Araba Alma Tamirci Al!


Sanırım günümüzün en büyük sorunlarından bir tanesi arabalar. Mübareklerin derdi bitmiyor. Benzinlerini doldursanız, bir yerleri bozuluyor. Kaza yapmasanız bile biri gelip size çarpıyor. Park halinizdeki aracınızın tamponuna sürtüyor. Hiç bir şey olmasa silecekleriniz bozuluyor, farları patlıyor, fren balatası bitiyor, yağının tazelenmesi gerekiyor.

Benim babam araba tamircisi. Motor ustası. Çocukluğumdan beri dükkanına gitmeye aşığım. Çocukluğumdan beri olmak istediğim yegane meslek araba tamirciliği. Çocukluğumun en güzel günleri babamın iş yerinde geçmiştir diyebilirim. Babam bildim bileli işe giderken uçarak gider. "Bugün tekrar doğsam yine araba tamircisi olurum, yine annenizle evlenirim" der hep. Keşkesi yoktur hayatta. Bu yüzden olsa gerek hep araba tamircisi olmak isterdim. Babam bu işi bu kadar seviyorsa, mutlaka vardır bir çekiciliği derdim..

Babam tulum giyiyor diye çok özenirdim, annem de bana kırmızı bir tulum almıştı. Babam önümde elleri cebinde giderken, arkasında tulumumla aynı adımları atmaya çalışır, üst ceplerine babam gibi ellerimi sokar, o koca adımları yakalamaya çalışırdım. Hep arkasında yürürdüm aynı hareketleri yapabilmek için.. Bir araba gelir, babam önce gelen kişiyle tokalaşıp hoşgeldin dedikten sonra hemen eline bir bez alır, kaputu açar ve tüm parçaların üstünün tozunu alırdı. Toz alırken motorun sesini dinler " bunun sorunu şu" derdi. Ya da arabayı o kocaman makine ile havaya kaldırır, altından tekerleğe ince uzun bir çubukla bakardı. Doktorların endoskopi makinesi tarzında bir şeydi o çubuk. Babam bir şey görmez ama oradan gelen sesle sorunu çözerdi. Onu o halde görünce hep o kadar bilmek istedim. Üç üniversite okudum ve hala okuyorum ama bir şey olduğunda hala babam kadar bilgili olmadığımın farkına varıyorum.

Araba alma tamirci al cümlesi ise babamın dükkanının bir köşesinde hep asılıdır. Tamircinin kötüsü yapılan kötü evlilik gibidir çünkü. Sizin ayaklarınızı asla yerden kesmez. Babamın dükkanında geçirdiğim günlerde en büyük zevklerimden bir tanesi ise, başka bir dükkana gidip "ben Z. ustanın kızıyım" demektir. Bir büfesi vardır köşe başında, oraya gider "Z usta'nın hesabına yazın lütfen" deyip çeker gider ve sonra eve geldiğimde anneme "anne hep babamın ordan alış veriş yapalım, çünkü hiç para harcamıyoruz" demektir o günler.

Geçenlerde arabamızda bir sorun oldu. Normalde "aman ne yapacağız" diye aranacağıma, hemen babama gittik. Babam yine çocukluğumdaki gibi açtı kaputu "bu kaputun içi neden bu kadar pis" diye kızdı :) Aranızda kaputun içini açıp yıkayan veya silen var mı gerçekten :) "Arabanın içi pimpis, dışı kuş bokundan görünmüyo, bir de kaputu açıp içini mi silcektik" dedim hemen. Babam sorunu dinlemeden koyuldu yine silmeye tüm motor parçalarını. Sonra da hemen halletti sağ olsun.

Çocukluğum aklıma geldi. Hemen büfeye gitmek istedim. Babama döndüm, "kendimi tanıtıyım mı" dedim. O kadar tatlı güldü ki, "tanıt ama şimdi büyüdün tanımazlar ki seni:) ama Z ustanın kızıyım" de dedi. Büyüdüğümden olacak , demedim :) diyemedim. Ama o sokakları özlediğimi fark ettim. Yine tamirhaneye döndüm, ve yine "ya baba ben araba tamircisi olmak istiyorum" dedim. babam "deet" dedi gülerek. Hala çocuk sanıyor beni. Babamın yanındaki usta "ne benim oğullarda var, ne de ustanın oğullarında sendeki bu heves" dedi. "Keşke erkek olsaymışsın, artık tamirci kalmadı memlekette" Aslında burada iş var dedim. Bir kere insan el işiyle uğraşınca stresi atıyor. O parçaları çıkarıp, tekrar birleştirmek.. Bir araba vardı orada tüm motoru sökmüşler. Düşünsene koskoca motor.. Motor demişken, abim de makine mühendisi oldu, şu an uçak parçaları falan yapıyor. Ama hala mekanik bir sıkıntı olduğunda açıp babamı arıyorum. Abimin eline alıp yapamadığı şeyleri babam yapıyor. Baba olmak bunu gerektiriyor ha? :) Bir de mühendisin eline yakışmıyor o tornavida. Ama benimkine yakışıyor. Neden kadınlar tamirci olamıyor ha? Geçenlerde 3 kapılı dolap sipariş ettim, evde oturdum bir gün boyunca yaptım. O kadar zevkliydi ki, anlatamam. Babam gelince elinden tutup odaya götürdüm, inanmadı. Bunu sen yapamazsın dedi. Ama yaptım dedim. O kadar gurur duydu ki.. Bak beni okul köşelerinde harcıyorsun, ben tamirci olmalıyım diyorum. Anlatamıyorum. Mühendis olsaydın diyor ama mühendis de olmak istemiyorum ki.. Ben masa başında çizim yapmak istemiyorum :)

Şaka bir yana, tekrar bu dünyaya gelsem, tekrar okuduğum bölümleri okur, yaptığım seçimleri aynen seçerdim. Yanı sıra, bu günden sonra tamirci de olmak isterdim. Çünkü harika bir meslek benim gözümde. Belki babam harika bir tamirci olduğu içindir.

Ha bu arada, bu bir reklam yazısı değildir. Benim arabama bile zorla bakar babam. Maalesef arkadaş-akraba işleri falan yapmaz :) Prensip işiymiş. Şimdi freelance çalışırken anladım babamın neden böyle yaptığını. Başka zaman da bu konuyu anlatırım he :)

Yorumlar

  1. Ece ablandan ses var tatlım :) Tamircilik benim kızımın da en sevdiği şey. Demonte ürünleri yapmaktan aldığı zevki anlatamıyor. Güzel sanatlar mezunu, desinatör ama işini yapmıyor. Alet çantasında yok yok.
    Büşra, özlemiştim seni. Kaçırdığım yayının varsa mazur gör. Bugünlerde dişçim de benim hiç kalmayan üst dişlerimi bakıma aldı, kalıp çıkarıyor :)) Babacığının mesleği kutsal mesleklerden. İnsanların canlarını düşünüyor. Sevgiyle kucaklıyorum seni canım :)

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, ah şu çocukluk anılarımız! Bizi her seferinde gülümsetir, bazende hüzne boğar durduğumuz yerde. Ne de güzel anlatılmış bir yazı, satırlar buram buram sevgi ve sıcaklık kokuyor. Ben de mi tamirci olsam ne? Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Hoşça ve mutlu kalın.

      Sil
  3. Sevdiğin işi yaparsan ve sevdiğinle evlenirsen dünya cennet oluyor işte.

    YanıtlaSil
  4. Jim jarmush'un Dünyada Bir Gece'sini izlemiş miydin? Taksi şöförü bir kız vardı, tamirci olmayı hayal ediyordu. O kızı hep çok sevmişimdir :)

    İnsanın mesleğini severek yapması kadar güzel bir şey var mı şu dünyada.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bi sesin çıksın..