisi kapıyı tuttu benim için. O kadar şaşırdım ki. Kapının tutulup beklenmesi, benim için özel bir şey yapılmayı o kadar olmuş ki.. Ne yapıldı benim için en son diye düşünüyorum, hiç bir şey aklıma gelmiyor. Ya büşra şunu sever, şunu da şöyle yapalım demedi kimse. Geçen gün babam pasta aldı, meyveli yiyemiyorum diye çikoatalı almış, görünce ağlamak istedim mutluluktan. Çaktırmadım. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Müge anlı da bir kadın söylemişti, termosunun kapağını açamamış, yan masaya rica etmiş de bir adam gelip kapağı açmış, kadın buna aşık olmuş. herkes aşağıladı kadını, ne yani bundan mı aşık olunur falan dedi ama kadın o kadar boşverilmiş, o kadar yalnızlaşmıştı ki, en ufak şeyden etkilenir olmuştu, yazık.. Aslında kadınların hepsine yazık. Bunları anlatınca da kadınlar kendilerine yetemiyorlar mı diyor bazı feminist düşünceler. yetiyorlar tabi, yetmezler mi? Fakat burada sıkıntı aile olmak istersen aile olmayı başaramamanın sıkıntısı. Hani ailede biri bir yere yetişemezken biri arkasından sırtlar, yardımcı olur, beraber bir yolda yürürler ya, heh işte ona bir türlü ulaşamamak sıkıntı. Her yükü tek tarafa yüklemek, her şeyi tek başına sırtlamasına çalışmak, aptal yerine konmak, keriz olmak, kullanılmak, buruşturulmak, atılmak mevzu. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">İşte bu yüzden, kadın olmak çok saçma değil mi?</span></p><p style="text-align: center;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCYZHBHMWcH0Ae8xnwtq20XzxMA6nIM194iaZEwB1vtlcuK1WwNJ0keS1oz7D9yX39Wry4yA1IL9L-68x9iXghArHPcUQd9k1Qn_uFNmzZ30JETSFdg3Fb9ONG0EkgLMHSeQ1FDjaW0vEE/s1880/pexels-photo-8078658.jpeg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: trebuchet;"><img border="0" data-original-height="1253" data-original-width="1880" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCYZHBHMWcH0Ae8xnwtq20XzxMA6nIM194iaZEwB1vtlcuK1WwNJ0keS1oz7D9yX39Wry4yA1IL9L-68x9iXghArHPcUQd9k1Qn_uFNmzZ30JETSFdg3Fb9ONG0EkgLMHSeQ1FDjaW0vEE/s320/pexels-photo-8078658.jpeg" width="320" /></span></a></div><span style="font-family: trebuchet;"><br /></span><span style="font-family: Mali; font-size: medium;"><br /></span><p></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-786563269040274212021-09-20T22:13:00.005+03:002021-09-20T22:13:57.790+03:00Mekan Keşfi: Konya - Aşk Kahve<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhze2_vr1avZwGCnX2BRTuEW1zIOj82WsnDepvlhCQvFxbHdyCwngL00_7530RA6RVF1R69HrBPvtX8NvRLQahAaCOpcPvcxh7NQWkl-brUNOut6bwugCVADvU0FRyfp2jH1GLufJXOpRfj/s2000/WhatsApp+Image+2021-09-20+at+22.04.26.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="2000" height="144" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhze2_vr1avZwGCnX2BRTuEW1zIOj82WsnDepvlhCQvFxbHdyCwngL00_7530RA6RVF1R69HrBPvtX8NvRLQahAaCOpcPvcxh7NQWkl-brUNOut6bwugCVADvU0FRyfp2jH1GLufJXOpRfj/s320/WhatsApp+Image+2021-09-20+at+22.04.26.jpeg" width="320" /></a></div><br />Uzamandır yazmadığımın farkındayım. çünkü uzun zamandır bir yere gitmiyor, yeni yerler keşfetmiyordum. Taa ki a kişisi "yeter artık , iyice gülben'e benzedin, hadi sokağa" diye zorla beni tura çıkarana kadar. Evet, tura çıktık ailecek. 3,5 yaşında bir çocukla yapılacak bir iş miydi gerçekten bilmiyorum fakat öylece çıktık yola..Neyse, bir sonraki post konusu olsun. İşte bu gezi sırasında Konya'ya da uğradık. Konya da gitmiş olduğum ve gerçekten aşık olduğum aşk-kahve hakkında yazacağım..<p></p><p>Malum pandemi koşulları, tamam sokağa çıktık fakat tabii ki maske mesafe kurallarının yanı sıra bazı katı kurallarım da vardı, kapalı alanlarda asla yemek yememek gibi. Bu yüzden oturacak yer bulmak benim için oldukça zor oldu. Çünkü Konya'da her yer kapalı. Kimse maske takmıyor, mesafe de Allah'lık. Neyse bir kaç kavga tartışma yaşadık bu yüzden A kişisi ile. O'na göre artık bitmiş pandemi olayı. Neyse, bana göre bitmedi. </p><p>Bu mekanı çok sevdim, öncelikle açıkta masaları olduğu için, sonralıkla bana hiç sormadan çok harika ikramlar verdiler diye. Ben dibek kahvesi istedim, karşıma lokumun yanında ikram edilmiş kahve geldi. İstanbul'dan alışığım, 1 tane, hadi iyi bir gündeysem 2 tane lokum görmeye. Fakat bu da nesi, gördüğünüz gibi tam 3 tabak, çeşit çeşit lokum ikram edildi. Fiyatlar komik derecede az. Mekan yeterince tanıtılmamış bence, tanıtılmalı. Hani bir şehre gidince, nereye gitsem acaba dendiğinde parmakla gösterilen mekanlardan birisi olmalı. Kahve içmeyi seviyorsanız, yolunuz konya'ya düştüyse, mutlaka uğramalısınız. Çayı da güzelmiş, onu da A kişisi deneyimledi. Yalnız kahvenin yanına onca şey koyup, çayı tek başına servis etmeleri bizi bir parça üzmüş olsa da hiç önemli değil. Bu çay içenlerin sorunu. Çay içmekten nefret ediyorum, içenlere de saygı duyuyorum. Nasıl içiyosunuz o zehri ya? içilecek dert mi gerçekten :)</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwMR6n2WtCGpb2bOGccNkjzmAyi_rXBx3zy8pJq9gzcrgXC83RYuTKuWhdNv1pP7F_Ii1tVZqql2DsEx_O22xWEHUf7OMEg1wT5naxgR7ttz7hKWTcMw35EJTr1t6WZE3DGZu5LWD-NaPw/s2016/WhatsApp+Image+2021-09-20+at+22.08.23.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2016" data-original-width="1512" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwMR6n2WtCGpb2bOGccNkjzmAyi_rXBx3zy8pJq9gzcrgXC83RYuTKuWhdNv1pP7F_Ii1tVZqql2DsEx_O22xWEHUf7OMEg1wT5naxgR7ttz7hKWTcMw35EJTr1t6WZE3DGZu5LWD-NaPw/s320/WhatsApp+Image+2021-09-20+at+22.08.23.jpeg" width="240" /></a></div><br /><p><br /></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-33691927437811953732021-07-28T18:47:00.001+03:002021-08-04T19:49:40.401+03:00...<p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;"> İnsan tek başına doğup, tek başına ölüyorken, neden yaşamında yalnızlığa itilir ki? Eskiden kalabalıklar arasında yalnız yaşarken, şu an yaşadığım hücre içinde yalnızım. Yalnızlıktan nefret ettikçe üzerime yapışıyor, çıkarmaya çalıştıkça sakız gibi elime bulaşıyor, yıkamaya çalıştıkça daha çok zorluyor beni.. Şimdilerde her şey zorluyor beni. Herkes zorluyor..</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">Yemek yapmak en sevdiğim şey iken, yemek yapmak istemiyorum bu günlerde. Oturup durmak istiyorum, sadece uyumak.. Uyumaya zamanım olmadığından uyku ile uyanıklık arasında savrulup duruyorum. Bunca mutluluğun için mutsuzlukla haşrolup duruyorum. Mutsuzluğumu hiç sevmiyorum. Kendi kendimi mahkum ettiğim mutsuzluğumda, her dakika kendimden nefret ederken buluyorum kendimi. Aynaya baktığımda o kadar çirkin bir yüz karşılıyor ki beni.. Kalbimin karanlığı yüzüme vuruyor resmen. Bir yerde okumuştum "sevilen kadın binlerce kişi arasında sıyrılır, ışığıyla aydınlatır her yeri" diye. Gerçekten sevilen kadın güzelliği diye bir şey var. Sevildikçe parlıyor kadınlar. Bense sevilmediğimi hissettiğim her dakika içimin çürüdüğünün farkına varıyorum. İçim çürüyor, inciniyorum, üzülüyorum, ağlıyorum, bağırıyorum, kapanıp kalıyorum.. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">Kahvaltı yapmayı sevmiyorum son zamanlarda. Tek başıma kahvaltı yapmaktan sıkılıyorum. Arkadaşımla yaptığım kahvaltılarım aklıma geliyor birden. Çaydan nefret etmeme rağmen 25 tane çay içiyorum. Sohbet o kadar güzel ki.. En son ne zaman çay içtim hatırlamıyorum şu an. Konuşacak hiç bir şey yok. Paylaşacak hiç bir şey yok. Zaten hiç olmamıştı belki de.. Gidecek tonlarca yer varken, tonlarca yol varken, gidilmemişti hiç bir yere. İç rahatlığıyla gezilecek sokaklara çıkılmadı. Görünmedi hiç bir yer. Keyif de vermedi zaten. Ya geç kalındı, ya da gidince beğenilmedi.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">Ben paramparça oldum artık. Her yerim her yerde. Her döndüğüm köşede bir parçamla karşılaşıyorum, o kadar ıssız, o kadar terkedilmiş ki, acıyorum halime. İnsanın kendisine acımasından daha beteri var mı acaba? Kendime acıyorum, üzülüyorum, dışardan bakıp yazık diyorum. Gerçekten yazık olmuş. O kadar çok yazık bir yaşam ki. Bitmesine üzülmem.</span></p><p style="text-align: center;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcLYtWsTXu7t2-M7HcjPVgo2HEzVr-VmACDbY2djMUppebgs1jvRKn1fTHth4cKAd59e8rtjsEC_6fw2E4bgfHJjNShnWJBrIzvdwhDiyE59PPi1IapLjBM2NZGi962QUOb9y-r4Iqmvc3/s2048/pexels-pixabay-159108.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-size: medium;"><img border="0" data-original-height="1365" data-original-width="2048" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcLYtWsTXu7t2-M7HcjPVgo2HEzVr-VmACDbY2djMUppebgs1jvRKn1fTHth4cKAd59e8rtjsEC_6fw2E4bgfHJjNShnWJBrIzvdwhDiyE59PPi1IapLjBM2NZGi962QUOb9y-r4Iqmvc3/s320/pexels-pixabay-159108.jpg" width="320" /></span></a></div><span style="font-size: medium;"><br /></span><span style="font-family: Pangolin;"><br /></span><p></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-76188552192985665022021-06-06T17:46:00.002+03:002021-06-07T00:18:14.088+03:00Bugün günlerden umut.<p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;"> Bugün günlerden yarın, bugün günlerden umut!</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">Böyle bir reklam vardı, neyin reklamıydı, neydi bilmiyorum fakat slogan o kadar güzel ve o kadar akılda kalıcıydı ki, yıllardır canım ne zaman sıkılsa, aklıma hep o gelir.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">Üzerine bir şeyler söylemek isterdim fakat, yalnızca umut etmek istiyorum. Her şeyin düzeleceği,bir şeylerin yoluna gireceği, normal bir hayata karşı umut etmek istiyorum.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">Ben çok yoruldum.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">Ben çok bunaldım.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">Ben çok sıkıldım.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">Duvara karşı konuşmaktan, akıntıya karşı yüzmekten, sırtıma yüklenen yüklerden, sorumluluklardan, sorumsuzluklardan çok yoruldum. Sanki koskoca dünyaya bir beni sığdıramıyorlar, bir ben herkesin gözüne batıyormuşum gibi.. Herkesin derdi sanki benmişim gibi. Ben olmasam her şey düzelecek gibi.</span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqtLSCRTPscdQiafxS1UNc0eaPh8bxtkiQatpZrTmSJRAa5n_tuXRrgLdjXNj-Iq6Z8FH4Ni4DZJUcj6ZSWYW7NGgUh08rDo74DATrMfAFOLOI4GZAVl3YNhnsbjIeSJoLIClTme3tdwju/s2048/DUYGULAR.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;"><img border="0" data-original-height="2048" data-original-width="1367" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqtLSCRTPscdQiafxS1UNc0eaPh8bxtkiQatpZrTmSJRAa5n_tuXRrgLdjXNj-Iq6Z8FH4Ni4DZJUcj6ZSWYW7NGgUh08rDo74DATrMfAFOLOI4GZAVl3YNhnsbjIeSJoLIClTme3tdwju/s320/DUYGULAR.jpg" /></span></a></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;"><br /></span></div><p style="text-align: center;"><br /></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-28294035578660895502021-05-26T21:06:00.010+03:002021-06-05T17:20:21.849+03:00Erken büyüyen gençlik! Sözüm sana!<p style="text-align: center;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4Lb_aDK2vMkpiY5wJuJZroWyLLaG1vJX39tAZbM6NH8cgsQ5AGMvYOF2Z_dlGeDq6QXNGme1rjTV97sRIKxmabFvGDxc0Qkxnkt1XXdyABjeVA7fW8G2qN1Ao2XnLiRuaR-H02jcvYv5R/s1920/pexels-pixabay-36717+%25281%2529.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;"><img border="0" data-original-height="1195" data-original-width="1920" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4Lb_aDK2vMkpiY5wJuJZroWyLLaG1vJX39tAZbM6NH8cgsQ5AGMvYOF2Z_dlGeDq6QXNGme1rjTV97sRIKxmabFvGDxc0Qkxnkt1XXdyABjeVA7fW8G2qN1Ao2XnLiRuaR-H02jcvYv5R/s320/pexels-pixabay-36717+%25281%2529.jpg" width="320" /></span></a></div><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;"><br /><span><br /></span></span><p></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;"> Geçenlerde lise yılları ile alakalı bir yazı yazmıştım, lise yıllarımızdaki taşkınlıklarımızdan bahsetmiştim. Ekleyecek tonlarca şeyler varken, bir kaç şey daha yazmadan edemezdim. O dönem cep telefonları yeni ellerimize almışız, kontor falan hak getire. hiç unutmam 100 kontor 20tl. ama bizim için çok büyük paralar o dönem. mesaj başı da 2 kontor gidiyordu. arkadaşlarla oturduk, bir tanemizin telefonuyla gelişi güzel numaralara çağrı atıp kapatıyoruz. karşı taraf geri aradığında ülker den aradığımızı, kendilerine hediye kolisi göndermek istediğimizi söyleyip, adreslerini isimlerini falan alıyorduk. bir de yalandan not alıyormuş gibi yapıyor, diğer birime bağlıyoruz deyip başka bir arkadaşa telefonu veriyorduk falan. bir gün bir kamyoncu amca açtı telefonu. yoldayım çocuğum kusura bakmayın falan dedi. neyse aynı şekilde söyledik, güldük eğlendik. kapattık telefonu. e numara açık tabi, adamın da işi gücü mü yok nedir, durmadan aradı arkadaşı kolim nerde diye. aramızda koli doldurup adama göndermiştik :D</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">lise son da, dersler boş bırakılmış, hocalar sınıfa uğramıyordu. biz de oturduk arkadaşlarla cin çağırma seansları yaptık. hocanın teki bizi bastı, malzemelere el koydu da neyse kurtulduk. kafaya bak, o dönem çok havalı geliyor tabii böyle şeyler. Sonra bir arkadaş iskambil kağıdı getirdi, batak oynamayı öğrendik. hoca gelince pat kağıtları kaldırıyoruz, kimse anlamıyor. derken bir gün okey takımı geldi okula, sıraları birleştirip okey oynadık. biz çok eğlenince 2 set daha geldi, sınıf kahvehaneye dönüştü bir gün. biz güle oynaya oynuyoruz, ders boştu. yan sınıflardan müdüre şikayet gitmiş, taş sesleri yüzünden yakalanmıştık. :)) </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">Yurtta kaldığım dönem arkadaşın ağzına diş macunu sıkıp sara krizi geçiriyor şakası da yapmıştık tabii, o dönem modaydı. Sonra tüm odaların kapılarına vazelin sürmüştük. Banyo kapılarına da. Ayakkabıların yerlerini değiştirip, tuzlukların üstlerini açardık. Böyle aptlallıklarla mutlu olurduk. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">Şimdi lise çocuklarına bakıyorum, sohbetlerine kulak kabartıyorum da, hiç eğlenmiyorlar. Kızların tek derdi nasıl daha güzel olabilirim, erkeklerin derdi ise nasıl zengin olabilirim? kızlar kendilerini tüketim toplumuna adamışken, erkekler tüketerek mutlu olacaklarını sanıyorlar. hiç bir şey paylaşmıyorlar, hiç gülmüyorlar, birbirlerine şaka yapmıyorlar. birbirlerine sadece aşkla yaklaşıyorlar. ben liseyi 1 yıl hazırlık ile 4 yılda bitirdim. 4 yıl boyunca yalnızca 2 kişi sevgili oldu sınıfımuzda. ama öyle şimdiki zamanki sevgililerden değil, filmlerdeki lise sevgililerindendi. güzellerdi ya. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: Pangolin; font-size: medium;">Üzülüyorum kısaca. Keşke teknolojinin bu kadar hızlı olmadığı bir dönemde yetişseydik. o kadar hızlı geçti ki herşey. o kadar hızlı yaşadık ki.. daha söyleyecek çok sözüm var ama bu kadar uzun yazıyı okuyamayacak kadar işiniz olduğuna eminim..</span></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-22122766125380022132021-05-24T22:55:00.001+03:002021-05-24T22:55:56.954+03:00Yazıyorum, o halde varım!<p align="center" class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Ne
zamandır yazmadığım için söylenen arkadaşlarım oldu, ah be arkadaş, sen bana
bir dokun, bin ah işit. Neden mi? Bu zorlu süreçte kimin ne olduğunu anladım.
Bu pandemi sanırım en çok bana yaradı. Arkadaşlarımı nasıl seçmem gerektiği,
kimleri ne kadar yanıma yaklaştırmam gerektiğini çok daha iyi anladım.<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Zaten
yakın dostlarım biliyordur, annemle babam covid oldular. Onlarla görüştükten 3
gün sonra babamın başı ağırdı, sırtı ağırdı. Ben o zaman "eyvah"
dedim. 2 gün sonra da pozitif çıktılar. Bilen bilir, bu pandemi sürecinde
market hariç hiç bir yere gitmedim, annemler<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>hariç kimseyle görüşmedim. Annemle de 2 haftada 1 görüştük. Temaslı
olduğumuzu öğrenince 10 gün nasıl geçti, bir bana sorun. Bu dönemde beni her
gün arayan can dostum güzel insan Vildan ve Öznur olmasaydı nasıl atlatırdım
bilmiyorum. Bunun yanı sıra ara ara Şenel de beni rahatlatmaktan geri kalmadı.
Hayatındaki en önemli dostların kim deseler, onları söylerdim zaten, şimdi bana
zor zamanımda destek oldukları için midir bilmiyorum x2 kez isimlerini
anıyorum.<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Bunun
yanı sıra, defacto'dan bizim kıza bir kaç tane tshirt alayım dedim. Hatta
aldığım tshirtün görselini ekliyorum. Gördüğünüz gibi normal bir tshirt gibi
gözükse de alakası yoktu. Crop denilen, yanı kısa, karnı açıkta bırakan
tshirtlerden geldi. Tam 3 tane. Hepsinin de görseli normal boyutlarda. Bir de
bu dönemde işin yoksa değişimle uğraş.<o:p></o:p></span></p><p align="center" class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: center;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBAeuvDjbsbYwYA5hzS-eq2Axknqzlq_L3hsPJVOUDEEC3ejnxm7zOCnOAGxqv2Ypnt5tDcwP-kqcFD_Ev5ghpSn6tbEiKLtIVV0BnoQqBarqHE2xRkSF2ZoB8gZszGbub0tBhZcXFSN7v/s699/Ads%25C4%25B1z.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="699" data-original-width="573" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBAeuvDjbsbYwYA5hzS-eq2Axknqzlq_L3hsPJVOUDEEC3ejnxm7zOCnOAGxqv2Ypnt5tDcwP-kqcFD_Ev5ghpSn6tbEiKLtIVV0BnoQqBarqHE2xRkSF2ZoB8gZszGbub0tBhZcXFSN7v/s320/Ads%25C4%25B1z.png" /></a></div><br /><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;"><br /></span><p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="line-height: 115%; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Ayrıca
kapitalizmin herşeyi çok abarttığına inanıyorum. Mesela lotus bisküvi.
Bildiğiniz finger işte. Neyin tatavası bu? Tıpkı hiç bir halta yaramayan, oreo
gibi. Yerine mis gibi negro var aloooo?? Toblerone hakkında hiç bir şey
söyleyemeyeceğim, zira Türk çikolataları onu göz bakışlarıyla döver. Damak
tadımdan mıdır nedir bilmem ama belçika çikolatası da güzel gelmiyor bana.
Arkadaş var mı dünya yer yüzünden Tadelle gibi çikolata? Ne bileyim Eti Karam
gibisi var mı? Bence yok. Haa bu arada Torku Banada demeden geçemeyeceğim,
artık nutella yı ağzıma sürmüyorum. Geçen gün 750gr Torku'yu 3 günde bitirdim.
750 gr lık torkudan bana nasıl 2kg kaldı, başka bir yazımda anlatmak isterdim
fakat inanın bilmiyorum. Keşke bilseydim..<o:p></o:p></span></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-2539897850419168642021-03-10T23:37:00.004+03:002021-03-10T23:53:10.893+03:00Ben biraz doldum sanırım<p style="text-align: center;"></p><p align="center" class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 14.0pt; line-height: 150%;">Fiyat
artışları hepimizi derinden etkiledi eminim. Fakat bazı ürünlerin fiyat
artışları o kadar feci bir biçimde oldu ki, her gördüğümde şok üstüne şok
geçirdim. Geçen yıl kızıma indirimden 120 tl'ye aldığım spor ayakkabı, bu sene
indirimde 400tl olmuş. işin kötü kısmı ise yalnızca 3 ay giymişti o ayakkabıyı.
bu yaz giyemeyecek, giydirmeye çalıştığımda ayağımı sıkıyor ağlaklığına giriyor
durmadan.</span><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 14pt;"> </span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 14.0pt; line-height: 150%;">Ben de
gittim en uygun fiyatlı olan ayakkabıdan aldım. zaten giyeceğin 3 ay, ne diye
markalara onca paralar dökeyim ki.? Ha bir de çok gezen bir aile değiliz,
toplasan 1 hafta giyecek aslında.</span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 14.0pt; line-height: 150%;">Evet
benim kanayan en büyük yaram bu aslında "gezen bir aile değiliz".
hayallerim hep şu yöndeydi, bolca gezeceğim. haftasonlarını mutlaka
değerlendireceğim. A kişisinin işini soranlar olmuş, yazılımcı kendisi. evden
çalışıyor. yani 7-24 beraberiz. bu yüzden de gezmeyi mantıklı bulmuyor. zaten
hep beraber olduğumuz için sen tek git diyor. fakat tek başıma gezmekten nefret
ediyorum. ha bir de beraber yapmak istiyorum ben ya. birlikte maceralara
atılmak. ciddi manada değişik yerler keşfetmek, görmediğim yerleri görmek,
farklı şeyler yaşamak. yanlış anlamayın sakın, öyle uluslararası geziler değil
istediğim. istanbulun arka sokaklarını keşfetmek istiyorum, istanbulun bir
sahil kenarında sandalyemi atıp kahvemi yudumlarken güneşin batışını izlemek
istiyorum. bazen soruyorum kendime, çok şey mi istiyorum? geçenlerde "oturup
karşılıklı kahvaltı yapmak istiyorum" derken buldum kendimi. sabahlara
kadar çalıştığı için (yazılımcılar hep gece çalışırlarmış) asla kahvaltıyı
birlikte yapamıyoruz. tek başıma kahvaltı yapmaktan bıktım. tüm gün uyuduğu
için tek başıma yaşıyor gibiyim. tek başınalığa öyle bir alıştım ki, bazen
kendime şaşırıyorum. yakında tek başıma gezmeye de alışırım belki. kim bilir..<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 14.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8YxrefVjUq71hozlzlC4xQmL8wQAmxkLI11P8ZvpJN3XUOyak8rLm36qU7Y8zcJZZf9d5vKXYVme5pyOc8zaz2vBMDe3UwsOaEFFfOUbFtcySPgB0pyB9cZVOtmbV2Q7_w-YjEqgJ1HhQ/s1920/pexels-pixabay-36717.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1195" data-original-width="1920" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8YxrefVjUq71hozlzlC4xQmL8wQAmxkLI11P8ZvpJN3XUOyak8rLm36qU7Y8zcJZZf9d5vKXYVme5pyOc8zaz2vBMDe3UwsOaEFFfOUbFtcySPgB0pyB9cZVOtmbV2Q7_w-YjEqgJ1HhQ/s320/pexels-pixabay-36717.jpg" width="320" /></a></div><br /><p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 14.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p><p></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-37187296878443337802021-01-29T22:12:00.003+03:002021-01-29T22:15:55.088+03:00Sonunda Bitti<p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet;"> Bu ay o kadar yoğun bir dönem yaşadım ki, çok şükür. Çok şükür diyorum çünkü tatlı yoğunluktu bu. 1 ay içinde 4 tane makale yazmam gerekiyordu, aynı zamanda bir derginin de mizanpajı da yetişmeliydi. dergide baya hatalar yapmış olsam da yine de bitirdim çok şükür.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet;">şimdi gelelim makale işine. makaleyi hocama gönderdim, yüzde 20 intihal var düzelt diye mail attı bana. başka bir sürü üniversite gördüm, böyle iyi bir hoca görmedim, inanın. normalde düşük not verir, kabul etmez. fakat bu hoca düzeltmem gereken yerleri bile tek tek göndermiş. intihali 2 ye düşrdüm çok şükür. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet;">tüm dersleri vermiş oldum böylelikle. bir hocam da danışmanlığına beni almak istediğini, danışmanım hocaya 2 öğrenci vereceğini, benim de enstitüye mail atmam gerektiğini söylemiş. çok mutlu oldum arkadaş.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet;">aklıma hep babam geliyor bu günlerde. eskiden beri çalışmama izin vermez, sadece oku der. oku ama para kazanma, çünkü para kazanmaya ihtiyacın yok. var baba dediğimde, neye ihtiyacın var söyle der, neye ihtiyacım varsa o kadar para çat diye çıkarır verirdi. bırak ihtiyacı olanlar çalışsınlar, başkalarının haklarını gasp etme, sen çalışırsan, o işe gerçekten ihtiyacı olan bir insanın önünü kapatırsın. Çok şükür sen istediğini alabiliyorsun, derdi. keşke herkes sen gibi olsa be baba. evden çalışıp paramı sağa sola gönderiyorum, çünkü eşimin kazancı yeterli. çocuğumu sağa sola bırakıp işe gitmek istemiyorum. fakat evde boş boş oturmak da istemiyorum, bana göre değil. çalışıyorum, geliştiriyorum durmadan kendimi. hem yarın öbür gün çalışmaya ihtiyacım olursa, yetkin bir insan olayım diye, hem de evden çalışarak önceliğimin çocuğum olduğunun farkına varabilmek için.</span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet;">bu dünyaya çocuk getirmek gerçekten çok önemli bir durum. kimse umursamıyor ama aslında geleceği inşaa ediyor anneler. anneler nasıl şekillendiriyorsa hamuru, öyle şekil alıyor. bu yüzden aslında eğitim önce anneye verilmeli. anneler eğitilmeli ki, çocuklar da eğitimli çocuklar olsun. annelere bunca yük yüklenmemeli. hem evi çevir, hem temizlik yap, hem misafir karşıla sülale ile aranı iyi tut, arkadaşların olsun, fazla gülme, çok konuşma, işe git, sağa sola bakma, onu yapma, bunu yap diye türlü türlü emirle çevrilmemeli kadın. huzur bulmalı. huzur bulan kadının evi huzurlu olur, huzurlu evde büyüyen çocuk o huzuru tüm dünyaya sarar. </span></p><p style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet;">Hadi görüşmek üzere.</span></p><p style="text-align: center;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixMmSbtpIaAA5wOFHseSj6lfGlalJTDeI1B87xJDEdB4A2lZLR-BoKx-xAXug6ucVtpzKwXsjNAMvGcL3zSI7ZjwCj4ZYDzoMAUL607RfoT2K_ykKuGQwycqs87X_orR6U8qGYhGTzKVBs/s1920/books-1655783_1920.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1281" data-original-width="1920" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixMmSbtpIaAA5wOFHseSj6lfGlalJTDeI1B87xJDEdB4A2lZLR-BoKx-xAXug6ucVtpzKwXsjNAMvGcL3zSI7ZjwCj4ZYDzoMAUL607RfoT2K_ykKuGQwycqs87X_orR6U8qGYhGTzKVBs/s320/books-1655783_1920.jpg" width="320" /></a></div><br /><span style="font-family: trebuchet;"><br /></span><p></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com21tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-18727766308621482052020-12-27T23:53:00.004+03:002020-12-27T23:53:27.001+03:00Bazı bazı bilgiler<p></p><p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 13.5pt; line-height: 107%;">Bazı bloglara girdiğinizde izleyiciler bölümünün tam olarak
karşımıza çıkmadığı oluyor. bu gibi durumlarda o blogu izlemeye alamıyoruz. Bu
proplemi çözebilmek içinse hemen işaretlediğim "sonraki" ye
tıklıyoruz. böylece tüm liste ve takip kanalı karşımıza çıkıyor.</span><o:p></o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 13.5pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHhalxz0t9JTkuKnhTOh9HSL7Ehg2RY2K2JaUp-yX-z1eIAWBXHE-wGns9lMWPdC9Bmq17Io_lr4SjACBmgo-KaHIZM6QUMn7cWisPBI7BKlVJSQExgQxm2RnqCY8VLAL6O-gOm_fZgQ0P/s366/izleyici+sorunu.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="142" data-original-width="366" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHhalxz0t9JTkuKnhTOh9HSL7Ehg2RY2K2JaUp-yX-z1eIAWBXHE-wGns9lMWPdC9Bmq17Io_lr4SjACBmgo-KaHIZM6QUMn7cWisPBI7BKlVJSQExgQxm2RnqCY8VLAL6O-gOm_fZgQ0P/s320/izleyici+sorunu.png" width="320" /></a></div><br /><p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 13.5pt; line-height: 107%;">Geçenlerde Kadıköy’e gittim. Bir kahve içeyim dedim, malum sokakta
yeme-içme benim için bitmişti. Gideceğim yere 2 saat erken gittiğim için, zaman
geçirmem gerekiyordu. Herkes gibi aklıma ilk Starbucks geldi. Aslında hiç
sevmem ama karton bardak ve steril olduğu düşüncesiyle hemen oraya gittim. Tam
karşısında Viyana Kahvesi olduğunu gördüm. Starbucks yeni açıldığı için önünde
15 kişi sıra bekliyordu. Viyana kahvesinde kimse yoktu. Buradan çıkarılacak 2
sonuç vardı, ya çok pahalıydı, ya da kahvesi starbucks dan bile kötüydü. Zira starbucks
bence kesinlikle iyi kahveye sahip değil. Hemen oraya yönlendim, menüsüne
baktım, fiyatlar oldukça yüksekti. Hemen bir Viyana Kahvesi istedim, tatlı,
yumuşak içim, bol köpüklü ve çikolatalı olduğu için elbette. Fiyatı yanlış
hatırlamıyorsam 17,5 veya 19,5 tlydi. Fakat her yudumu için değerdi. Mesela
yarın sadece o kahveden içmek için tekrar orayı ziyaret edeceğim </span><span style="color: black; font-family: "Segoe UI Emoji",sans-serif; font-size: 13.5pt; line-height: 107%; mso-ascii-font-family: "Comic Sans MS"; mso-char-type: symbol-ext; mso-hansi-font-family: "Comic Sans MS"; mso-symbol-font-family: "Segoe UI Emoji";">😊</span><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 13.5pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 13.5pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 13.5pt; line-height: 107%;">Bugün poğaça yaptım. Mayasını kaynar süte ekledim. Kesin kabarmayacak
deyip, üzerine tüm malzemeyi de ekledim. Bazen insan bile bile hata yapar ya,
işte öyle bir şey. Aslında benim mantık “ya tutarsa” mantığıydı. Zira mayalı
herhangi bir şey yapan insan bilir ki, çok sıcak veya çok soğuk bir maddeye
mayayı eklerseniz maya bozulur ve kesinlikle kabarmaz. 2 saat bekledim,
kabarmadı. İnternette baktım, hep kurtarma çabaları oda sıcaklığından dolayı
şişmeyen hamurlar içindi. Benim derdim ise yanlış kullanım. Bir kişi ekmek yap
demiş. Ben de onu denedim. Yapışmayan bir tavaya, yağ bile koymadan, bezeler
alıp hafif unla merdane yardımıyla açarak pişirdim. Efsane ekmekçikler oldu.
Arasına tereyağ, peynir sürünce ohhh miss. Kalanı da sabah tost yapıcam. Daha
önce başıma geldiğinde koskoca hamuru çöpe atmıştım. Bu yüzden yazayım ki,
başınıza gelirse mutlaka böyle yapın </span><span style="color: black; font-family: "Segoe UI Emoji",sans-serif; font-size: 13.5pt; line-height: 107%; mso-ascii-font-family: "Comic Sans MS"; mso-char-type: symbol-ext; mso-hansi-font-family: "Comic Sans MS"; mso-symbol-font-family: "Segoe UI Emoji";">😊</span><span style="font-family: "Comic Sans MS";"><o:p></o:p></span></p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0fCSje-6ZWbQzfc0eHhe-4NjNjgJlBgxQYplVS7owaNeVRy_OfFKB5Rr1_YkPzjO2sJUpLbd1-qzwbe27CZOwKqFLi3D_9j1opqbZaPHv3XGm3QDgWS0XtOwE02zKhuQ1F2HZk7MxTScf/s1600/WhatsApp+Image+2020-12-27+at+23.52.06.jpeg" imageanchor="1" style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 18px; margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="1305" data-original-width="1600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0fCSje-6ZWbQzfc0eHhe-4NjNjgJlBgxQYplVS7owaNeVRy_OfFKB5Rr1_YkPzjO2sJUpLbd1-qzwbe27CZOwKqFLi3D_9j1opqbZaPHv3XGm3QDgWS0XtOwE02zKhuQ1F2HZk7MxTScf/s320/WhatsApp+Image+2020-12-27+at+23.52.06.jpeg" width="320" /></a><p></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com22tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-78562032031055215452020-12-27T01:51:00.000+03:002020-12-27T01:51:22.042+03:00Şimdi ben haksız mıyım??<p></p><p style="text-align: center;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";">"Eskiden bu
hayatta en kötü şeyin yapayalnız kalmak olduğunu düşünürdüm. Hayır, değil.
Hayattaki en kötü şey, seni yalnız hissettiren insanların arasında kalmak"
(Worlds Greatest Dad) <o:p></o:p></span></p>
<p style="-webkit-text-stroke-width: 0px; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; orphans: 2; text-align: center; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; widows: 2; word-spacing: 0px;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";">O kadar haklısın
ki.. İnsan yalnız hissedince dünyası kesinlikle başına yıkılıyor. Ben asla
yalnızlık insanı değilimdir misal. ben insan severim, insanlarla bir arada
olmayı severim. Bir şeyler yapmayı severim. Paylaşımı severim. Anlatmayı çok
severim. En çok da konuşmayı severim..<o:p></o:p></span></p>
<p style="text-align: center;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";">Böyle toplu gruplar
olur ya, muhabbet döner birden grubun amacıyla alakasız. Ama ne tatlıdır o
muhabbet. Hani misafirliğe gidersin de, kapıdan çıkınca ayrılmamak için kapı
önü muhabbeti yaparsın ya, öyle bir tatlılık. Sonra gruptan biri çıkar der ki “arkadaşlar
böyle muhabbet ediceksiniz özele geçin, bildirim gelip duruyor rahatsız
oluyorum”. İşte ben bu gibi durumlarda o kişinin ağzını burnunu dağıtmak
istiyorum </span><span style="color: black; font-family: "Segoe UI Emoji",sans-serif; mso-ascii-font-family: "Comic Sans MS"; mso-char-type: symbol-ext; mso-hansi-font-family: "Comic Sans MS"; mso-symbol-font-family: "Segoe UI Emoji";">😊</span><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";"> en azından laflarımla yani. Fiziksel
olarak değil tabi ki.. fakat bir şey yapamıyorum. Suskunluk sarmalı bu sanırım.<o:p></o:p></span></p><p style="text-align: center;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEhl0i6_RhGeg58IiZ1PximcZqayN7Nrrxj_hmy8CDuDqtTi5bfyKIylnROESMH6nCd5t0SFJMLwyU6LZeZi4kiN7C60ifkhrjYBSUugV3Vgr-OUn3_bbq6jncvCGRzPEzQIasZEeksxXS/s2048/pexels-artem-beliaikin-853199.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1365" data-original-width="2048" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEhl0i6_RhGeg58IiZ1PximcZqayN7Nrrxj_hmy8CDuDqtTi5bfyKIylnROESMH6nCd5t0SFJMLwyU6LZeZi4kiN7C60ifkhrjYBSUugV3Vgr-OUn3_bbq6jncvCGRzPEzQIasZEeksxXS/s320/pexels-artem-beliaikin-853199.jpg" width="320" /></a></div><br /><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";"><br /></span><p></p><div style="text-align: center;"><br /></div><p></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com18tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-1887390814162833162020-12-20T21:23:00.003+03:002020-12-20T21:23:53.258+03:00Sevili Günlük 5<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjprWf5Ju3imOzGyhuMDOsj-7jUxjkBXtYyxqchya2vZ9F068T5aHoK163-gnfM4uWc73J4yB5evUBFW-yhrFNwV9ncTG4lOw6tMttBnu3wU5D-pkQvU9V7IWhvHm5eSQB3IIBmNRRsPTQt/s2048/pexels-freestocksorg-410734.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1365" data-original-width="2048" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjprWf5Ju3imOzGyhuMDOsj-7jUxjkBXtYyxqchya2vZ9F068T5aHoK163-gnfM4uWc73J4yB5evUBFW-yhrFNwV9ncTG4lOw6tMttBnu3wU5D-pkQvU9V7IWhvHm5eSQB3IIBmNRRsPTQt/s320/pexels-freestocksorg-410734.jpg" width="320" /></a></div><p></p><p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">Merhaba sevgili arkadaşlar, öncelikle bir
duyuru paylaşayım: geçenlerde sevgili ahsen’in yaptığı yorum sayesinde Telegram
üzerinden Blogger Türkiye grubuna katıldım. Telegram indirip, arama çubuğuna
Blogger Türkiye yazınca hemen eklenebiliyorsunuz. Orada güzel paylaşımlar
yapıyor, bloglar arası etkileşimi çoğaltıyoruz.<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">Harika bir iş olmuş bu, çünkü bloglar yavaş
yavaş ölüyorlar maalesef. Bu şekilde ayakta kalması için uğraşan arkadaşlar
gördükçe aralarında bulunmaya çalışıyorum. Harikasınız!<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">Bunca boş zamanım varken yetişemediğim onca
şey nasıl oluyor bilmiyorum. Öğrenmek istediğim, yapmak istediğim o kadar şey
var ki.. anlatmakla bitmez. Bu hastalık hepimizin üstüne ölü taprağı attı ne
yazık ki..<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">Bugün Kış Uykusu’nu izledim. O kadar
seviyorum ki Nuri Bilge Ceylan filmlerini, izlememek için hep erteliyorum.
İzlerken de ara veriyorum, bitmesin istiyorum. Bitince kalbime bir taş oturuyor
nedense. Öyle içine giriyorum filmin, ayrılmak zor geliyor oyunculardan.
Hakkında söyleyecek onca şey varken, hiç bir şey söyleyesim gelmiyor girdiğim depresyon
yüzünden.<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">Eğer yengeç burcu iseniz, depresyona girmek
için sebebiniz çoktur. Aman bunda da ne var dediğiniz milyonlarca şeyden dolayı
depresyona gireriz biz. <o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">Bu arada, hamburger günüydü bugün. Yine
efsane hamburgerimden yaptım, tarifi burada:<o:p></o:p></span></p><p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";"><a href="https://hayalmeyalbuschra.blogspot.com/2020/05/evde-hamburger-yapm.html">tık tık</a></span><span style="font-family: "Comic Sans MS";"> </span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">Bir de son olarak birinin twitter da @kskobi’nin
yazmış olduğu twitle kapatıyorum günü:<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">“Geçinmeye gönlü olan geçinir, anlaşmak
isteyen orta yolu bulur, telafi etmek isteyen eder, önemseyen gösterir.
Kısacası ben böyleyim diye bir şey yok, ben sana karşı böyleyim diye bir şey
var.”<o:p></o:p></span></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com30tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-84297467066493165882020-12-20T00:41:00.002+03:002020-12-20T00:41:48.819+03:00Sevgili Günlük 4<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCCDXsqALyNWqhA9C-1dn7b8NyRAL65BjdJLiYhEdmUmuLeHjqbRtx2dr5fa2dMnNLGJtKeUQyyhwxNs8gaKNbH5Zt6jqynnwxguom20VaRl4A92KKbeO3xTpZIVW6hmlNSDc6gdaajVw6/s2048/pexels-pixabay-414660.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1367" data-original-width="2048" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCCDXsqALyNWqhA9C-1dn7b8NyRAL65BjdJLiYhEdmUmuLeHjqbRtx2dr5fa2dMnNLGJtKeUQyyhwxNs8gaKNbH5Zt6jqynnwxguom20VaRl4A92KKbeO3xTpZIVW6hmlNSDc6gdaajVw6/s320/pexels-pixabay-414660.jpg" width="320" /></a></div><br /><p></p><p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">Öyle rüyalar görüyorum, öyle saçma yerlerde
buluyorum ki kendimi, ben bile kendime şaşırıyorum. <o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">Bu sabah yine saçma bir rüya ile uyandım.
Geçmişi özlemekten bıktım. Keşke dediğim tonlarca şey varken hayatımda umut çok
uzak bir kavram.<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">Bugün o kadar boş geçti ki, gerçekten
anlatacak hiçbir şey yok. Pazartesi diş doktoruna gideceğiz. Bu zamanda hiç
yapmak istemediğim şey diş tedavisi fakat diş hekimi arkadaşım ve gerçekten çok
dikkat ediyor. Maske üzerine gaz maskesi takıyor işlem yaparken, üstüne de
siperlik. Bu yüzden içim rahat. Fakat ömrümde ilk kez kanal tedavisi yaptırdım,
2 gün ağrısından ağladım.<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">Tezim için illa yabancı kaynaktan yararlan
diyor hocam. Yabancı kaynağın fiyatı 45 dolar. Neyse ki bir arkadaş farklı
kaynak göndermiş sağolsun. <o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";">Ayrıca en sevdiğim Hababam Sınıfı Ahmet’in
repliği ile günümüzü kapatıyorum:<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="background: white; color: #0f1419; font-family: "Comic Sans MS"; mso-bidi-font-family: "Segoe UI";">"evet sana söylüyorum. hatta sana, sana hepinize be...
rezil iğrenç yaratıklar... hiç mi insanlık yok sizde ha? nedir bunlar ha nedir?
nasıl yollarsınız bu pislikleri o tertemiz insanlara... onlar kitap istiyor,
kalem istiyor, okul istiyor okumak istiyor... onlara yardım elinizi</span> <span style="color: #0f1419; font-family: "Comic Sans MS"; mso-bidi-font-family: "Segoe UI";">uzatacağınıza
bir de utanmadan, sıkılmadan alay ediyor, küçük görüyorsunuz. aslında alay
edilecek küçük görülecek birileri varsa o da sizlersiniz. hiçbir işe yaramayan
asalak gibi yaşayan sizler. utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama
ondan da anlamazsınız ki siz."</span><span style="font-family: "Comic Sans MS";"><o:p></o:p></span></p><br /><p></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com26tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-30436669911043032312020-12-18T22:56:00.002+03:002020-12-18T22:56:28.827+03:00Sevgili Günlük 3<p align="center" style="text-align: center;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 13.5pt;">Sevgili günlük<o:p></o:p></span></p><p align="center" style="text-align: center;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 13.5pt;">bugün sabah yine 11 de uyandık. çünkü gece yatışımız
genelde 4 oluyor. gerçekten günü değişik yaşıyoruz, ne günün, ne gecenin
bereketi var. sanki hep gece hava. gerçekten kış ayından çok bunaldım. zaten bu
kısıtlamalar, maskeler, bu hastalık, insanı ciddi anlamda depresyona sokuyor.<o:p></o:p></span></p><p align="center" style="text-align: center;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 13.5pt;">öğle yemeği için fırında patates ve köfte yaptım.
kurtarıcı yemek resmen. yanına da pilav, ohh miss. evde bulgur kalmamış.
markete gidesim hiç ama hiç yok.<o:p></o:p></span></p><p align="center" style="text-align: center;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 13.5pt;">online alışverişe sardığım şu günlerde hepinize tüm
bildiğiniz platformları unutup amazon 'a yönelmenizi öneriyorum. Amazon prime
üyesi olmak için ayda 9 tl veriyorsunuz ve yaptığınız tüm alış verişler kargosu
bedavaya geliyor, kulaklarınıza belki inanmayacaksınız ama ertesi gün de
elinizde aldığınız ürün. ben bir akşam rotring kalemler indirimde diye kalem
aldım. ertesi gün pazar'dı, pazar günü saat 11 de kalem elimdeydi. Ayrıca
amazon prime ile bir sürü dizi ve filme de ulaşabilirsiniz. netflix gibi
gelişmiş bir arayüzü olmasa da, gayet güzel bir platformu var. Mr robot harika
bir dizi. hazır bulmuşken önereyim :)<o:p></o:p></span></p><p align="center" style="text-align: center;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 13.5pt;">Çok değerli <a href="https://sadevederin.blogspot.com/">Deep</a> blogunda
benden bahsetmiş, o kadar iyi geldi ki.. Efsane geri döndü dostlar, artık
hepinizi merakla okuyorumm :)<o:p></o:p></span></p><p>
</p><p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIzpYJLujlGyrwg0Db89rnYxnUEgR-kt6jlgLyFNnfY8Hf5nJhr9zRBv9gkEJY9n9GNNfmWrNO406IB3MiTolHm9lYsfSH-GXc9DGPFGL6v5KedQ3eOL-ji7DBNB23v6zNg4i6xvk5HArN/s2048/pexels-fotografierende-2058498.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2048" data-original-width="1365" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIzpYJLujlGyrwg0Db89rnYxnUEgR-kt6jlgLyFNnfY8Hf5nJhr9zRBv9gkEJY9n9GNNfmWrNO406IB3MiTolHm9lYsfSH-GXc9DGPFGL6v5KedQ3eOL-ji7DBNB23v6zNg4i6xvk5HArN/s320/pexels-fotografierende-2058498.jpg" /></a></div><br /><p></p><p></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-75066428539693989682020-12-17T20:57:00.006+03:002020-12-17T20:57:00.273+03:00Özledim be!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/bracdw837WQ" width="320" youtube-src-id="bracdw837WQ"></iframe></div><br /><p></p><p align="center" style="text-align: center;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";">Özledim be günlük,<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; orphans: 2; text-align: center; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; widows: 2; word-spacing: 0px;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";">Yıl
2005.. lisedeyiz. bordo converseler ayağımızda, kapüşonlu sweetleri formanın
üzerine giydiğimiz için aykırıyız. zaten spor ayakkabı da yasak. okuldan
çıkmışız dershaneye yetişmeye çalışıyoruz. kulağımda çilekeş çalıyor-körpe. en
yakın arkadaşımla gülüyoruz, deli gibi yağmur yağıyor, ayaklarımız sırılsıklam,
üstümüz başımız çamur içinde. koşarken kokoş kürklü teyzelere çamur
sıçratıyoruz, bilmediğimiz küfürleri sıralıyorlar. biz yine gülüyoruz. hamurabi
ye giriyoruz o ıslaklıkla. hamurabi bana 3 poğaça diyorum, satıcı abi
sinirleniyor. hamurabi pastanenin ismi oysa. biz yine gülüyoruz.<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; orphans: 2; text-align: center; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; widows: 2; word-spacing: 0px;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";">eğlenecek
o kadar çok şey var ki, gülecek onca çok şey var ki.. ağzımıza çamurlar giriyor
kahkaha atarken, çok mutluyuz, çokça umutluyuz. gece kulaklıkla yatıyorum.
kulağımda yine çilekeş. sabah uyandığımda kulaklığın parçalanmış parçalarını
kulağımdan çıkarmaya çalışıyoruz. yine gülüyoruz kahvaltıya inerken. harika
arkadaşlarım oluyor.<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; orphans: 2; text-align: center; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; widows: 2; word-spacing: 0px;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";">Yıl
2008.. iktisat bölümünden bi kızla tanışıyorum. o kadar ukala ki, asla arkadaş
olmam ben bunla diyorum. fakat öyle bir arkadaş oluyoruz ki, yediğimiz
içtiğimiz ayrı gitmiyor. beraberce cami ye koşuyoruz, en önden yer kapıyoruz.
kimse yoksa camide hoplayıp zıplıyoruz. bir sürü insanla tanışıyor, bir sürü
olaya karışıyoruz. harika günler yaşıyoruz. şehir şehir dolaşıyoruz, sürüsüyle
arkadaşımız oluyor.<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; orphans: 2; text-align: center; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; widows: 2; word-spacing: 0px;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";">başka
üniversite okuyorum, bu kez başka arkadaşlar buluyorum. yıl 2011. kızın teki
beni arıyor, kanka ben kayboldum diyo. ne kankası diyorum içimden. yıllar
gçiyor, biz hala kankayız. ders arası taksime gidiyoruz, her seferinde
kapüşonunu suratına kapatıyor tanınmamak için. her yerde kameralar var diyor.
gülüyoruz. o ıslak hamburger yiyor, ben döner. ya da pizza hut a gidiyoruz, ben
akdeniz, o 4 mevsim.<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; orphans: 2; text-align: center; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; widows: 2; word-spacing: 0px;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";">başka
bir birimle taınşıyorum. şehir şehir geziyorum yine. bir sürü yetim çocuğum
oluyor. hepsini ayrı seviyorum. sabahın 5 inde kalkıyorum, akşamın 12 sinde eve
geliyorum ama asla yorulmuyorum. bir sürü fotoğraf çekiyorum, editliyorum,
haberini yazıyorum. ah ne güzel günler..<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; orphans: 2; text-align: center; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; widows: 2; word-spacing: 0px;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";">çok
güzel günlerim olmuş diyorum. daha yazamadığım bir sürü olayım, harika bir
gençliğim akıp gidiyor elimden. şimdiki gençleri düşünüyorum da, kesinlikle
yaşamıyorlar. akıllarında aşk, ceplerinde tüketim kültürü. özlüyorum o günleri.
sadece arkadaşlığın, paylaşımın, güzel günlerin olduğu ve gerçekten güldüğümüz
o güzel günleri..<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; orphans: 2; text-align: center; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; widows: 2; word-spacing: 0px;"><span style="color: black; font-family: "Comic Sans MS";">beni o
günlere getiren şarkıyı ekleyim, ve mutsuzuluğumun sebebi de muhtemelen bu.
geçen gün annem söyledi, harika bir gençlik yaşadın, daha iyisi olamazdı :(<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></p><br /><p></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-86947306750575303892020-12-16T21:48:00.006+03:002021-05-17T23:40:42.178+03:00Sevgili Günlük -2<p></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"> Uzun zamandır yazmadığım için beni unutmuşsunuz
:) hemen bir güncelleme getiriyorum kendim hakkında..<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: center;"><br /></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Tüketmekten bıkmadığımız şu günlerde bloggerların
başına gelenlerden de bahsetmeden edemeyeceğim. Zaten zar zor yazıyoruz, bir de
görsel telif hakkı çıktı başımıza. Daha önce böyle bir durumdan haberdar
olduğumdan hep kendi çektiğim fotoğrafları paylaşmaya dikkat ettim fakat bu kez
durum çok ciddi. Bazı blogger arkadaşların evine tebligat gelmiş. Özellikle
karikatür paylaşan arkadaşlar, gidip neden paylaştıklarını anlatmak zorundalar.
sanki buradan çok para kazanıyormuşuz gibi 7 bin ile 14 bin arası fiyat
istiyorlarmış. Bilginiz olsun, görsel kullanırken çok dikkat edin.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Ben bugün ne yaptım? Bugün yine dersim vardı. Bir tane
sosyal sorumluluk projesi yazıyorum. Saçma bir film izledim. (in the heart of
sea) filmin ismi. Ay zaman kaybı resmen. Sonra zamanım yeterince kaybolmamış
gibi oturup ağır romantik'i izledim. Galasında yapılan gaf a uygun bir film
olmuş, bu konuda başka da bir şey söylemeyeceğim. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Blogumun temasını değiştirdim, umarım beğenirsiniz.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Bugün et yemeği yaptım. yanına da salçalı makarna.
salçalı makarna asla yapamayan bir insan olarak bir tariften yararlandım. Pilav
gibi pişirdim makarnayı, yani suda haşlayıp süzmeden suyu ile pişirdim, harika
muazzam bir şey oldu..<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Blogger buluşması teklifim hala geçerli :) İsteyenler
haber etsin, bir online buluşma hazırlayalım.<o:p></o:p></span></p>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfmlZwNh2oixuUvdFzlp3qaxp1Nrz4u4hdWA1H6B8LMEcS4HWUP7YXFR_CDOj5wECche1qSQIBKSKk5AndFOlmjNy24RWWZdnaK2ey8swEHdzKr3VQsd5ywdMMmHGmiQU53MazESpxrO8C/s2048/pexels-steve-johnson-1269968.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1292" data-original-width="2048" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfmlZwNh2oixuUvdFzlp3qaxp1Nrz4u4hdWA1H6B8LMEcS4HWUP7YXFR_CDOj5wECche1qSQIBKSKk5AndFOlmjNy24RWWZdnaK2ey8swEHdzKr3VQsd5ywdMMmHGmiQU53MazESpxrO8C/s320/pexels-steve-johnson-1269968.jpg" width="320" /></a></div><div style="text-align: center;"><br /></div><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: 0cm; text-align: center;"><br /></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: 0cm; text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Comic Sans MS";"><o:p> </o:p></span></p><div style="text-align: center;"><br /></div><p></p>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-71340414194205538312020-12-16T00:37:00.005+03:002020-12-16T21:51:54.620+03:00Sevgili Günlük <p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivI9GbFIdVThsJOCrKFnEwlz6vTmdTe2DnyS8JOBOQeClHUgIxM80MKfjWm08n4JZjJiWl9xFm-XJbYaPKbdCoA6J2QWjbUa2eK0uxq3osFfMDWWhmmxALECZ23U1_PYiTmzxLxd3YqDbN/s4032/2019-12-19.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="2256" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivI9GbFIdVThsJOCrKFnEwlz6vTmdTe2DnyS8JOBOQeClHUgIxM80MKfjWm08n4JZjJiWl9xFm-XJbYaPKbdCoA6J2QWjbUa2eK0uxq3osFfMDWWhmmxALECZ23U1_PYiTmzxLxd3YqDbN/w112-h200/2019-12-19.jpg" width="112" /></a></div><br /><span style="font-family: "Comic Sans MS"; mso-bidi-font-family: Cavolini;"><br /></span><p></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; mso-bidi-font-family: Cavolini;">Dün bir yorum sayesinde bugün yazmaya karar verdim. Eski günleri
hatırladım. Burayı asıl açma sebebimi.. Ben günlük tutmak istiyordum fakat
kağıda yazmak çok riskliydi. özelimi herkes okuyabilirdi. Sonra burayı
keşfettim. Beni tanımayan herkese anlatmak istedim kendimi. Sonra kendimi ifşa
ettim, uzaklaştım.. Twitter da her istediğimi yazıyordum oysa, hem de tüm
sülale deli gibi takip ederken. E o halde burada neden olmasındı?</span><span style="font-family: "Comic Sans MS";"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; mso-bidi-font-family: Cavolini;">Başlıyorum artık, her gün bir şeyler yazmaya. Günlük okumayı sever
misiniz bilmem ama ben severim..</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; mso-bidi-font-family: Cavolini;">Bugün yine geç yatmanın etkisiyle sabah geç kalktım. A kişisi
evliliğimiz boyunca yaptığı ilk sürprizi bana yaptı. Ben uyurken yanıma geldi,
büşra kalk kahvaltı hazır dedi. Öyle bir "neee" diye bağırmışım ki..
Aslında ne kadar da saçma değil mi? ikimiz de aynı evde yaşıyoruz fakat
kahvaltı hazırlanması beni sürprize boğmak oluyor. Ciddi anlamda gözlerim
doldu. İnanılmaz mutlu oldum.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Heyecanla
kalktım yerimden, mutfağa gittim. Tost yapmış. Çay demlemiş ama geç aklına
gelmiş. Çay içmem zaten sabahları. Bunu çok iyi bilir. Taze sıkılmış portakal
severim ama tabi ki sıkmamış. Olsun, tost hazırlamış. Sadece bir tost yedik ama
inanılmaz lezzetliydi. Belki uyanır uyanmaz hazır olmasından, belki gerçekten
elinin lezzetli olmasından, bilemiyorum..</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; mso-bidi-font-family: Cavolini;">sonra a bebek uyandı. ona zorla da olsa kahvaltı yaptırdım. kahvaltı
yapmaktan nefret ediyor. aslına bakarsanız yemek yemekten ve uyumaktan da
nefret ediyor. sanki ergen triplerinde bu günlerde, olsun sağlıklı olsun da
diyorum, zorla ağzına bir şeyler tıkmaya çalışıyorum. bazen öyle zorluyorum ki,
geceleri ruyamda obez olarak görüyorum onu, hemen vazgeçiyorum..</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; mso-bidi-font-family: Cavolini;">Saat 11.30 da sunumum vardı. Hoca bana "tüketim, tüketim toplumu,
tüketim kültürü ve reklam" konusunu uygun görmüş. 20 dakikada bu konuları
anlat dedi ama benim sunum tam 1 saat sürdü. Hoca da laf soktu az bana, işte
panelde seni konuşturtmazlar falan. Ayh hocam dedim o kadar konuşmayı çok
seviyorum ve o kadar çok konuşmaya ihtiyacım var ki, kusura bakmayın. Beni 2.
kez panele çağırmazlar, olur biter, umrumda değil. Konnuşmam lazım, bu konu
önemli, dedim. O da gülümseyerek ders metaryalı olarak harika dedi.</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; mso-bidi-font-family: Cavolini;">Ardından başka bir derste zara kurumsal kimliklerini ve iletişim
dilini anlattım. Medyada algı yönetiminden de bahsettikten hemen sonra ders
işini kapadım. O sırada a bebek evde çıldırdı. Bebek diyorum ama 3 yaşında oldu
nerdeyse şaka maka..</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; mso-bidi-font-family: Cavolini;">Bu arada yemek de yaptım tabi. Biber dolması ve ilginç bir patates
çorbası. İlginç diyorum çünkü norveç usulü bir şeydi. O kadar sıkıldım ki
yemeklerden, artık değişik tatlar arıyorum. Zaten lezzetli yemek de
yapamıyorum. Ama pasta börekte üstüme yok. Kilo almasak neyse de, napalım her
şeyin güzel bir sonu var. Size yazacağım yine.<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>Yarını bekleyin :)</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Comic Sans MS"; mso-bidi-font-family: Cavolini;">İsteyen olursa bloggerlar meet yapabiliriz online olarak. Konuşmaya
ihtiyacı olan varsa, haber etsin, toplaşıp hiç tanımadığımız insanların
dedikodusunu yapabilir, entellektüel muhabbetlere girişebiliriz.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-Ai-lGbA2vuc/X9ksjJyPUdI/AAAAAAAAGlM/EzzU4X-O4GAnMNf_7X5BJdlj4yWvut6CACLcBGAsYHQ/s1920/books-1655783_1920.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1281" data-original-width="1920" src="https://1.bp.blogspot.com/-Ai-lGbA2vuc/X9ksjJyPUdI/AAAAAAAAGlM/EzzU4X-O4GAnMNf_7X5BJdlj4yWvut6CACLcBGAsYHQ/s320/books-1655783_1920.jpg" width="320" /></a></div><br /><span style="font-family: "Comic Sans MS"; mso-bidi-font-family: Cavolini;"><br /></span><p></p><br />Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-7297830876246323488.post-30742502898841687852020-09-10T23:08:00.004+03:002020-09-10T23:10:45.747+03:00 Çocuğunuz süt sevmiyor mu? Sütü Sevdirecek harika bir tarifim var!<p><img alt="" src="http://media.boomads.com/images/offer/sut1-20202007090009452.JPG" style="height:429px; width:600px" /><br />
Dün bir arkadaşıma çaya davetliydim. Öğleden sonra olduğu için çocukları evdeydi. Ben de giderken onların sevebileceği lezzetli bir şeyler almak istedim. Ufak tefek atıştırmalık yiyeceklerin yanında marketten en sevdiğim markanın ambalajlı sütünü aldım. Süt, bizim evde çok tüketildiği için artık her alışverişlerimde sanırım hiç düşünmeden sepete ekliyorum.<br />
<br />
Evlerine gittiğimde arkadaşım torbaları boşaltırken sütleri kendime aldığımı sanınca biraz şaşırdım. Meğer çocukları süt “sevmezmiş”. Benim düşünceme göre, çocuklar bir gıdayı, bir yiyeceği sevmediğinde bu gerçek fikir değil, bir etkilenme veya zorlanma sonucu oluyor. Yani çocuğu yemesi veya içmesi için zorlarsan o çocuk o gıdayı bir daha tüketmeyebiliyor. O yüzden çocukları serbest bırakmak, sıkmamak, o gıdayı farklı tarif ve formlarda denemelerini sağlayarak onlara sevdirmek lazım. Hele ki konu beslenme için olmazsa olmazlardan süt ise….<br />
<br />
Arkadaşımla sohbet ettiğimizde çekinerek ambalajlı sütleri pek kullanmak istemediğini söyledi. Nedenini sorduğumda ise besin değerinindüşük olduğunu duyduğunu ama bunu da araştırmadığını, tamamen kendi fikri olduğunu söyledi. Hızlıca bir google’layarak onunla birkaç araştırmayı paylaştım. Çıkan sonuçlar,onu şaşırttığı kadar beni de şaşırttı. Zira bilmediğim bir sürü şey öğrendim. Bu vesileyle arkadaşıma da teşekkür ederim yeni şeyler öğrenmemi sağladığı için. <br />
<img alt="" src="http://media.boomads.com/images/offer/sut2-20202007090029342.JPG" style="height:668px; width:600px" /><br />
Araştırmam sonucunda edindiğim bilgileri kısaca sizinle de paylaşmak istedim. Süt özelikle 1-4 yaş döneminde zihinsel gelişime katkı sağlıyor. Çocukluk ve ergenlik döneminde güçlü kemik ve diş oluşumunu sağlıyor. Sonraki dönemlerde yani gebelik ve emzirme dönemlerinde bebeğin sağlıklı gelişimi için gerekli vitamin ve minerallerin vücuda alınmasına ve bebeğin kemik gelişimine yardımcı oluyor. <br />
<br />
Hamilelik dönemlerinde annelerin çoğunda yaşanan kemik ve diş problemlerinin oluşumunu önlüyor. Yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde ise yaşanması olası olan kemik problemlerinin önüne geçilmesinde etkili rol oynuyor. Vücudun ihtiyaç duyduğu protein, kalsiyum, fosfor, B2 vitamini gibi birçok besin öğesini de içinde barındıran süt sağlıklı ve kaliteli yaşamın anahtarı diyebiliriz. Eğer siz de yaşamınızı daha kaliteli sürdürmek, olası sağlık problemlerinin önüne geçmek istiyorsanız her gün az 2 bardak süt ve 1 porsiyon süt ürünü tüketmenizi öneririm. Uzmanlar yetişkin ve yaşlıların da ortalama 2 bardak süt içmelerini öneriyorlar. Hal böyle olunca aslında sütün günlük beslenmemizde ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz.</p>
<p><img alt="" src="http://media.boomads.com/images/offer/sut3-20202007090126438.JPG" style="height:678px; width:560px" /><br />
<br />
<strong>Ambalajlı Sütler Nasıl üretiliyor?</strong><br />
<br />
Ambalajlı sütler, ısıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği’ne uygun ısıl işlem geçirerek ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından onaylanan tesislerde üretiliyor. <br />
<br />
Isıl işlem, dünya çapında tüm sütlere uygulanan bir yöntemmiş meğer. Bu işlemin amacı, sütün besleyiciliğinden ve içeriğindeki vitaminlerinden de herhangi bir kayba uğramadan, insanlarda ciddi hastalık riski oluşturabilecek etkenlerin tamamen uzaklaştırılmasıymış. mış.<br />
Bu arada aranızda çiğ süt kullanan varsa diye çok ama çok önemli bir bilgi eklemek istiyorum. Çiğ olarak tüketime sunulan açıkta satılan sütler biliyorsunuz sokakta, dükkan önlerinde, mağaza kapılarında filan satılıyor. E tabii soğuk zincir de hak getire! Bu sütlerde soğuk zincir sağlanamadığından, tüketiciye ulaşana kadar geçen taşıma sürecinde toplam bakteri yükü artıyor. Bu zararlı mikroorganizmaların uzaklaştırılması amacıyla evlerde kontrolsüz bir şekilde uzun süre kaynatılıyor ve bu yüzden vitamin-mineral kayıpları ambalajlı sütlere göre daha fazla oluyor.<br />
<br />
Özetlemek gerekirse; kendi sağlığınız ve çocuğunuzun sağlığı için her yerden süt almayın, çiğ süt almayın, denetimden geçmeyen sütü doğal sözüne kanıp eve sokmayın. Çocuklarınızı da onu sevmiyor, bunu sevmiyor diye şartlandırmayın. Sadece neyi nasıl sunacağınızı bilin ve çocuğunuza, yeni şeyler denemesi ve sevmesi için her zaman şans verin. Çocuğunuza sütü sevdirecek bir tarifle bu yazımı sonlandırıyorum <br />
Şimdiden hepinize afiyet olsun.<br />
<br />
<strong>Çilekli& muzlu Smootie Tarifi:</strong><br />
• 10 adet çilek,<br />
• Yarım olgunlaşmış muz<br />
• 1/2 bardak kutu süt, <br />
• 2 küp buz.<br />
• Çocuklar için hazırlıyorsanız 1 tatlı kaşığı bal<br />
Yukarıdaki karışımı 1 dakika blender’dan geçirin ve şahane bir yaz içeceğiniz hazır! </p>
<p><span style="font-size:80%">Bir <a href="http://www.boomads.com?client=852bd01b4cdf479e9eb5469490ed9eaf&offerid=1983" target="_blank" title="boomads" rel="nofollow">boomads</a> advertorial içeriğidir.</span><script type="text/javascript">
boomads_offer_client = "852bd01b4cdf479e9eb5469490ed9eaf";
boomads_offer_id ="1983";
</script>
<script type="text/javascript" src="http://counter.boomads.com/scripts/offer.js"></script>Büşra Bayramhttp://www.blogger.com/profile/01102696522075667648noreply@blogger.com7